Bir grup gazeteciyle birlikte Türkiye’nin sanayileşme tarihi açısından bir dönüm noktası sayılan Petkim’in 50’nci yılı nedeniyle gittiğimiz İzmir Aliağa’da bizi, son yıllarda adını sık duyduğumuz SOCAR’ın CEO’su Kenan Yavuz karşılıyor.
Hemen söze giriyor:
“Bir günlüğüne da olsa siyasi tartışmaları bir yana bırakın, size Türkiye’de neler yapıldığını Aliağa üzerinde
Merakla bekliyoruz ama önce, Petkim’in 50 yılını anlatan kısa bir belgesel izliyoruz. Petkim’in 50 yıllık kısa tarihi deyim yerindeyse Türkiye’nin sanayileşme tarihinin özeti gibi…
O özetin içinde ülkenin zenginleşmesi için çalışanlarla, çelme takan bürokratik zihniyetin hesaplaşması var. Hâlâ da sürüyor.
Petkim’in bugünlere ulaşması hiç kolay olmamış anlayacağınız.
Türkiye’nin ilk ve tek petrokimya tesisi Petkim, sağlıktan gıdaya, plastikten kadın rujuna günlük hayatta kullandığımız her ürünle ilişkili hammadde üretiyor. İthalatı azalttığı için de ülke ekonomisine ciddi katkı sunan bir sanayi kuruluşu…
İlk tarihi adım, 1965 yılında atılıyor. 20 yıl sonra 1985 yılında Aliağa’ya taşınıyor ve “özelleştirme” yolu açılıyor.
Ancak tam 22 yıl özelleştirilmesi yapılmıyor. Petkim siyasi kadroların istihdam edildiği klasik bir KİT’e dönüşüyor.
Çıkışın yolunu, 2008 yılında Başbakan Erdoğan Petkim’i özelleştirerek buluyor. Bu aynı zamanda başka bir tarihi sürecin de önünü açıyor; Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin…
Şu tablo bile gelinen noktayı anlatmaya yetiyor.
Aliağa yarımadasında yıllık 10 milyon ton kapasiteli Türkiye’nin ikinci büyük rafinerisi yükseliyor.
Yunanistan’ın Pire limanıyla yarışacak büyük bir liman tamamlanmak üzere…
Ve en önemlisi ve stratejik olanı hiç kuşkusuz TANAP… Azerbaycan’dan İtalya’ya uzanacak doğalgaz boru hattı…
Toplam 20 milyar dolarlık bir yatırımdan söz ediyoruz. Gördüğünüz gibi Petkim, Star Rafinerisini, rafineri de enerji hattı TANAP’ı doğuruyor.
Socar’ın CEO’su Yavuz, iki ülke arasındaki stratejik ilişkinin bu noktaya gelmesinde siyasi iradenin önemine değiniyor ve şöyle diyordu:
“Şunu çok açık ve net söylüyorum, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev olmasaydı bu gördüğünüz yatırımların hiçbirisi olmazdı. Yatırımlarımızı yakından takip ediyorlar, sıkıştığımızda da gidip onlardan destek alıyoruz… Çünkü çok ciddi bürokratik engeller çıkıyor karşımıza. Örneğin tam 4 kez rafineriyi direkten aldık. Dördünü de cumhurbaşkanımızın yardımıyla aşabildik.”
Petkim, Azerbaycan’ın Türkiye’yle buluşmasında ve dünyaya açılmasında önemli bir adımdı ama aynı zamanda Türkiye’nin geleceğine ilişkin önemli bir sürecin de ateşleyicisi olmuştu.
Kamuoyunda fazla bilinmeyen o gerçeği Socar’ın CEO’su Yavuz şöyle anlatıyordu:
“2014 yılı içinde Türkiye çok önemli bir atak yaptı. Bu siyasi yoğunluk nedeniyle pek fark edilmedi ama önemliydi. Türkiye dünyanın en büyük doğalgaz tüketicilerinden biri… Yılda 50 milyar metreküp doğalgaz tüketiyoruz. 2023’te bu 70 milyon metreküpe çıkacak. Türkiye Şahdeniz 2’de, yani Hazar Denizi’nde bulunan 1,4 trilyon metreküplük doğalgaz yatağına TPAO eliyle ortak oldu. Ayrıca Fransız şirketi Total’ın hissesini Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın desteğiyle de satın aldı. Böylece Türkiye Cumhuriyeti devleti, tarihinde ilk kez yurtdışında bir varlık satın almış oldu. Bugün Türkiye, Şah Deniz 2’nin yüzde 19 sahibi. TANAP’ta da yüzde 20 olan ortaklığımız yüzde 30’a çıktı. Yani TANAP’tan geçecek her metreküp doğalgazın yüzde 30’u Botaş’ın kasasına girecek.”
Mahmut Övür / Sabah