ENERJİ SEKTÖRÜ – İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ – KÜRESEL ISINMA – SERA GAZLARI – KARBONDİOKSİT (CO2 ) SALIMI ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR ?
Sera etkisi nedir ?
– Otomobil güneş altında bırakıldığında, örneğin dış hava sıcaklığı 30 ºC iken otomobilin için
– Otomobilin içinde çalışan hiçbir cihaz olmadığı halde bu sıcaklık artışı nasıl gerçekleşmekte ?
– Işık bir enerji türüdür. Dünya’mıza güneşten enerji ışığı vasıtasıyla gelir. Dünya’nın güneş ışığını en iyi gören yüzü >+50 ºC, hiç görmeyen yüzü < -50 ºC olabilmektedir.
– Işık taşıdığı enerjiyi otomobilin camından, şeffaf olduğundan geçirir, ancak içerdeki konsoldan/koltuktan geçemediği için enerjisinin büyük kısmını koltuğa/konsola vb. bırakır,
– Zamanla koltuk/konsol ısınmaya başlar ve araba içindeki havayı ısıtır,
– Arabanın içinde ısınan hava, ışık gibi camdan geçip dışarı çıkamaz, içerde hapsolur ve araba içinde enerji/ısı birikmeye başlar,
– Sonuç; 1 saat gibi kısa bir sürede bile 90 ºC’lere varan araba içi sıcaklık oluşur.
– Buna sera etkisi deniliyor ve sıcak su (termal) güneş kolektörlerinde faydalanılıyor. Kolektörde koyu renkli bir plaka ve önünde cam var. Camdan geçen güneş ışığı enerjisini koyu plakaya bırakıyor. Koyu plaka ile cam arasındaki hava ısınıyor ve ısınan hava camı geçemediğinden plaka arkasında dolaşan suyu ısıtarak bize sıcak su gönderiyor. Örneğin dış hava sıcaklığı 30 ºC iken güneş kolektöründen gelen sıcak su 90 ºC’leri geçebiliyor (hatta buhar bile gelebiliyor). Dış ortam sıcaklığı 0 ºC bile olsa gün ışığı olduğunda güneş kolektörden 30-40 C ılık su gelebiliyor.
– Meyve/Sebze seraları da bu etkiden faydalanıyor: Saydam sera çatısından/duvarından geçen güneş ışığı enerjisini sera içindeki toprağa, bitkiye vb. bırakıyor. Toprak – bitki, saydam çatı/duvar arasındaki havayı ısıtıyor ve ısınan hava saydam çatı/duvarı geçemediğinden seranın içinde ısı birikmeye başlıyor. Örneğin dış ortam sıcaklığı 0 ºC bile olsa gün ışığı olduğunda seranın içi (seranın kendi ısıtması devrede olmadan) 20-30 ºC civarında olabiliyor. Sera ısıtma devresi ne zaman çalışıyor ?: Güneş ışığı olmadığında, yani çoğunlukla kışın geceleri.
Sera etkisinin küresel ısınma ile alakası nedir ?
– Bilindiği gibi enerji sektörü yüksek oranda CO2 salmakta,
– 1 Ton petrol yandığında(yakıtın karbonu, havanın ağır olan 2 mol oksijenini üzerine aldığından ağırlaşmakta) yaklaşık 3 tonun üzerinde CO2 çıkmakta, (C +O2 = CO2 + Enerji)
– CO2, atmosferin üst tabakasında yoğunlaşarak (bir çeşit şeffaf battaniye) enerji taşıyan güneş ışığını geçiren ama güneş ışığının ısıttığı Dünya atmosferindeki ısının uzaya yayılmasını önleyerek Dünya’mızı bir çeşit seraya dönüştürmekte ve bu nedenle en önemli/etkili sera gazı olarak bilinmekte,
– Uzaya atılamayan bu ısı, her geçen yıl küresel ısınmaya nedenolmakta,
– Son bir asırda atmosferdeki ortalama sıcaklık artışı = yaklaşık 1 ºC olmuş. Çok mu yüksek ?
– 1 ºC artışın etkisi nedir ?: Örneğin; insan vücut sıcaklığı 36.5 ºC, 1 ºC artar ise ne oluyor = 37,5 ºC = hastaoluyor. Dünya’nın da tepkisi hemen hemen aynı şekilde = tüm dengeleri bozuluyor,
– Bu gidişle Dünya’nın sıcaklık artışı nereye varacak ?: Bu asır içinde sürekli artarak toplamda 6 ºC’e varacağı öngörülüyor ?
– İnsan vücut sıcaklığı 6 ºC artsa (42,5 ºC olsa) ne olur ? Aynı yanıt Dünya için de geçerli,
Küresel ısınmanın iklim değişikliği ile alakası nedir ?
– Toplam kürenin ortalama ısınması 1 ºC iken bu bazı yerlerde 12 ºC’e varan ilave sıcaklık farklılıklarına neden olmakta,
– Bölgeler arası sıcaklık farkları nedeniyle hava akımları (rüzgarlar) oluşmakta, rüzgarların sayısı ve şiddeti artmakta,
– Rüzgarlar bulutları sürüklemekte, bir tarafı bulutsuz bırakmakta iken (kuraklık) diğer tarafı seller götürmekte,
Dolayısıyla iklimde bir sertleşme var, iklim kaynaklı afetlerin sayısında ve şiddetinde her geçen yıl bir artış gözlemlenmekte;
– Geçmişte ülkemizde olmuş bir hortumu hatırlamaz iken şimdi Türkiye’nin her yerinde hortumlar oluşmaya başladı, (geçen yıl İstanbul’da 4 hortum haberi çıktı, Antalya’da artık hortumlara alışılmaya başlandı )
– Bir çok baraj yapılmasına rağmen sellerden kurtulamıyoruz,
– Bir çok yangın söndürme uçağı/helikopteri alınmasına rağmen, gelişmekte olan itfaiye sistemine ve bilince rağmen orman yangınları artmakta,
– Geçmişte sadece yaz aylarında oluştuğunu hatırladığımız orman yangınları şimdilerde Mart, Kasım aylarında bile gözükebilmekte,
– Neredeyse, kıştan yaza, yazdan kışa direkt geçer olduk, baharları eskisi gibi yaşamamaya başladık,
İklimdeki değişikliğin bize etkileri nelerdir ?
