Giriş : BP 20 Şubat 2018 de Küresel enerji dönüşümünü 2040’a kadar biçimlendiren güçleri ve bu dönüşüm kapsamındaki belirsizlikleri ele alan ve analizlerin önemli bir kısmının “Gelişen Dönüşüm” senaryosuna dayandırıldığı Görünüm raporunu yayınladı. Rapora göre küresel çaptaki doğal gaz talebinin büyük artış gösterdiğine ve kömürü geride bırakarak dünyanın ikinci en büyük enerji kaynağı olacağına dikkat çekilirken,
Türkiye’nin çok yönlü bir denge politikası izlemesini gerektiren bir coğrafya olacak bu makalenin mercek altına aldığı bölge O’nun adı “DOĞU AKDENİZ”. Stratejik açıdan bakıldığında Tunus’ta Bon Burnu ile başlayıp Sicilya adasının Batı ucundaki Lilibeo Burnu arasında oluşturulan hattın doğusunda kalan bölge olarak tarif edilen ve , Türkiye’den başlayarak saat yönünde , Doğu Akdeniz, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Libya, Tunus, İtalya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Arnavutluk ve Yunanistan kıyıları ile çevrelenen üç kıta ve pek çok çeşitli kültürlerin birleşim noktasında bulunan Doğu Akdeniz , Orta Doğu gibi dünya üzerinde ispatlanmış enerji kaynaklarının yarısından fazlasını içeren bölgeyi ve Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki bağlantıyı sağlayan Süveyş Kanalı’nı doğrudan denetim altında tutabilecek bir biçimde konuşlanmış olmasıyla Dnya Enerji Gündeminin en dikkat çekici coğrafyalarından biridir. Doğu Akdeniz’in Kıbrıs Adası ve İsrail’deki Tamar ve de Leviathan Bölgelerinde keşfedilen büyük ölçekli hidrokarbon kaynakları 2009 senesinden bu yana hem bölge ülkelerinin hem de bu coğrafyaya ilgi gösteren bölge dışı aktörlerin odağında olmayı sürdürüyor. Israil, Mısır, Ürdün, Lübnan, Sudi Arabistan Rusya ile Fransa Birleşik Krallık, ABD sözkonusu kaynaklara ilişkin iştahı olan ülkelerin başında geliyor.
Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail ve İtalya’nın yetkili bakanlarının 3 Nisan 2017 tarihli toplantıda, Doğu Akdeniz bölgesinden Avrupa’ya gaz arzını öngören Doğu Akdeniz EastMed boru hattı projesi kapsamında 2017 yılı sonuna kadar anlaşma imzalanmasının kararlaştırıldığı haber verildi. Kıbrıs Postasına göre , Simerini gazetesi “2017 Sonuna Kadar Anlaşma Memorandumu” başlığıyla verdiği haberinde, Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail ve İtalya’nın enerji bakanları ile Avrupa Birliği Enerji ve İklim Komiseri’nin 3 Nisan 2017 tarihli İsrail’deki toplantıda, AB’ye alternatif enerji kaynakları sunacak stratejik öneme sahip bir projenin hayata geçirilmesinde önemli bir adım atıldığını yazdı. lk kez böyle bir projenin hayata geçirileceğini yazan gazete, dünyadaki en uzun denizaltı boru hattının olacağını kaydetti.Haberinde bazı noktalarda derinliğin 3 kilometreye kadar ineceğine dikkat çeken gazete, herhangi bir askeri denizaltı bu derinliğe ulaşamayacağından, doğalgaz naklinde güvenliğin sağlanmış olacağını belirtti. Söz konusu projenin uzunluk ve derinlikten ötürü teknolojik açıdan, ayrıca gelecek olan doğalgaz Rusya’nın sunduğundan daha pahalı olacağından ekonomik açından birçok kışkırtmalarla karşı karşıya olduğunu da belirten gazete, ancak bunun, enerji kaynaklarının değiştirilmesi ve Moskova’ya bağımlılığın azalması yönünde daha önce yapılmamış gerçekçi alternatif bir öneri olduğunu savundu.
Haberde dört bakanın Akdeniz’de EastMed projesinin hayata geçirilmesi ve 2025 yılına kadar tamamlanması hedefine sahip ortak bir bildiriye imza attığı belirtildi. Gazeteye göre Rum Ticaret, Sanayi Turizm ve Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis açıklamasında, Güney Kıbrıs’ın hem geçiş noktası olan, hem de doğalgaz üretimi yapan bir ülke olarak bu projeye katılmakla çok şeyler kazanacağını belirtti.Lakkotripis, bu projenin, Avrupa pazarlarına bir başka koridorun yaratılması yönünde Doğu Akdeniz’in olanaklarını gerçekten ortaya koyabileceğine dair inancını da dile getirdi.Yunanistan Çevre ve Enerji Bakanı Yorgos Stathakis, sadece doğalgaz kaynaklarının değiştirilmesi açısından değil, aynı zamanda ikmal güvenliğinin sağlanması açısından projenin önemine vurgu yaptı.Projenin geliştirilmesi yönündeki bir sonraki adımlarda Bakanların ve Avrupa Komisyonu’nun desteğinin gerekeceğine işaret eden Stathakis, gerçekleştirdikleri görüşmenin bu yönde atılmış önemli bir adım olduğu değerlendirmesinde bulundu.İsrail Enerji, Altyapı ve Su Kaynakları Bakanı Yuval Steinitz, bunun, Akdeniz’in dört ülkesi arasındaki harika dostluğun bir başlangıcı olduğunu söyledi. Steinitz bakanların bugün genel müdürlerine, 2017 sonuna kadar dörtlü bir anlaşma memorandumunun şekillendirilmesi amacıyla her 60 günde karşılıklı bilgilendirme yapmaları emrini verme kararı adlıklarını belirtti.
