19 çeyrektir sürekli büyüyen Türkiye ekonomisinde, büyümenin devam etmesi için enerji konusunda önemli adımlar atılıyor. Enerji kalemlerinde büyük bir yeri olan elektrik üretiminde devletin ağırlığının azaltılarak özelleştirmelerin yapılması da bu adımlardan biriydi. Üretim alanında başlayan özelleştirmeler, sonrasında dağıtım sektöründe devam etmiş ve 2013 yılında elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirmesi tamamlanmıştır.
Özel sektörün elektrik üretim ve dağıtımında devreye girmesinin, verimlilik, rekabet ve etkinlik açısından devlet işletmesinden çok daha faydalı olduğu açıktır. Ancak elektrik dağıtımında karşılaşılan kayıp-kaçak sorunu, dağıtım şirke
KAYIP-KAÇAKLA GELEN EKONOMİK ÇIKMAZ
Türkiye’de kayıp-kaçak oranının 2013 yılı itibariyle yüzde 15 olduğu belirtiliyor. Özellikle gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye’deki kayıp-kaçak sorununun büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Ancak 2002’de yüzde 25 olan bu oranın 2014’de yüzde 14-15 aralığına düşmesi, ülke ekonomisinde önemli bir yer tutan özelleştirmelerle sağlanan etkinliğin başarılı olduğunu gösteriyor. Ayrıca, elektrik dağıtım şirketlerini kayıp-kaçak sorunuyla yalnız bırakmak, hem özelleştirmeler hem de sektörün geleceği açısından risk oluşturuyor.
Çünkü kayıp-kaçağın önlenmesi sorumluluğunu yüklenen şirketlere, devletin teşvik ve uygulamalarıyla destek vermemesi durumunda, bu şirketlerin enerji sektöründen çekilmeleri kaçınılmaz olacaktır. Bu zincirin son halkası ise enerji sektörünün zarar görmesi ve son raddede kayıp-kaçak probleminin ülke büyümesinin önünde ciddi bir engele dönüşmesidir.
Bu nedenle, kaçak elektrik tüketiminin ekonomik kaybını yalnızca parasal değer olarak sınırlandırırsak, bu sorunu tüm boyutlarıyla ele almamış oluruz. Parasal kaybın yanında elektriğin kaçak tüketimi, enerji kesintilerine de sebep oluyor. Kaçak enerji kullanımının yıllık maliyetinin 5 Milyar TL’nin üzerinde olduğu dikkate alındığında, bu maliyetin ekonomiye artı olarak kazandırılmasının önemi artıyor.
Diğer yandan, artan ekonomik aktiviteyle beraber artan elektrik talebinin karşılanamaması, bu talebin doğalgazdan karşılanması zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Türkiye’nin doğalgazda yurtdışı bağımlılığı, ekonominin yapısal sorunlarından biri olan cari açığın da derinleşmesine yol açıyor. Yani, kayıp-kaçak parasal kayıp, enerji kullanımında israf, şirketlerin enerji alanından çekilmesi, yatırımlarda azalış ve cari açık gibi birçok sorunu besliyor.
KAYIP KAÇAK ORANLARI
Ülkeler bazında kayıp-kaçak oranlarına baktığımızda ise Türkiye’de kayıp-kaçak oranı yüzde 15 iken, bu oran İngiltere’de yüzde 7,1, Almanya’da yüzde 3,85 civarındadır. Çin’ de bile kayıp kaçak oranı yüzde 6 seviyesindedir.
Diğer taraftan, Türkiye’nin ulusal fiyat tarifeleri de birçok Avrupa ülkesi ve ülke ortalamasından düşüktür. Ayrıca, mesken ve sanayi elektrik fatura kalemleri açısından Avrupa ve Türkiye karşılaştırıldığında, şebeke maliyetinin en düşük olduğu ülke Türkiye’dir.
Bölgesel olarak kayıp-kaçak oranları incelendiğinde ise, 2013 yılı verilerine göre bu oranın en fazla olduğu bölge, yüzde 75 ile Dicle EDAŞ’ın dağıtım yaptığı Batman, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini kapsayan bölgedir.
Dicle EDAŞ’ı yüzde 66’lık oranla Bitlis, Hakkâri, Muş ve Van illerine dağıtım yapan Van Gölü EDAŞ, yüzde 37 oranıyla da Erzurum, Erzincan, Bayburt, Kars, Iğdır, Ağrı ve Ardahan illerini kapsayan Aras EDAŞ takip etmektedir.
Peki çözüm nedir?
Kayıp-kaçak sorununa, ekonomik bağlamıyla beraber sosyal tarafıyla da ele alınarak çözüm önerileri getirilmelidir. Özellikle tüketici desteği çözüm politikalarında öne çıkmaktadır. Maddi durumu yeterli olmayan ailelere verilecek sosyal destek, elektrik faturasını ödeyemeyen veya abone olmayanları sisteme dahil etmesi açısından önemlidir. Çünkü, verilecek sosyal destek miktarı, engellenecek kayıp-kaçak faturasından düşüktür.
Yazan: Erdal Tanas Karagöl
Haberin Devamı için tıklayınız>>>
Kaynak: Yeni Şafak