Yıllardır yazıyorum: Elektrik üreten nükleer santraller asla güvenli değildir. Yapılacak tüm yatırımlar ve devreden çıkarılmalarına harcanacak kaynaklar hesap edildiğinde bunlardan üretilen elektrik de asla ucuz değildir. Azımsanmayacak bir olasılıkla kaza olduğu zaman, Ukrayna’nın Çernobil ve Japonya’nın Fukuşima santrallerinde yaşandığı üzere, insan sağlığına ve çevreye bedeli çok çok ağır olur. Barışçı ve savaşçı nükleer enerji ayrımı yapılamaz. Elektrik üreten nükleer santrallerden atom bombası üretmek için yararlanılabilir.
Yine yıllardır yazıyorum: AKP hükümetinin derdi nükleer santrallerden sadece elektrik elde etmek değil. Bölgesel, hatta küresel güç (!) olma iddiasıyla, Türkiye 1980’de Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na taraf olduğu için açıkça ifade edemediği amaç, nükleer silah yapmak, en azından nükleer silah üretmek için gerekli teknolojiye sahip olmak. Tıpkı İran gibi…
Amacın bu olduğu, Başbakan Erdoğa
“Fukuşima faciasından sonra Japonya’nın nükleer santral ihracına yönelik ilk anlaşma, nükleer silahların yayılmasına yol açması kaygısıyla muhalefetle karşılaşıyor. Hükümetin anlaşmayı onaylanması için bu ay açılacak olan meclise getirdiğinde konunun tartışılması bekleniyor. Japonya ve Türkiye geçen mayıs ayında nükleer teknoloji ihracını konu alan bir anlaşma üzerinde mutabık kaldı. Anlaşma, ithal eden ülkenin ithal edilecek teknolojinin yanı sıra donanım ve malzemeyi de barışçı amaçlarla kullanmasını şart koşuyor. Ne var ki, şimdi kâğıda dökülen anlaşma, Türkiye’nin tüketilmiş yakıttan uranyum zenginleştirmesi yapmasını ve nükleer silah yapımında kullanılabilen plütonyum elde etmesini öngören bir maddeyi de içeriyor.
Dışişleri Bakanlığı’ndan kıdemli bir yetkili, maddenin anlaşmaya Türkiye’nin isteği üzerine eklendiğini söyledi. Anlaşma Japonya’nın uranyum zenginleştirme ve tüketilmiş nükleer yakıt işleme teknolojileri ihracına kapıyı açıyor ve Japonya’nın nükleer silahlanmaya karşı tutumuyla çeliştiği noktasından eleştiriliyor. Eski bir Sanayi Bakanlığı yetkilisi ‘Başbakan tarafından desteklenen projelerde hükümetin makul olmayan talepleri kabul etmesi riski bulunuyor…’ diye konuştu.”
Nükleer silahların yayılması, insanlık için büyük bir tehlike. Türkiye’nin ne kendini savunmak ne de bölgesel–küresel güç olmak için nükleer silahlara ihtiyacı var. Kalkınma, güçlenme çabasında başlıca ihtiyacımız insana ve yerli, yenilenebilir, sürdürülebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak. Umarım, Japonya Parlamentosu bu anlaşmayı onaylamaz. Eğer onaylayacak olursa, nükleer silahların yayılması anlaşmasına taraf olan Japonya’nın bu sözleşmeye sadık kalmadığı dünyaya ilan olacak.
Her durumda AKP hükümetinin uygulamak istediği, başımıza büyük belalar açma tehlikesi arz eden, gelecek kuşakların güvenliğini ipotek altına alan nükleer enerji programının durdurulması için, sorumluluk sahibi bütün yurttaşların her adımda, tüm demokratik hakları kullanarak mücadele vermeleri gerekiyor.
Yazan: Şahin ALPAY
Kaynak: Zaman