İsrail, İtalya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs, (EastMed) projesinin tanıtımını yapmak üzere Doğu Akdeniz’in Avrupa’ya gaz temini için bir başka koridor olarak kurulmasını destekleyen ortak bir bildirge imzaladılar ve ilgili bildiri, Yunanistan’ın Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği, 3 Nisan 2017’da Tel [i]Aviv’de Avrupa İklim Eylem Komisyon Üyesi ve Enerji Miguel Arias Canete’nin katıldığı dört ülkenin enerji bakanları tarafından imzalandı. Belgede, EastMed boru hattı projesinin, değerlendirilmekte olan diğer ihraç seçeneklerini tamamlarken, Doğu Akdeniz bölgesindeki mevcut doğalgaz rezervlerinin bir bölümünü Avrupa’ya ihraç etmek için stratejik öneme sahip olduğu da belirtiliyordu. İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, ilgili tarafların projenin tamamlanması için 2025 yılı hedefi belirlediklerini söyledi. EastMed seçeneğini teşvik eden IGI Poseidon ortak girişiminin CEO’su Elio Ruggeri, 2020’de proje için nihai bir yatırım kararının beklendiğini söyledi. Ruggeri, Doğu Akdeniz’den Yunan sahillerindeki boru hattının yaklaşık 5 milyar avroya, bunun yanında Yunanistan’ı İtalya’ya bağlayan 6 milyar avroya mal olduğunu kaydetti
Yunan enerji şirketi Energean, 27 Şubat 2018 günü yaptığı açıklamada, iki açık deniz doğalgaz alanının geliştirilmesi için 1.25 milyar dolarlık fon sağladığını söyledi. [ii]Morgan Stanley, Fransız yatırım bankası Natixis ve İsrail’in Bankası Hapoalim, CEO’su Mathios Riga’nın Tel Aviv, bir resmi konvansiyona göre bir enerji konferansına katıldı. Kurumlar için bir enerji projesi için para ödünç vermek alışılmadık bir durumdur ancak Energean müşterileri için dizilmiş, bu nedenle risk düşüktür.şeklinde açıklamlarda bulundu
Mısır ile Güney Kıbrıs arasında enerji konularında imzalanması planlanan üç anlaşmadan biri olan ve Güney Kıbrıs’ın “Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)”inden Mısır’a doğalgaz aktarımına yönelik anlaşma 31.08.2016 ‘da imzalandı. [iii]Güney Kıbrıs karasularından Mısır’a doğalgaz gönderilmesi için iki ülke arasında imzalanan anlaşma, gelecekte Afrodit[iv] yatağından muhtemelen Mısır sahillerine taşınacak doğalgazın kullanımını düzenlemeyi ve iki ülke arasındaki enerji alanındaki işbirliğini geliştirmeyi hedefliyor. Anlaşmayla iki devlet, Mısır sahillerine gidecek olan gazın, alım-satımlarda uygulanacak ticari anlaşmalarda öngörüldüğü gibi kullanılması taahhüdünde bulundu. İki ülke arasında imzalanacak olan diğer iki anlaşma ise, Mısır’a doğalgaz nakli için boru ya da boruların döşenmesi ve gazın alıcıların altyapılarına dağıtılmasıyla ilgili. 01.09.2016 tarihli Mepa [v]Haber Merkezinin haberine göre Mısır ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında doğalgaz boru hattı projesiyle ilgili protokol imzalandığı bildirildi.Mısır Petrol ve Doğal Kaynaklar Bakanı Tarık el-Molla yaptığı yazılı açıklamada, iki ülkenin, Akdeniz’de döşenmesi planlanan doğalgaz boru hattı projesi konusunda prensipte anlaştığını kaydetti. GKRY Lideri Nikos Anastasiadis, dört gün süren resmi ziyaret kapsamında geldiği Lübnan‘da, Cumhurbaşkanı Avn ile Baabda Sarayı’nda bir araya gelmiş ve görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Lübnan Cumhurbaşkanı Avn, iki ülke arasındaki işbirliğinin ve diyaloğun ortak menfaate hizmet ettiğini belirterek, “Ülkelerimizdeki hükümetleri, petrol ve gaz sahalarındaki işbirliğini arttırmaları konusunda teşvik ediyoruz.” diye konuşmuş ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında şu anda yapılmakta olan Kıbrıs müzakerelerine de vurgu yaparak Avn, “Lübnan’ın Kıbrıs adasında diyaloğu ve müzakereleri desteklediğini belirterek, istikrar için birleşik bir Kıbrıs‘ın önemli olduğunu” söylemişti.Ekonomik açıdan fizibilitesi en yüksek görünmesi açısından Tel-Aviv’in elinde bulundurduğu gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması meselesi Ankara’nın Kıbrıs Meselesi’nden mütevellit Güney Kıbrıs ile münhasır ekonomik bölgelerin tam olarak belirlenememesi hususu gündemdeki yerini korumakta olup Kıbrıs Adası’ndaki anlaşmazlıklara enerji boyutunu da ilave etmitir. 1970lerin başından itibaren özellikle Suriye’de bulunan Tartus Deniz Üssü vasıtasıyla bölgede bulunan Rusya, 2010 senesinde başlayan Arap Baharı Ayaklanmalarından sonra Şam’ın koruyuculuğu rolünü üstlenerek bu ülke üzerinden Akdeniz politikasını çok kapsamlı bir alanda uygulamaktadır. Rusya’nın Güney Kıbrıs ile geliştirdiği ilişki bu bağlamda hayli dikkat çekicidir. Türkiye-Rusya-İsrail arasında Doğu Akdeniz hidrokarbon kaynakları özelinde hem çatışmanın hem de işbirliğinin önümüzdeki yıllarda da devam edeceği düşünülmektedir.İçinde bulunduğumuz 2018 yılı Şubat ayında Alithia’ya gazetesinin haberine göre, “Akdeniz’de çok büyük doğal gaz rezervleri var ve bu hammaddeyi çıkarmaya can atıyor. Halihazırda İsrail- Lübnan ve Türkiye-Kıbrıs arasında bir anlaşmazlık tırmanadursun, Larnaka Limanı’nın güneyinde bir gaz hazinesi bulunuyor.”şeklindeki ifafedeler sözkonusu menfaat çakışmalarını destekler nitelikte. Öte yandan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), tek taraflı ilan ettiği ‘Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki Afrodit sahasında 2011 yılında doğalgaz potansiyeli keşfetmesi ,. GKRY, Doğu Akdeniz’deki [vi] zengin kaynaklardan istifade etmek maksadı ile tek taraflı olarak Yunanistan’la birlikte hareket ederek 1982 tarihinde imzalanan Deniz Hukuk Konferansı (DHK) kapsamında Münhasır Ekonomik Bölge tesis etme yoluna gitmesi gibi gelimelerin ardından geçen yıllar içinde tutum açısından Rum Kesimi tarafından pek de değiiklik olmadı Kıbrıs Rum Kesimi’nin, Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler üzerinde Türk tarafının haklarını yok sayarak, tek taraflı ve kendi lehine adımlar atmayı srdrmesi , bölgedeki krizi daha da tırmandırdı. Şubat ayı 2018 ‘de Ada’daki doğalgaz krizinin, İtalyan ENİ şirketine ait ‘Saipem 12000’ gemisinin, Türkiye’nin münhasır bölge olarak kabul ettiği üçüncü parselde doğalgaz araması yapmak için bölgeye hareket etmesiyle patlak vermesi de bunun kanıtlarından birisiydi. Afrodit gibi gizemli bir Tanrıça daha eklenmişti üstelik rezervlere “ Kalypso” . Bu makale anıan tüm çalkantılı gelimeler ıığında , daha önce tm detaylarına kadar incelediğimiz ve aktarmaya çalıştığım Türkiye 5 sene önce Dubai merkezli bir petrol şirketinden Polarcus adlı, deniz tabanında yer kabuğunun 3 boyutlu haritasını çıkartabilen sismik araştırma gemisi satın alıp adını “Barbaros Hayrettin Paşa olarak değiştirdiğ”i kısaca üç boyutlu araştırma yapabilen sismik araştırma gemisi krizinden çok daha yeni gelişmelere büyüteç tutacak ve 2018 yılı ilk çeyreğinde Doğu Akdeniz’deki Enerji kaynaklarına yönelik gelişmelere ve bölgedeki dengelere odaklanacaktır.