– İklim kaynaklı afetlerin sayısında ve şiddetinde artış var: Bu afetlerin Dünya’ya bedeli şu anda yıllık 1.2 trilyon$ olarak hesaplanıyor (6 milyar nüfusa bölersek kişi başına 200$) ve önümüzdeki dönemde bu bedelin 10 kat artması bekleniyor, (Örn.; sadece Katrina kasırgasının ABD’e maliyeti 50 milyar$)
– Kuraklıklar, seller ve orman yangınları sonucunda tarım, su ve gıda güvenliği tehlike altına (halbuki Dünya nüfusu – dolayısıyla ihtiyaçları bu asırın sonunda 3 milyar daha artması bekleniyor)
– Buzullar eriyor. Dünyadaki toplam buzul kütlesi yaklaşık bir kıta büyüklüğünde, eridiğinde bir kıta batmış gibi olacak. Sonuç; 60 m. civarında deniz suyunun yükselmesi bekleniyor, sonucunda Dünya’nın en kalabalık/gelişmiş kentlerinin (İstanbul, İzmir, Adana, Kocaeli, Antalya, Samsun, Trabzon gibi) bulunduğu bölgelerin sular altında kalma riski var,
– Eko-sistem değişiyor: Bazı canlıların nesilleri tükeniyor, bazı yeni canlılar (mikroplar, virüsler) türüyor, sonuç: yeni/bilinmeyen salgın hastalıklarda artış. Nitekim, son yıllarda sürekli yeni salgın hastalıklarla tanışıyoruz ve etkilerini direkt yaşıyoruz ve yüksek bedellerini ödüyoruz.
Küresel ısınmayı nasıl durdurabiliriz, sera gazı salımını (en başta CO2) nasıl azaltabiliriz ?
– CO2’yi azaltacak en etkili araç: ağaçlar: havadaki CO2’yi fotosentez yolu ile emmekte ve gövdesinde depolamakta. Şimdi 3 tane ağaç kesilince neden bazılarının kıyametleri kopardığını daha iyi anlıyoruz. Bindiğimiz dalı kesmeyelim.
– CO2’yi en çok üreten sektör Enerji. Dolayısıyla Enerji verimliliği; 300’ü aşan enerji verimliliği tekniklerini etkin bir şekilde kullanarak %50’e varan enerji verimliliği yapmanın olanaklı olduğunu düşünüyorum/görüyorum.
– Yenilenebilir enerjiler; rüzgar, güneş, dalga, biyo-yakıtlar sadece CO2 salmamakla kalmıyor ayrıca yerli enerji olduğundan ulusların enerjide dışa bağımlılığını azaltıyor.
SON SÖZ: Deprem gerçeğini, maalesef yaşayarak – yüksek bedeller ödeyerek öğrendik. Şimdi öğrendik ve ev kiralarken/alırken binanın deprem raporunu soruyor, taşıyıcı sistemini sorguluyor, gerekir ise ekonomik şartlarımızı sonuna kadar zorlayarak yeni yapılmış bir eve geçmeye çalışıyoruz. Neden, çünkü çoluğumuz/çocuğumuzun, sevdiklerimizin güvenliği. Fakat, depremin ne-zaman/nerede/ne-şiddette olacağını bilmiyoruz.
Peki, ne-zaman/nerede/ne-şiddette olacağını bilmediğimiz deprem için şartlarımızı zorlayıp çözüm ararken, ne-zaman/nerede/ne-şiddette olacağını bildiğimiz iklim değişikliğine neden olan küresel ısınmayı önlemek için ne yapıyoruz ? İklim değişkliği;
– Nerede ?: Dünya’nın her yerinde (dolayısı ile ülkemizde, oturduğumuz semtte),
– Ne zaman ?: Zaten oluyor, yaşamaya başladık. Dünya sıcaklığının hızlanarak 6 ºC’e kadar artmasını beklemeye gerek var mı ?
– Ne şiddette ?: Önümüzdeki kısa dönemde en az 10 kat artması (kişi başı ekonomik maliyeti 2000$ olacak, insan zaiyatının ise bedeli yok) bekleniyor.
Sevdiklerimizin güvenliği için depreme karşı önlem almada ekonomik şartlarımızı zorlar iken enaz o kadar risk içeren iklim değişikliği için; ağaç dikmek/kesimine karşı olmak, yenilenebilir enerjilere ve enerji verimliliğine yönelmek çok mu daha zahmetli/pahalı, bir düşünmemiz lazım ? Dedelerimiz bize 42,5 ºC vucut sıcaklığındaki insan gibi olacak bir Dünya’mı bıraktı, biz de evlatlarımıza/torunlarımıza böyle bir Dünya/Çevre bırakacağız ?
Çevre konusu, deprem gibi hepimizin derdi.
Saygılarımla.
Ayhan Sarıdikmen
Enerji Verimliliği – Eğitim-Etüt-Proje Yöneticisi
Sera etkisini hiç bu kadar iyi anlayamıştım elleriniz sağlık