Küresel petrol piyasalarını anlamaya çalışmak, belirsizlikler ve hiç beklenmedik bir yerde ve anda ortaya çıkan serbest değişkenler nedeniyle oldukça karmaşık bir iştir. Petrolün fiyatı sadece arz ve taleple belirlenseydi anlamak çok kolay olurdu. İmalat, ulaşım, ısıtma, elektrik, petrokimya ve daha binlerce kullanım alanını düşünürsek, ülkelerin petrol taleplerini daha iyi anlayabiliriz.
Dünyada petrolün yüzde 50’si ulaşım için, yüzde 9’u petrokimya ürünleri için kullanılır. Kalan yü
Petrol talebi en çok olan ülkeler sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Japonya, Hindistan, Rusya, Suudi Arabistan, Brezilya, Kanada ve Almanya’dır. Bu ülkelerin günlük petrol talebi yaklaşık 46 milyon varildir ya da diğer bir deyişle dünya petrol talebinin yarısıdır. ABD ve Çin toplam petrol tüketiminin üçte birini teşkil eder.
Petrol talebindeki en büyük artış Asya’nın hızla büyüyen ülkelerinde, özellikle Çin ve Hindistan’da görülüyor. Petrol talebi Latin Amerika’da, özellikle Brezilya’da ve Afrika’nın bazı bölgelerinde de oldukça hızla artıyor. Basra Körfezi bölgesinde de petrokimya üretimi, deniz suyu arıtımı ve alüminyum üretimi gibi diğer endüstriyel kullanımlar için petrol talebi önemli miktarda artış gösteriyor. ABD’nin petrol talebi durgunluğun ardından yeni yeni artmaya başladı. AB’nin petrol talebi ise epeydir değişmiyor. AB ekonomisi epeydir zorda ve petrol talebini artıran şey ekonomik büyümedir. Almanya AB’deki birkaç istisnadan biridir.
Dünyanın en büyük petrol üreticileri toplam üretimin üçte birini gerçekleştiren ABD, Rusya ve Suudi Arabistan’dır. İlk 10’da yer alan diğer üreticiler ise Çin, Brezilya, Kanada, İran, Irak, Kuveyt ve Meksika’dır.
Son zamanlarda petrol üretiminde yaşanan en çarpıcı olay ABD’de meydana geldi. Kaya petrolünün çıkarılmasında yaşanan gelişmeler ABD’yi kısa süre içerisinde dünyanın 1 numaralı petrol üreticisi haline getirebilir…
Yazan: Dr. Paul Sullivan
Yazının Devamı için TIKLAYINIZ >>
Kaynak: Türkiye Gazetesi