24 Şubat 2018 tarihinde Mısır Ülkenin sıvılaştırma tesislerinde işlenmek üzere herhangi bir ülkeden ve de herhangi miktarlarda doğalgaza açık olduklarını açıkladı. Başbakan Şerif İsmail Mısır, enerji sektöründe ve bölgedeki yeni rolünde kilit rol oynamaktadır. yeni gaz keşifleri, çatışmalar çeşitli bölgesel ülke arasındaki ilişkilerin ilave yüklerden sözederken ve Doğu Akdeniz Zohr alanın toplam gaz rezervlerinin neredeyse Mısırın 5.6 milyar kübik feetlik rezervine eşdeğer olduğunu belirtiği konumasında Akdeniz’de gaz keşfi yapanlara yönelik tutumuna binaen ” Türk “tacizi” tabirli ifadelerine de yer verdi [vii]
Ürdün ekseni bir başka boyut . Hatırlarsak Leviathan’ın ortakları 2016’da Ürdün Ulusal Elektrik Şirketi’ne 105 yılda 45 milyar metreküp gaz sağlamak için 10 milyar dolarlık anlaşma imzalamışlardı. 06. Mart 2018 itibarıyla İsrail karasularındaki Leviathan sahası ortakları, Ürdün elektrik şirketine gaz sağlamaya imkan verecek tüm şartları yerine getirdiler.İsrail’in Leviathan doğalgaz sahası ortakları Noble Enerji, Delek Grubu ve Ratio Petrol yaptıkları açıklamada , Ürdün elektrik şirketine gaz sağlamaya imkan verecek tüm şartların yerine getirildiğini , Ürdün’ü ve Mısır’ı Leviathan’a doğrudan bağlayacak boru hattının kapasitesi yılda 10 milyar metreküpe kadar gaz akışına imkan vereceğini bildirdiler. 2010 yılında keşfedilen İsrail’in Akdeniz kıyılarındaki Hayfa’nın 80 mil batısında bulunan Leviathan Sahası, son on yılın en büyük deniz keşiflerinden biri. 622 metreküp doğalgaz (BCM) rezervi olduğu tahmin edilen Leviathan’ın 2019 yılında faaliyete geçmesi beklenmekte.
Hatırlarsak 2017 yılında Crans Montana’daki Temmuz ayı gelişmelere binaen kaleme aldığım KIBRIS MÜZAKERELERİ EKSENİNDE, DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ BOYUTUNA BAKIŞ “Yavru Vatanda Kuvvet Çarpanı Enerji” balıklı makalemde de altını çizdiğim gibi ; kıldığında “Sıfır Asker” “Sıfır Garanti” konusunda GKRY’nin Ocak Ayı Cenevre Zirvesindeki retoriği ile aynı olduğunu belirtmiştim . Zira ayni temcit pilavı bir kez daha dayatılmak isteniyordu. Bütüncül müzakere stilinden, format değiştirilerek paketler haline dönüşen görüşmelerde erken açılan paketlerdi Güvenlik ve Garantiler ve şu ana kadarki gelişmelere bakılırsa gemi bir kez daha karaya oturmuş gibi gözükyor. Hatta görüşmelerin seyri, sadece Türkiye dışındaki garantör ülkelerin değil Rusya, İngiltere, İsrail gibi diğer aktörlerin de bölgedeki menfaatlerinin çakışması nedeni ile nerede ise Türkiye lehine Garanti ve İttifak anlaşmalarrındaki (1960) müktesep haklar korunursa ne ala noktasına geldi. Zira Türkiye’nin Ada’da sadece Türklerin olduğu bölüme garantör olması Türkiye ve Kuzey’de yaşayan Türklerin sadece jeostratejik, askeri, hukuki, ekonomik ve siyasi olarak kaybı olmakla kalmayıp hidrokarbon yatakları dahil olmak üzere enerji konusunda pek çok zenginlikten feragat etmesi, hatta elindekileri Bölgesel ve Küresel güçlere tepsi ile sunması olur du ki neyseki Türkiye’nin bu yönde bir adım atmadı. Bu arada Rum ekseninde yaılan açıklamlarda da bir hayli çelişkili tutumlar olduğunu da belirtmekte fayda var. Geçtiğimiz 2017 yılında Anastasiadis, yaptığı bir açıklamada Crans Montanada garantilerin kesin sona ermesinin öngörülmediğini iddia ederken Türkiye’nin, garantilerin en az 15 yıl devam etmesi ve işler yolunda giderse bu sürenin 10 yıla düşebileceği tezini savunduğunu, bu müddet zarfında da garantilerin devam edip etmeyeceğinin yeniden değerlendirilmesini öngördüğünü belirtirken emekliliğine ramak kalan Rum Dış İşleri Bakanlığı Genel Sekreteri Zinon ise “İlerleme olabilmesi için Türkiye, Crans – Montana’da çöküşe götüren konulardaki tavrını değiştirmelidir. Tek yanlı askeri müdahale ve sayısal olarak azalmış olsa bile askerlerinin daimi olarak Kıbrıs’ta kalmasını istedi. Uluslar arası unsur 1960 garanti sisteminin artık sürdürülemeyeceğini teslim ediyor. İlaveten müzakerelere seçimler olmasından dolayı değil, “Türkiye işbirliğine hazır olmadığı için ara verildiği” şeklinde iddialarda bulunmuştu . Bu ikircikli tutumun arkasına baktığımızda hatırlamamız gereken bir başka konu da elbette hem gerek Akıncı’nın gerekse de Anastasiadis’in 2004 Annan Planı’nda evet oyu kullanarak çözümden yana bir duruş sergilemeleri ve 2015’te bunun gündeme geliş şekli olacaktır.
