İklim değişikliği ile mücadele alanındaki küresel çabalara ve endişelere karşın kömürün dünya enerji arzındaki payının azalmamak ile birlikte daha da yükseleceği ve 2020 yılında en fazla kullanılan enerji kaynağı haline geleceği öngörüldü.
Araştırma ve danışmanlık kuruluşu Wood Mackenzie’nin Küresel Pazarlar Başkanı William Durbin tarafından Güney Kore’nin Daegu kentinde düzenlenen 22. Uluslararası Enerji Kongresi’nde yapılan açıklamada bu durumun Çin ve Hindistan’da görülecek gelişmeler nedeni ile gerçekeşeceği ifade edildi.
Durbin burada yaptığı konuşmada 2000 yılında küresel petrol talebinin 3,500 milyon ton petrol eşdeğeri (mtep) iken kömür talebinin 2,300 mtep olduğunu, bu rakamların 2010 yılında petrol için 4,000 mtep’e, kömür için ise 3,600 mtep’e yükseldiği bilgisini verdi. William Durbin Wood Mackenzie olarak 2020 yılında ise küresel petrol talebinin 4,400 mtep seviyesine yükselirken, kömür talebinin ise pet
Durbin bunun 10 yıl içinde küresel kömür talebinin yüzde 25 yükselmesi anlamına geleceğini söylerken, bu artışın 3’te iki oranda Çin’den kaynaklanacağını kaydetti.
Durbin konuşmasında Çin’de sanayileşme ve şehirleşme ağırlıklı olarak gerçekleşen büyüme ile hükümetin ekonomik olankaları ve konutlaşmayı artırmaya yönelik çabalarına dikkat çekerken, ülkenin 2012’de 5,500 Teravat-Saat olan elektrik talebinin 2020 yılında 8,600 Teravat-Saat seviyesine çıkacağını öngördüklerini belirtti.
Kuruluşun öngörülerine göre Çin’de doğal gaz kaynaklarının sınırlı olması, kaya gazı alanındaki ilerlemelerin ise yavaş ilerlemesi ayrıca yenilenebilir enerji santrallerinin baz yükü karşılamakta yetersiz kalması gibi etkenler ucuz ve bol bir enerji kaynağı olarak kömürün enerji üretimindeki payının artmasına neden olacak.
Kömür fiyatlarının ucuzluğu, Çin ve Hindistan dışındaki ülkelerde de, mevcut düzenlemeler altında, doğal gaz ve yenilenebilir enerji alanındaki yeni üretim kapasitelerine rağmen bu kaynağın enerji üretimindeki mevcut payının sürmesine neden olacak.
Avrupa’da 2020 yılından ton başına 40 avro seviyesine yükselmesi beklenmeyen karbon fiyatlarındaki düşüklük, Kuzey Amerika doğal gaz fiyatlarındaki azalmaya rağmen birçok bölgede kömürün fiyat avantajını sürdürecek olması, kuzeydoğu Asya’daki yüksek ithalat maliyetleri, arz güvenliği konusu ve nükleer enerjinin kullanımı konusundaki gelişmeler bu durumdaki ana etkenler olacak.
Kaynak: Yeşil Ekonomi