Boğaziçi Üniversitesi, enerji üretiminde yerli kaynaklara önem verilmesi ve dışa bağımlılığın azaltılması hedefleri çerçevesinde, Kalkınma Bakanlığı destekli, kömürden doğalgaz üretimi teknolojisinin geliştirilmesi amaçlı projeyi başlattı. Proje kapsamında, Üniversite tarafınca ekonomik uygunluğa sahip, düşük emisyonuyla çevresel etki bakımından daha temiz bir teknoloji için katalizör geliştiriliyor.
Türkiye, enerji güvenliği ve karbondioksit emisyon kısıtlamaları nedeniyle temiz fosil yakıt için stratejilerini hızlandırdı. Kalkınma Bakanlığı kömür zengini olan Türkiye’de, gelecek dönem enerji güvenliği çalışmaları çerçeve
Boğaziçi Üniversitesi’nin “Kömürden Sentetik Doğalgaz Üretim Teknolojisi Geliştirilmesi-2015BŞV246” projesini yürütücü Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Erhan Aksoylu ile Boğaziçi Üniversitesi İleri Teknolojiler Ar-Ge Merkezi uzmanı Dr. Burcu Selen Çağlayan ve Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Hasan Bedir’den oluşan ekip üstleniyor.
Boğaziçi Üniversitesi tarafından hazırlanan projenin nihai hedefine ulaşması durumunda yüksek verim ve enerji etkinliğine sahip, karbondioksit emisyonu düşük, özgün bir “kömürden doğal gaz (SNG) üretim teknolojisi”nin hemen tümü katalitik olan ana süreçlerine ait teknik katalizörler geliştirmiş olacak.
Ayrıca Türkiye’de, Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde SNG ya da benzeri katalitik süreçler içeren teknolojilerin geliştirilmesinde kullanılabilecek, bilimsel araştırma ve Ar-Ge’den teknoloji geliştirmeye geçebilecek donanımda bir laboratuvar oluşturulacak. Küresel ölçekte ise Türkiye uzun yıllardır geliştirilmeye çalışan, büyük öneme sahip SNG teknolojisinin ithalatçısı değil, bu yüksek teknolojinin ihracatçısı haline gelecek.
Prof. Dr. Ahmet Erhan Aksoylu, konuya ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede,Aralık 2015’da toplanan Paris İklim Zirvesi’nde, küresel ısınmanın 2 derece ile sınırlı tutulması yönünde görüş ortaya çıktığını anımsattı. Kömürün bütün dünyada çok kirli bir fosil yakıt durumunda bulunduğunu ve birim enerji başına karbondioksit emisyonunun çok yüksek olduğunu vurgulayan Aksoylu, “Bugün karbondioksit emisyon ton fiyatı 4 – 7 dolar düzeyinde. Küresel ısınmanın sınırlandırılması hedefi çerçevesinde 2035 yılında bu rakam 100-120 Euro’ya yükselecek. Bu, özellikle kömür bazlı enerji üretim tesisleri için ekonomik açıdan sürdürülemez bir rakam. Yüksek kömür rezervlerine sahip olan Türkiye’de hem enerji güvenliğinin sağlanabilmesi, hem de çevresel etkiler nedeniyle kömürden doğalgaz üretiminin karbondioksit emisyonu sınırlandırılmış şekilde sağlanması bir öncelik haline geldi” dedi.
Yüksek enerji güvenliği, daha çevreci enerji
Prof. Dr. Aksoylu, doğalgazda dışa bağımlılık sürdükçe enerji güvenliğinden bahsetmenin zor olacağını vurgulayarak söz konusu yeni teknolojinin hem dışa bağımlılığı azaltacağını hem de enerji güvenliliği sağlayacağını ifade etti. Projenin uygulamaya geçirilmesiyle emisyon yaratan fosil yakıttan, emisyonu görece düşük temiz fosil yakıta geçiş yapılacağını belirten Aksoylu, ‘’Bu teknolojiyi çok ciddi ölçüde, ne kadar yaygın olarak uygularsanız enerji güvenliği daha yüksek, daha çevreci enerji elde etmiş olursunuz. Ülkemizdeki kömür rezervi düşünüldüğünde Türkiye’nin doğalgaz açığı kapanabilir düzeyde’’ diye konuştu.
Prof. Dr. Aksoylu şöyle devam etti: “Küresel iklim değişikliğinin çok hızlı ve etkilerinin yaygın olması nedeniyle 2016 yılı sonuna kadar mekanizmaları ve sınırları belirlenecek olan, ülkemizin de yer aldığı, Kyoto ötesi uluslararası anlaşmalardaki limitlerin çok sıkı olacağı; 2020 yılından itibaren kömürün, özellikle düşük kaliteli kömürün, doğrudan kullanımının emisyon vergileri nedeniyle hızla pahalanarak ekonomik uygunluktan uzaklaşacağı, buna karşın çevresel etkisi en düşük fosil yakıt olarak kabul edilen doğalgazın kullanımının artacağı kuvvetle öngörülmektedir”.
Kömürden doğalgaz üreten halen kullanımdaki endüstriyel tek tesisin ABD’de bulunduğunu, ancak eski teknolojiye sahip bu tesiste ekonomik olarak çok yüksek maliyetler ile üretimin sağlandığını belirten Aksoylu, var olan teknolojinin ekonomik uygunluğu olmamasına rağmen yakın gelecekteki çevresel regülasyonlar nedeniyle zengin kömür rezervlerine sahip Çin’in endüstriyel tesislerin kurulması için çalışmalarını hızlandırdığını kaydetti. Prof. Dr. Aksoylu proje kaynaklı teknolojinin yaklaşık 10-15 yıl içinde üretim safhasına geçmesinin öngörüldüğünü, bu sayede ekonomik uygunluğun sağlanabileceğini belirtti.