Fransız Total ve İtalyan ENI ortaklığı, Güney Kıbrıs karasuları 6. Parseldeki Kalipso yatağında geçen büyük bir doğal gaz rezervi keşfettiklerini açıklamalarına binaen bölgeye Türkiye savaş gemilerini sevketmişti 2018 yılı Şubat ayının ortasında. Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz arama çalışmaları, Türkiye ile AB arasında gerilime neden olmuş AB Türkiye’ye, Kıbrıs açıklarında doğalgaz arama çalışmalarını Kıbrıs Türklerin haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle engelleme gayesiyle Türk savaş gemileri tarafından oluşturulan ablukayı sona erdirme çağrısında bulunmuş ve AB Türkiye’ye altı Türk savaş gemileri tarafından uygulanan ablukayı sona erdirme çağrısı yapmıştı. O günler Deutsche Welle (DW)’in haberine göre, Bir AB Komisyonu sözcüsü Brüksel’de yaptığı açıklamada, AB’nin Türkiye’yi “iyi komşuluğu tehlikeye sokabilecek davranışlara karşı mesafe almaya” davet ettiğini ve Türkiye’nin AB üyesi devletlerin kendilerine ait hava sahası ve sular üzerindeki egemenliğine saygı göstermesi gerektiğini kaydetmişti. Yunan Dışişleri tarafından yapılan açıklamada da, Ankara’nın tutumunun ,AB üyesi olmak isteyen bir ülkenin tutumuyla uyum içerisinde olmadığı vurgulanırken, Ankara’nın uluslararası hukuku ihlal ettiği belirtilmiş, İtalyan hükümeti ve AB’nin de konuyla ilgili olarak bilgilendirildiği bildirilmişti..
Türkiye ise sondaj çalışmalarının Kıbrıslı Türklerin rızası olmaksızın yapılmasının Kıbrıs Türklerinin haklarının ihlali olduğunun altını çizmiş, Türk Dışişleri konuyla ilgili açıklamasında, Güney Kıbrıs’ın ,Kıbrıs Adası’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını hiçe saydığını vurgulamıştı.
Sonrasında , Kıbrıs karasularında doğal gaz çalışmaları yürüten Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından karasularında doğal gaz aramaları için ruhsatlandırılan İtalyan doğalgaz şirketi Eni, Türkiye’nin savaş gemileriyle bölgeyi ablukaya almasına ragmen 22 Şubat 2018 ‘de çalışmalarını sürdüreceğini açıklamış,Eni’nin CEO’su Claudio Descalzi, Saipem 12000 sondaj gemisinin, çalışmaların Kıbrıs Türk kesimininin haklarını ihmal ettiği gerekçesiyle Türk savaş gemileri tarafından durdurulmasının ardından Kıbrıs’taki haklarından vazgeçmeyeceklerini belirtmişti.Şirketin sondaj gemisini muhtemelen Fas’a transfer etmek zorunda kalacağını dile getiren Descalzi, açıklamlarında “Ancak Kıbrıs bölgesindeki haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz,
Biz, potansiyel davalara alışığız. Libya ve karmaşık durumların yaşandığı diğer ülkelerden vazgeçmedik” ifadelerine yer vermişti. Eni’nin Kıbrıs sularında doğal gaz keşfini açıkladıktan sonra bölgeye savaş gemilerini sevketmesininin ve Kıbrıs açıklarında doğalgaz arama çalışmalarının Kıbrıs Türklerinin haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle engelleme amacıyla Türk savaş gemileriyle bölgeyi ablukaya almasının ardından gelişmeler durmadı .
21 Şubat 2018 ‘de TSK, Rum Kesimi’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerini engellemek amaçlı başlattığı askeri tatbikatı Navtex [viii]10 Mart’a kadar uzattı. Türk Deniz Kuvvetleri’nin , Rum Kesimin Akdeniz’de doğalgaz araması için sondaj çalışması yapmak istediği 3’üncü parsel bölgesindeki faaliyetlerini anılan tarihe kadar uzatması üzerine Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis Bakanlar Kurulu’nu ‘acil’ toplantıya çağırdı. Toplantıdan Türkiye’yi uluslararası alanda şikayet etmek için çalışma başlatılması kararı çıktı. Anastasiadis, Yunanistan Başbakanı Alexsis Çipras ile de telefonda görüştü. Rum Kesiminde yayınlanan Alithia haberi “Kritik 48 Saat… ‘Saipem 12000’in Ablukasının’ Varacağı Sonuçla İlgili Kaygı Tırmanıyor Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Sorunu Çözülmese Bile Doğal Gaz Çalışmalarına Katılmak İstiyor” başlık ve spotlarıyla manşete çekmekle kalmayıp haberinde, İtalyanların sabır göstererek beklediği, bütün işaretlerin de bir 24 saat daha sabredeceğini gösterdiğini ancak 22 Şubat’tan sonra sabrın taşacağını , en azından ENI’nin bu yönde aleni bir açıklamasının olmadığı ifadelerine yer verdi .Gazete, Rum tarafının en büyük kabusunun da ENI’nin “Supya” hedefinde doğal gaz araması yapmaktan vazgeçmesi olduğuna vurgu yaparak , böyle bir vaziyete dair şu şekilde bir sebe sonuç ilişkisinden sözetti :
1- a) Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün enerji programının Türk meydan okumaları şartına bağlı olacak. b)Kıbrıs Cumhuriyeti yalnız enerji konularında değil, bütün konularda egemenlik haklarını kullanmakta aciz kalacak.
2- c) Enerji programı kesin şekilde buzdolabına girecek ve bundan sonra, (enerji programını) Kıbrıs sorununa ve kendi çıkarlarına bağlayacak olan Türk hükümetine bağlı olacak.
3- d) Yabancı şirketler ve bölgedeki müttefikler açısından da güvenilmez hale gelecek, bunun da birçok olumsuz etkisi olacak.”
