Soma maden kazası ardından 17 Mayıs günü dönemin Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik gelen eleştirileri “Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı var” diyerek cevapladı. Ermenek maden kazası ve Yırca köyünde zeytinliklerin termik santral yapılması için kesilmesi tartışmasında yine aynı sahne yaşandığında, Başbakan Yardımcısı ve şimdiki Hükümet Sözcüsü Arınç ” Dağ taş zeytin ağaçlarıyla dolmuştur. Ama Türkiye’nin enerjiye de ihtiyacı var” açıklamasını yaptı.
Enerji nasıl israf ediliyor?
Türkiye’de uygulanan yüksek karbon ekonomisinin daha fazla fosil yakıt ve bu yakıtların üstünden alınan vergi
2007’de 0,34 dolar cent olan doğalgazın tüketici fiyatını 0,54 dolar cente çıkartarak insanları kömüre dönmeye zorladı. Bütün bunlara ek olarak inşa edilen yeni konutların standartları zayıflatıldı, daha enerji yoğun konut biçimlerine geçilmesine zemin hazırladı ve konutlarda enerji tüketimi arttırıldı.
2012 yılında konutlarda ısınma ve mutfak için kullanılan enerji 1990’a göre %238 artmış durumda. Yani 1990’larda 100 birim enerji ile tüm konutlar yılı geçirirken, 2012’ye geldiğimizde bu miktar 338 birim enerjiye çıktı. Böylesi bir gelişim için daha verimsiz konutlar, daha işlevsiz geniş yapılara ihtiyaç vardı. Nitekim kentsel dönüşüm politikaları ile pompalanan konut furyası bu işe hizmet etti.
İsraf edilen enerji toplumsal ve iklimsel felaket demek!
Türkiye’nin daha fazla fosil yakıt ile daha fazla bütçe geliri modelinin toplumsal ve çevresel olarak ciddi sorunlar doğurduğunun ve daha da önemlisi iklim değişikliği ile mücadeleyi kösteklediğinin bugün herkes farkında. Yaz aylarında yaşadığımız anlık ve şiddetli aşırı hava olayları, kent merkezlerini bunaltan hava sıcaklıklarının ardından yağışların sel felaketlerine dönüşmesi toplumda iklim değişikliğinin geldiği noktayı tartıştırdı. İklim değişikliğinin bilimsel raporlarda kaldığı yıllar geride kaldı. Türkiye’de kömür üretiminin yaşadığımız yüzyılın ne kadar gerinde olduğu ve her çıkarılan kömürün işçilerin yaşamlarını değiştirdiği gibi iklimi de değiştirdiği artık toplumsal akla yerleşmiş durumda.
İsraf etmesek?
Daha verimsiz konutlar, daha verimsiz ulaşım çözümleri enerjiyi boşa harcamaktan başka bir işe yaramıyor. Bugün dünya ekonomisi daha az enerji, daha az nükleer, daha az kömür üstüne kurulu bir modelde yarışıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın beyanına göre 2000-2012 arasında Almanya yıllık ortalama %0,75, İngiltere %1,15 enerji tüketimini azaltmış. 2018 yılında sonra ise AB ülkeleri öne yeni evleri, ardından da diğer binaları sıfır enerjili evler standardına yaklaştırmayı zorunlu kılıyor. Yani dünya artık enerjisini korumaya çalışıyor. Gelişmekte olan ülkelerin enerjiye ihtiyacı var olduğu ‘mit’i de artık ölüyor. G20 masalarında birlikte oturduğumuz Güney Kore hükümeti hazırladığı yeni enerji planında artık santral yapmak değil, enerjiyi yönetmeye karar verdiklerini açıkladı. Çözümü de enerji verimliliği ve iklim dostu enerji yatırımları ile ortaya koyacaklarını duyurdu.
Enerjimizi israf ettiğimiz halde “enerjiye ihtiyacımız” var denilmesinin gerçeği perdelemek dışında bir anlam ifade etmediği çok açık değil mi?
Yazan: Önder Algedik
Yazının Devamı İçin TIKLAYINIZ>>>
Kaynak: Yeşil Ekonomi