Her dönemin kendine özgü zorlukları ve sorunları vardır. Yaşadığımız çağın en büyük sorunlarından birisi – özellikle ülkemizi doğrudan etkileyen – enerji ihtiyacını karşılamaktır.
Bu güne kadar bu ihtiyacı karşılamak için kullandığımız enerji üretme yöntemlerinin çoğu gerek çevreye, gerekse insanlara ciddi boyutlarda zarar vermiştir. Özellikle 20’inci yüzyılda acımasız ve neye mal olursa olsun üretmek ve kar etmek güdüsüyle yapılan saik hatalar çevreye ve insanlığa onarılamaz zararlar verdiğinden, ülkeler insanlığa daha temiz bir dünya sunmaları için yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak zorunda kalmıştır.
Bu hususta birincil kaynaklar açısından büyük oranda dışa bağımlı olan, kömürlerinin ısıl
Artan ekonomik ve politik gücü ile dünyada önemli bir söz sahibi olan Türkiye, enerji konusunda dışa bağımlılığı ile ciddi bir sorun yaşadığı için enerji politikasında uzun vadeli enerji stratejileri saptamakta, buna ilişkin çalışmalarını yapıp; ekonomi, çevre ve dış politika gibi sahaların çıkarlarını gözetip bilinçli ve kararlı adımlar atmaktadır. Fakat Türkiye’nin artan nüfusu ve sanayisindeki büyümeye paralel olarak fosil kaynakları açısından dışa bağımlılığı ilerleyen yıllar içinde artacağı göz önüne alındığında, bu adımları atarken yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını ve enerji verimliliğini ön planda tutmalıdır.
Türkiye’de elektrik enerjisinin verimli tüketildiğini söylemek mümkün değildir. Elektrik dağıtımında yaşanan kayıp ve kaçaklar elektrik sarfiyatını artırarak enerji ihtiyacını artırırken, kaçak kullanıcıların aşırı ve pervasız tüketimleri de milli sermayemizi zarara uğratmaktadır. Bu anlamda konuyu bütünüyle ele alan ve geniş değerlendirmeler yaparak Türkiye’nin durumunu araştıran çalışmaların sayısı yok denecek kadar azdır. Bu yüzden Türkiye amaçlanan enerji istikbalini oluşturabilmek için; öncelikle alışkanlıklarının değişmesi gerektiğinin bilinciyle, meşgul olduğu enerji verimliliği, yenilenebilir enerji yatırımlarının yanına; enerji verimliliği kültürünün oluşması için çalışmalar eklemelidir.
Öte yandan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaşmasını yavaşlatan en önemli nedenlerden birisi; elektrik iletim şebekesinde yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen enerjiyi taşımak için gerekli altyapı değişikliklerinin henüz yapılmamış olmasıdır. Gerekli olan altyapı çalışmaları yapılmazsa; uzun vadede Türkiye fosil yakıt fiyatlarının artışına duyarlı ve ithal enerji kaynaklarına mahkûm olacaktır. Bu da enerjide arz güvenliğinin istenilen seviyeye gelemeyeceğinin göstergesidir. Güneş enerjisinden su ısıtma konusunda Çin’den sonra 2’inci sırada bulunan ve resmi verilere göre ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2.640 saat (günlük toplam 7,2 saat) ve güneş enerjisi potansiyeli 380 milyar kWh/yıl olan Türkiye’nin güneş enerjisi sektöründe daha hızlı ve kararlı hareket etmesi gerekiyor.
Yazan: Engin DENİZ – Enerji Sistemleri Mühendisi / Enerji Gazetesi
Yayıncı: Enerji Gazetesi