Türkiye’nin, Navteks’in[ix] süresinin dolması ile birlikte bölgede tatbikat icra etmekte olduğu savaş gemilerini çekmesi halinde İtalyan ENI şirketinin, iki hafta gecikmeli de olsa “Supya” hedefinde planlanan sondajı yapacağını belirten gazete, aksi halde Rum Yönetimi’nin çok zor durumda kalacağını çünkü bunun, Türkiye yüzünden yapılmayan ilk sondaj olacağını vurguladı.Aynı kaynak Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, BM’deki Daimi Temslicisi Kornilios Korniliu aracılığıyla ENI hesabına çalışan sondaj gemisini engellemesi de dahil Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini BM’ye yeniden şikayet ettiğini haberine taşırken daha önce BM Genel Sekreteri’nin siyasi konulardan sorumlu yardımcısı Jeffery Feltman’la görüşen Korniliu, geçen Perşembe günü de Genel Sekreterlik ofisi başkanı Maria Luiza Vioti ile bir araya gelerek Türkiye’nin hareketlerinin, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını, deniz hukuku da dahil uluslararası hukuku ihlal, bölgedeki barış ve istikrarı tehdit ettiğini” ileri sürdü ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Türk Navteks’inin süresinin dolmasına 24 saat kala Rum siyasi liderleriyle Çarşamba günü (yarın) ayrı ayrı bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapacağını, hafta sonu da AB zirvesine katılmak üzere Brüksel’e gideceğini ve Avrupalı liderlere gelişmeleri anlatacağını yazdı.
Doğu Akdeniz’deki durum karşısında güçlerin tek başlarına inisiyatif alarak Türkiye ile müzakereci rolü üstlendiklerine dikkat çeken Politis gazetesi de, “Doğu Akdeniz’de Fransız ‘Anahtarı’” başlıklı manşet haberinde “MEB’deki kriz Kıbrıs’ın Türkiye ile sorunlarını ortaya çıkarmakla kalmadı, Avrupa’nın, üyesi bir devleti ile daha çok da kendi çıkarlarıyla ilgili ciddi meselelerde top yükün hareket etmekteki acizliğini de ortaya çıkardı” ifadelerinin yanısıra ilk hareketin ENI’den dolayı İtalya’dan geldiğini; ancak, Saipem 12000’in 3’üncü parsele hareketinden önce Ankara ile temas eden Roma’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldığı genel teyitlerle yetinerek sondaj gemisini 3’üncü parsele korumasız gönderdiğini yazdı.
Altıncı parseldeki çalışmalarına İtalyan ve Fransız firkateynlerinin de refakat ettiğini hatırlatan gazete, Almanya’nın da kabine oluşturma sürecinde olmasından dolayı, AB’nin Doğu Akdeniz’deki krize “başsız” yakalandığını, ancak böyle olmasa bile Berlin’in daha kararlı bir duruş sergileyeceğinin kuşkulu olduğunu, Almanya’nın Türkiye ile ilgili konularda ılımlı bir rol oynamayı tercih ettiğini yazdı. Aynı kaynak bu boşlukta, kriz vesilesiyle Fransa’nın AB alanındaki rolünü geri almakta olduğunu, Emmanuel Macron’un artık daha bir başrol üstlendiğini, özellikle Türkiye konusunda gerilediğini ve Türkiye’nin daha Avrupai bir çerçevede hareket etmesi şartıyla AB’nin Ankara ile daha sıkı ilişkisini destekleme niyetini ortaya koyduğuna vurgu yaptı. Paris’in Doğu Akdeniz’deki krizde alenen görünmediğini ancak diplomatik çevrelerin, perde gerisinde çok önemli bir rol oynadığına işaret ettikleri belirtilen haberde, başarılı olup olmayacağının önümüzdeki günlerdeki gelişmelere bağlı olduğu belirtildi. Gazete haberine “Erdoğan’ın, çok düşmanca bir ortamda AB ile bağlarını koruyabilecek ülkeleri -ilk sırada Fransa, ardından da Yunanistan ve Kıbrıs- değerlendirmesi gerekiyor. Kıbrıs MEB’indeki kriz büyük bir AB-Türkiye krizine dönüşebilir, kriz yatışmazsa Lefkoşa ve Atina yaptırım talebinde bulunabilir. Türkiye-AB ilişkileri başlığını kesin kapatacak Türk karşıtı güçler de orada hazır olacak” iddiasıyla son verdi.
Alman[x] Der Spiegel gazetesinin web sayfasında, “Akdeniz’de Hazine Avı… Jeostratejik Powerplay” başlığı altında Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarıyla ilgili bir makale yayımladığını haber verdiler. Bu arada Spiegel ENI çekildikten sonra da 23 Şubat tarihinde (2018) Zwei Wochen blockierte die türkische Marine ein Bohrschiff, das vor der Küste Zyperns nach Gas suchen sollte. Ankaras Drohkulisse hat Wirkung gezeigt – das Schiff hat seine Position nun verlassen şeklinde İki hafta boyunca, Türk Deniz Kuvvetleri, Kıbrıs kıyılarından gaz arayan bir sondaj gemisini engelledi. Ankara’nın tehdidi etkili oldu – gemi şimdi görevinden ayrıldı. İfadelerini kullandı. [xi]
Aynı konuya dönersek Alithia’ya gazetesinin haberine göre, “Akdeniz’de çok büyük doğal gaz rezervleri var ve bu hammaddeyi çıkarmayı çoğu istiyor. Şu anda İsrail- Lübnan ve Türkiye-Kıbrıs arasında bir anlaşmazlık tırmanıyor. Larnaka Limanı’nın güneyinde bir gaz hazinesi bulunuyor. Lefkoşa, Türk savaş gemilerinin İtalyan enerji şirketi ENI’nin sondaj gemisi Saipem 12000’in gemisinin bölgeye girmesini engellediğini söylüyor” denilen makalede bu engelleme argümanının temelinin 1974’lere dayandığına dikkat çekilerek şu ifadelerle anlatılıyor:
“1974’te Kıbrıslı Rumlar, Ada’yı Yunanistan’a bağlamak için darbe yaptığından Türk askeri kuzey kesimi işgal etti. O zamandan beridir ülke bölünmüştür. Hükümeti, Güney kesimini yönetilmekte olan Kıbrıs Cumhuriyeti 2004’ten beridir AB üyesidir. Türkiye tarafından tanınmıyor. Şimdi Ankara hükümeti, Kıbrıslı Türklerin oluru olmadan hammadde araması yapılmasıyla, Kıbrıslı Türklerin ve onlarla birlikte kendisinin haklarını görmezden gelindiği görüşünde.
