Köşe Yazısı: Petrolümüzü “Taştan” Çıkartacağız…

Ünsal Ban / Yeni Şafak 

Yapısal Dönüşüm Programı’nın detayları açıklandıkça durum netleşiyor.

Programda yer alan her bir maddenin aslında Yeni Türkiye’nin yapıtaşlarını oluşturan ana unsurlar olduğunu görüyoruz.

Şüpheniz olmasın ki, Türkiye yoluna emin adımlarla devam ediyor.

Yeni Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Söz sahibi ülkeler arasındaki yerimizi alacağız.

Tarih bize hiçbir gücün sürekli olmadığını, güç dengelerinin durmaksızın değiştiğini, en büyük imparatorlukların bile kısa sürede dağıldığını gösterir…

Şunu görürüz ki, bir ülkenin iktidarı güçlüyse, lideri sağlamsa, kararlıysa, o ülke içinde bulunduğu zorlukları aşarak inanılmaz gibi görünen işleri başarır.

Tersi olduğunda, ülke ne kadar güçlü olursa olsun bocalar, güç kaybeder.

Geride bıraktığımız son 12-13 yıllık süreçte, birçok zorluk testinden başarıyla geçmiş, nice tezgâhı dağıtmasını bilmiş Recep Tayyip Erdoğan gibi çok güçlü bir “Lider” ve “kadrosu” tarafından idare edilen Türkiye’nin yaptıkları, bu duruma güncel misal.

Dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmelere, “algı operasyonu”nda kullanılan birkaç “yabancı haber”in ve birkaç “yalancı yorum”un ötesine geçerek bakabilenler bunu rahatlıkla görebiliyor.

Türkiye çok önemli eşikleri geçti, çok büyük işler yaptı.

Ne var ki, sert rekabet şartlarının hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.

Bundan dolayı da, yapmamız gereken işlerin çoğu geride bizi bekliyor.

İşte, yeni hamlelerin kaçınılmaz hale geldiği bu noktada da karşımıza Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan Yapısal Dönüşüm Programı çıkıyor.

Kapsamı çok geniş olan programın en önemli konu başlıkları arasında dikkatimizi özellikle çeken, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve millileştirilmesi.

Bilindiği üzere, yıllık olarak 55-60 milyar dolar düzeyinde enerji ithalatımız var.

Yatırımlara aktarabileceğimiz böylesine büyük bir meblağı enerji ithal etmek için kullanmak mecburiyetinde kalıyoruz.

Enerji alanındaki dışa bağımlılığımız da koca bir “tehdit unsuru” olarak karşımızda duruyor.

Enerji’de bağımsızlık hayati öneme sahip…

Çok değil, şöyle 40 yıl öncesine gidelim:

1973 Petrol Krizi’ne…

Bilindiği üzere, krizin çıkış noktası 1973 Arap-İsrail Savaşı’dır.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (OPEC), savaş sırasında İsrail’e destek veren ülkelere baskı uygulamak amacıyla ilk etapta fiyatları yükseltmiş, sonrasında ise ABD ve Hollanda’ya karşı ambargolar tatbik etmiştir. Bu kapsamda, 1973 Ocak ayında varili 2,59 dolar olan Arap petrolü, 1973 Ekiminde 5,11 ve 1974 Ocak ayında da 11,65 dolara çıkmış ve nihayetinde “Petrol Krizi” patlak vermiştir.
Belirtilen dönemde Türkiye OPEC’in uyguladığı ambargonun hedefinde yer almasa da, fiyatlardaki yükseliş ülkemizde de ciddi sorunlara yol açmıştır.

Türkiye’nin  “12 Eylül”e toslayışında bu krizin büyük etkisi vardır.

BİTÜMLÜ ŞEYL

Artan enerji talebimiz bir kenara, sadece “güvenlik” meselesini düşündüğümüzde, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve millileştirilmesinin zaruret arz ettiğini görüyoruz.

Bu kapsamda, kömür yataklarımızın enerji üretimine kazandırılması yönünde atılan adımların yanında bitümlü şeyl (kömür tipi kayaç) petrolü arayışlarının da hız kazanmasının altını çizme ihtiyacı hissediyoruz.

Bitümlü şeyl nedir?

Literatürde “petrollü şeyl” olarak da ifade edilen bitümlü şeyl, ısıtıldığında petrol ve gaz üreten organik bir kayaç türü. Kömür tipi kayaç olarak da nitelendirilen bitümlü şeyl, termik santrallerde elektrik üretmek amacıyla yakıt olarak kullanılabiliyor.

Ülkemiz, bugün itibariyle işletilebilir özelliğe sahip 1 milyar 640 milyon ton bitümlü şeyl rezervine sahip. Kısa vadede yapılacak yeni aramalar ile ülkemizdeki bitümlü şeyl rezervinin 15 milyar tona ulaşabileceği tahmin ediliyor.

DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ>>>

Kaynak: Enerji Enstitüsü

1973 Petrol Krizibitümlü şeylelektrikelektrik haberenerji ithalatıenerji üretimiopecpetrol çıkarmaPetrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatıpetrol ve gaz
Yorumlar (0)
Yorum Ekle