25 Şubat 2018 ‘de – Eni’nin Kıbrıs karasularında doğal gaz sondaj çalışması yapan gemisi ‘SAIPEM 12000’, Türkiye’nin bölgeyi ablukaya alması ve daha fazla tedbir alacağı açıklamaları ardından en nihayet bölgeden ayrıldı.İtalyan doğalgaz şirketi Eni’nin Saipem 12000 sondaj gemisinin, çalışmaların Kıbrıs Türk kesimininin haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Türk savaş gemileri tarafından durdurulmasının ardından Kıbrıs açıklarından ayrıldığı bildirilmesine yönelik Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis yaptığı açıklamada, sondaj gemisinin, Limasol Limanı’na doğru hareket ettiğini açıklarken , Eni’nin bölgedeki sondaj planlarının ertelendiğine vurgu yaparak , “İtalyan sondaj gemisi bölgeden ayrılarak Limasol’a geldi. Ancak, Kıbrıs Cumhuriyeti enerji planlarını iptal etmeyecek” şeklinde konuştu. Hristodulidis ayrıca Rum kesimi lideri Nikos Anastasiadis’in Brüksel’deki AB Zirvesi’nde liderlerle bir araya gelerek bölgedeki gelişmeler konusunda bilgilendireceğini, AB’den Türkiye’ye karşı gerekli tepkiyi göstermesini beklediklerini kaydetti. Rum basınına göre, ENI’ye ait “SAIPEM 12000” isimli sondaj gemisinin Limasol Limanı’nda 2-4 gün arasında demirleyerek, yeni bir arama yapmak üzere Fas’a doğru hareket edeceği belirtildi. Rum kesiminin şikayetiyle harekete geçen AB’de , Türkiye’yi 26 Mart’taki Varna zirvesini iptal etmekle tehdit etmesi dikkatlerden kaçmayan bir gelimeydi.Türkiye İtalyan enerji şirketini Eni’nin Kıbrıs sularında doğal gaz keşfini açıklamasına binaen bölgeye savaş gemilerini sevketmişt ve Kıbrıs açıklarında doğalgaz arama çalışmalarının Kıbrıs Türklerinin haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle engelleme amacıyla Türk savaş gemileriyle bölgeyi ablukaya alan Türkiye bu hafta, bölgede daha fazla müdahalede bulunacağı yönlü uyarısını yeniledi.
26 Şubat 2018 Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron telefonda görüştü.TC Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre iki lider, Suriye’deki son gelişmeler, Afrin Doğu Guta ve ikili ilişkilerin yanısıra Kıbrıs’a da değindiler ve TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, münhasır ekonomik bölge ve hidrokarbon kaynakları konularında KKTC ve Türkiye’nin hassasiyetlerini hatırlattığı kaydedildi Erdoğan ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron, önümüzdeki süreçte de temas halinde olma kararlılıklarını teyit etti. 27 ubat 2018’de Rum basını Tovima bu haberi manetlerine “ENI/TOTAL drilling in Cyprus’ EEZ goes forward, despite Turkish manouevres The decisive stance of France, not allow anyone to hinder the legal oil and gas exploration of French company, appears to have made the difference in this last incident.- Kıbrıs’ta ENI / TOTAL sondajlar ‘EEZ, Türk manevralarına rağmen ilerlemektedir Fransız şirketinin hukuki petrol ve gaz araştırmalarını kimsenin mani olmasına izin vermeyen Fransa’nın kararlı duruşu, bu son olayda fark yaratmış görünmekte.”şeklinde taşıdı.
Haber şöyle devam ediyordu. “Türk savaş gemileri, Kıbrıs’ın Münhasır l Ekonomik Bölgesinin (EEZ) Blok 6’sında Calypso olarak bilinen noktada, başarısız bir şekilde, başka bir petrol ve doğal gaz sondaj çabasına engel olmaya çalıştı.Sondaj, İtalyan-Fransız konsorsiyumu ENI / TOTAL tarafından yürütülüyor ve Kıbrıs’ta Politis gazetesinde yayınlanan bir rapora göre, bu tatilde bir Fransız ve bir İtalyan olmak üzere iki fırkateyn eşlik ediyor. Buna rağmen Ankara, Avrupa fırkaları (European frigates) ile güçlerini ölçmeye çalıştı. Calypso sondaj noktasından 500 metre yarıçapında bir Türk savaş gemisi bölgeye yaklaştı ve sondaj güvenlik bölgesine girdi.SAIPEM 12000’e eşlik eden iki fırkateynin tepkisi derhal doldu ve Türk savaş gemisi geri çekildi. Fransız şirketinin hukuki petrol ve gaz araştırmalarını kimsenin engellemesine izin vermeyen Fransa’nın kararlı duruşu, bu son olayda fark yaratmış görünüyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 26 Şubat’ta yaptığı konuşmada, BM’nin Suriye’deki ateşkesin Afrin’deki Türk operasyonları için de geçerli olduğunu vurguladığı Fransa Başkanı Macron, Erdoğan’ı Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenlik haklarına saygı göstermeye davet etti. Neticde , sondaj işlemi sorunsuz bir şekilde ilerledi ve bildirilen ilk göstergeler iyimserliğe neden oldu.” [xii]
Fakat gelişmeler burada nihyete ermedi. ENI’nin göndermek istediği sondaj gemisini Türkiye gemilerince engellemesinin ardından Mart ayı başında ABD’li petrol devi,ExxonMobil devreye girdi ve Kıbrıs açıklarına gönderdiği araştırma gemilerine Amerikan donanmasından 6. Filo eşlik etmekte haberleri manşetlere yayıldı. GKRY’nin tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge’deki (MEB) doğalgaz ve petrol sondajını savaş gemilerini göndererek engelleyen Türkiye’nin karşısında bu kez ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın eski CEO’su olduğu ExxonMobil şirketi ve onu korumakla görevlendirildiği söylenen Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin 6. Filo’su vardı.Daha önce Yunanistan’ın Kathimerini gazetesi, ExxonMobil ile Katar devletine ait Katar Petrol’un konsorsiyumuna ait araştırma gemilerinin 10 numaralı parselde çalışmalara başlayacağını duyurmuştu. Mezkur araştırma gemileri, İsrail’in Hayfa limanı açıklarından harekete geçen Cook Adaları bandıralı Med Surveyor ile Yunanistan’ın Ege’deki sularından harekete geçen Panama bandıralı Ocean Investigator.Sputnik’in aktardığına göre bu gemilerinin 6 Mart 2018’de başladığı tahmin edilen saha araştırmalarının ardından sondaj çalışmalarına sonbaharda geçilmesi planlanmaktaydı.
8 Mart 2018 ‘de ABD Savunma Bakanlığı, ABD 6. Filo’sunun Kıbrıs açıklarında 10. parselde sondaj çalışmalarına katılması mevzuyla gündeme gelen ExxonMobil şirketine koruma sağlayacağı iddialarının “asılsız” olduğunu açıklaması bir başka gelişmeydi.Yine Sputniknews’i haberie göre “Pentagon Avrupa Kuvvetler Komutanlığı (EUCOM) masasında görevli sözcü Johny Michael, Kıbrıs açıklarında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek taraflı sondaj çalışmalarına katılması gündeme gelen Exxon Mobil’in durumuna ilişkin, “ABD’nin 6. filosunun Exxon Mobil’i korumak için Doğu Akdeniz’de olduğu iddiaları tamamen asılsızdır” şeklide açıklamaların yanısıra “Iwo Jima Amfibi Hazırlık Grubu ve 26’ncı Deniz Sefer Birliği 6. Filo görev bölgesine düzenli bir program görevi üzerine gönderilmiştir. Wasp sınıfı Ambifibi USS Iwo Jima ve Deniz Sefer Birliği dahil beraberindeki Amfibi Filosu 6 Mart’ta Juniper Kobra 2018 tatbikatına katılmak üzere İsrail’e vardı.” Şeklinde konuştu. Juniper Cobra 2018 tatbikatının ABD ile İsrail arasında düzenli yapılan bir eğitim tatbikatı olduğunu vurgulayan Michael, tatbikatın üç hafta süreceğini ve bilgisayar destekli füze savunma, kriz takviye, dış afet yardımı gibi eğitimler konusunda simülasyonlardan oluştuğunu kaydetti [xiii]
Yine 8 Mart 2018 ‘de Doğu Akdeniz’de doğalgaz gerilimi sürerken manşetlere taşınan bir başka haberde ise Shell ismini görmekteydik., Shell’in İsrail ve Güney Kıbrıs’taki gaz sahası geliştiricileriyle 25 milyar dolarlık yakıt alımını içeren 10 yıllık bir anlaşma için görüştüğü bildirilmekteydi İngiliz ve Hollanda ortaklığındaki petrol devi Royal Dutch Shell, İsrail ve Güney Kıbrıs’taki doğalgaz sahası geliştiricileriyle görüşmeler gerçekleştiriyor. Konuya yakın kaynaklara göre görüşmeler Shell’in 25 milyar dolarlık yakıt alımını içeren 10 yıllık bir anlaşmaya odaklanmış durumdaydı. Business HT’nin Bloomberg News’ten aktardığı habere göre iki kaynak, tarafların İsrail’in Leviathan sahası ile Güney Kıbrıs’ın Afrodit rezervinden 10 milyar metreküplük satışı için görüştüğünü belirtti. Uzmanlar Muhtemel bir anlaşma doğalgaz rezervleri bakımında popüler olmakla beraber siyasi tansiyonun yüksekliğiyle de dikkatleri üzerie çeken Doğu Akdeniz’i enerji kanalına dönüştürebileceğii düşümekteler. Shell’in bu sahalardan alacağı yakıtı Mısır’daki Idku LNG tesisinin üretimini artırmakta kullanabileceğini ifade eden kaynaklar, tarafların yıl sonuna kadar anlaşmayı gerçekleştirmek istediğini belirtiyor. Hatırlatmak açısında Shell tarafından 2016’da satın alınan BG Group Plc, Leviathan sahasından gaz alımı için 15 yıllık bağlayıcı olmayan anlaşma imzalamış ancak anlaşma İsrail’de regülasyonlara takılmıştı. Leviathan’da üretime 2019’da geçilmesi beklenmekte. Başta Noble Energy Inc ve Delek Group olmak üzere Leviathan sahasının ortakları, Ürdün ve Mısır ile satış anlaşmaları imzalamıştı. Güney Kıbrıs da Mısır’da LNG tesislerine doğalgaz satışına yakın olduğunu açıklamıştı. Avrupa ve İsrail enerji bakanları tarafından desteklenen ve Leviathan sahasından Avrupa’ya deniz altından gaz taşınmasını öngören bir plan da ayrıca gündemde.
12 Mart 2018 ‘de Sputniknews’in Kuzey Kıbrıs Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Rum tarafının adanın çevresinde petrol ve doğalgaz aramaya devam etmesi halinde Türk tarafının da arama yapmaya başlayacağını söyledi.başlıklı haberinde Özersay’ın “Ya birlikte yapacağız, görüşeceğiz, uzlaşacağız, harekete geçeceğiz, ya da her şey duracak. Veya biz de aynı şeyi yapacağız, sondaja başlayacağız” ifadelerine yer verildi. İlaveten Özersay’ın, gerilimin tırmanma ihtimali hakkındaki soruya, ilk adımın diplomasi olacağı belirterek, “Biraz soğukkanlılık getirmeyi hedefliyoruz, gerilimi artırmayı değil” yanıtını verdiği ve .”Bu nedenle son (olayda) güç kullanmadık. Güç gösterisinde bile bulunmadık. Orada caydırıcılık vardı”şeklinde konuştuğu kaydedildi.
Sonuç : Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve 20 Şubat 2018 ‘de yayınlanan BP Enerji Görünümü 2040 Raporu’nda yapılan öngörler doğrultusunda hem Türkiye hem de Avrupa Birliği’nin önümüzdeki senelerde artış kaydedecek doğalgaz taleplerine ilaveten her ikisinin de Rusya Federasyonu’na tedarikçi ülke anlamında bağımlılıkları nazarı dikkate alındığında pazarda rezervleri ile her geçen gün daha da yıldızı arlayan Doğu Akdeniz Hidokarbonu iksirlerinde bata doğalgaz kritik önemde bir kaynak çeşitlendirici rolü üstlenme potansiyeli taşıması hasebiye suları ısındırmaya ve gemi jurnallerine nice yeni kayıtlara gebedir.
European Comission Energy https://ec.europa.eu/energy/en/news/commissioner-arias-ca%C3%B1ete-israel-eastmed-energy-summit
[1] Reuters 27 Feb 2018 The Greek energy firm Energean has secured $1.25 billion in funding for the development of two natural gas fields offshore Israel, the company’s CEO said Tuesday. The company signed commitment letters with Morgan Stanley, French investment bank Natixis and Israel’s Bank Hapoalim, CEO Mathios Rigas told an energy conference in Tel Aviv, according to an official transcript. It’s unusual for institutions to lend money for an energy project, but Energean has lined up anchor customers for its gas, so the risk is relatively low. The company estimates it will cost $1.6 billion to put the two fields into production. Energean hopes to begin production at the Karish and Tanin fields, which contain an estimated 2.4 trillion cubic feet of natural gas, in 2021. The company is also planning to raise $500 million in an initial public offering in London and may dual-list its shares on the Tel Aviv Stock Exchange. (Reuters)
[1] Yorgancıoğlu, Çiğdem, 4 Temmuz 2017 “Kıbrıs Müzakereleri ekseninde, Doğu Akdeniz’de Enerji boyutuna bakiş”, http://www.cigdemyorgancioglu.org/article/115/kibris-muzakereleri-ekseninde-dogu-akdenizde-enerji-boyutuna-bakis, (Erişim Tarihi: 01 Mart 2018).
[1] ‘Afrodit’ sahası, Güney Kıbrıs’ın tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde yer alan 12’nci parselde bulunmaktadır
[1] http://www.mepanews.com/haberler/1688-misir-ve-gueney-kibris-arasinda-dogalgaz-anlasmasi.html
Hazırlayan: H.Çiğdem Yorgancıoğlu http://www.cigdemyorgancioglu.org/
References
Yorgancıoğlu, Çiğdem, “Kıbrıs Müzakereleri ekseninde, Doğu Akdeniz’de Enerji boyutuna bakiş”, 4 Temmuz 2017, https://boun.academia.edu/CigdemYorgancoglu, (Erişim Tarihi: 01 Mart 2018).
Feb 28 2018 http://tekmormonitor.blogspot.com.tr/2018/
Greek Energy Firm Secures $1.25b to Develop Two Israeli Natural Gas Fields – HAARETZ / REUTERS
Yorgancıoğlu, H. Çiğdem, “Dünya Petrol Kongresi’nde Kayagazıyla Enerji Devrimine Dokunuşlar”, Uluslararası Politika Akademisi (UPA), 17 July 2017, http://politikaakademisi.org/2017/07/17/22-dunya-petrol-kongresinde-kayagaziyla-enerji-devrimine-dokunuslar/, (Erişim Tarihi: 01 March 2018).
Yorgancıoğlu, H. Çiğdem, “Neşvu nema Trblansta Rövaşata”, Uluslararası Politika Akademisi (UPA), 7 January 2015, http://politikaakademisi.org/2015/01/07/nesvu-nema-turbulansta-rovasata/ (Erişim Tarihi: 01 Mart 2018).
Yorgancıoğlu, Çiğdem, “Güney Akım Projesinin İptali Nedenleri Üzerine”, Uluslararası Politika Akademisi (UPA), 19 January 2015, http://politikaakademisi.org/2015/01/19/guney-akim-projesinin-iptal-nedenleri-uzerine/, (Erişim Tarihi: 01 March 2018)
Yorgancıoğlu, H.Çiğdem, “Europe, semi-chained by russian gas dependency and vulnerability”, http://politikaakademisi.org/2017/09/01/europe-semi-chained-by-russian-gas-dependency-and-vulnerability/ (Erişim Tarihi: 01 March 2018).
Yorgancıoğlu, Çiğdem, “Pse është anuluar projekti (South Stream ) Linja Jugore”, Media E Lire, http://www.mediaelire.net/lajm/2361/pse-eshte-anuluar-projekti-south-stream-linja-jugore, (Erişim Tarihi: 1 Mart 2018).
[1] Tekmormonitor February 24, 2018, 12:50 pm Edited translation from Al-Masry Al-Youm — Egypt Prime Minister Sherif Ismail said – He pointed out that the Turkish “harassment” of gas explorers in the Mediterranean Sea has been going on for a long period, saying that, with new gas discoveries, he expects conflicts to impose additional strain in relations between various regional countries.http://tekmormonitor.blogspot.com.tr/2018/02/egypt-welcomes-natural-gas-from-all.html#more,
[1] Türk Deniz Kuvvetleri HİDROGRAFİ VE OŞİNOGRAFİ DAİRE BAŞKANLIĞI http://www.shodb.gov.tr/shodb_esas/index.php/tr/seyir-emniyeti/seyir-duyurulari/antalya-navtex-yayin-istasyonu
[1] Navtex cihazı uluslararası orta frekansta gemilere seyirde tehlike ve emniyet raporları ile havaraporu tahmin ve uyarılarını otomatik olarak yazılı veren haberleşme cihazı
[1] Der Spiegel 23 Feb 2018 http://www.spiegel.de/politik/ausland/mittelmeer-tuerkei-setzt-sich-im-erdgasstreit-vor-zypern-durch-a-1195090.html
[1] Der Siegel 23. Feb 2018 Ende eines Streits um geplante Erdgasforschungen im Mittelmeer: Die Türkei hat sich gegen Zypern durchgesetzt. Das in Absprache mit der zyprischen Regierung vom italienischen Energiekonzern ENI gecharterte Bohrschiff hat am Freitagmorgen seine Position im Südosten der Hafenstadt Larnaka verlassen. Dies berichtete das zyprische Staatsradio. Ankara hatte mit Kriegsschiffen in den vergangenen zwei Wochen dieses Forschungsschiff daran gehindert, Bohrungen auf der Suche nach Erdgas zu starten. (Hier lesen Sie mehr zu den Hintergründen)- Akdeniz’de planlanan doğalgaz araştırmaları konusundaki tartışmanın sona ermesi: Türkiye, Kıbrıs’a karşı hakim vaziyetteydi. İtalyan enerji şirketi ENI tarafından Kıbrıs hükümeti ile istişarede bulunan sondaj gemisi, liman kenti Larnaka’nın güneydoğusundaki görevini Cuma sabahı bıraktı. Bu, Kıbrıs Devlet radyosu tarafından bildirildi. Ankara, araştırma gemisinin doğalgazla delinmesini durdurmak için son iki hafta içinde savaş gemileri kullandı. http://www.spiegel.de/politik/ausland/mittelmeer-tuerkei-setzt-sich-im-erdgasstreit-vor-zypern-durch-a-1195090.html
[1] In a conversation with Turkish President Recep Tayyip Erdogan on 26 February, in which he stressed that the UN cease fire in Syria applies to Turkish operations in Afrin, Macron also called upon Erdogan to respect the sovereign rights of the Republic of Cyprus, according to the French Presidency. Tuesday, February 27, 2018 http://www.tovima.gr/en/article/?aid=946732 Erişim Tarihi: 1 Mart 2018).