Müsilaj için başlatılan deniz temizleme seferberliği ve yapılan eylem planı yeterli değildir. Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kuruluna, özel sektör katılmalıdır. Sivil toplum, üniversite ve kamu kuruluşlarının yanı sıra, aileden, topluma, öğrenciden, öğretmene, işçiden, işverene, köylüden, çiftçiye kadar herkesin katılacağı yeşili ve maviyi koruyan ve gelecek nesillere aktarmayı amaçlayan bir, ‘Topyekun Çevre Seferberliği’ ilan edilmelidir.
Ekolojik inovasyon sistemleri geliştiren, Türkiye’de ve dünyada suyun değerine, arıtma sistemlerinin önemine dikkat çeken Sosyal Girişimci Çevre ve Arıtma Teknolojileri Planettek’in Kurucusu Hürriyet Necdet Aydoğan, topyekun çevre seferberliği ilan edilmesi gerektiğini söyledi. İstanbul’da her gün, fabrika kimyasal atıklarından dolayı farklı renklere bürünen
‘Verimi düşük ve hantal teknolojiler kullanmak sürdürülebilir seçenek değildir’
Ülkemizde atık su arıtma tesislerinin önemli bir bölümünün, enerji tüketimlerinin yüksek olması nedeniyle kısmen ya da hiç çalıştırılmadığına dikkat çekti. Enerjinin ithal edildiği bir ortamda verimi düşük ve hantal teknolojiler kullanmanın sürdürülebilir seçenek olmadığını söyleyerek, su geri dönüşümü ve arıtma sistemleri ile ilgili karşılaştığı olumsuz uygulamalar hakkında örnekler verdi. Hürriyet Necdet Aydoğan, ‘İşletmelerin yanı sıra konut siteleri kendi atık su arıtma tesislerini yapmakla sorumludur. Örneğin, İstanbul Zekeriyaköy’ün büyük bölümünde atık su arıtma altyapısı yoktur. Atık suyu ve lağımı Zekeriyaköy deresine ya da Karadeniz’e veriyorlar. Konunun farklı bir boyutu ise ihracatın lokomotif sektörlerinden tekstil üretimini teşvik amacıyla hala bazı belediyelerin sanayicilere bedelsiz yeraltı/kuyu sularını sınırsız kullanma izni vermesi nedeniyle yaşanıyor. Çünkü işletmeler bedava aldıkları su için çözüm üretmeyi tercih etmiyorlar. Dünyanın en büyük mağazalarında satılacak ürünleri, ülkemizde birkaç dolara üretebilmek için tüketilen su miktarı, bir t-shirt için 2500 Litre, Jean pantolon için ise 10.000 Litre (10 ton)’olduğunu söyledi.
‘Biyolojik arıtma geri dönüşüm için çok önemli bir sistemdir’
Büyükşehir’de yaşayan herkesin sorumluluğuna dikkat çeken ve çevre duyarlılığına davet eden Aydoğan çözüm önerileri sundu; ‘Büyükşehirlerde farklı arıtma uygulamaları yapılmaktadır. Denize verilen organik kirliliklerin kimyasal kirliliklerden daha masum olduğu, sonuçta organik kirliliklerin deniz canlıları tarafından tüketildiği düşünülür. Oysa Marmara Denizi bu şekilde adeta boğulmuştur. Derin deşarj olarak kullanılan yöntem, kapalı denizlerde kullanılmamalıdır. Bakterilerin bulunduğu dışkı ve idrar nehirlere, oradan da tarlalara ya da denizlere ulaşır. Biyolojik arıtmada bakteriler devreye girer ve organik kirlilik %90 – 95 oranında giderilir. Deşarj edildiği su ortamındaki oksijeni tüketen azot ve fosfor da kaynaklarına verilecek arıtılmış suların mutlaka ileri biyolojik arıtmadan geçirilmesi gerekir. Ama önce belediyeler, yerel yönetimler ve devlet, gereken adımları atmalıdır. Su hatlarındaki çatlak ve kırıklardan %20-50 oranındaki su kaybını derhal durdurmalıdır. Atıksu arıtma tesisleri en düşük işletme maliyeti, en az enerji tüketen, sürdürülebilir teknolojilerle kurulmalıdır. Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu’na, özel sektör katılmalıdır. Sivil toplum, üniversite ve kamu kuruluşlarının yanı sıra, aileden, topluma, öğrenciden, öğretmene, işçiden, işverene, köylüden, çiftçiye kadar herkesin katılacağı yeşili ve maviyi koruyan ve gelecek nesillere aktarmayı amaçlayan bir, ‘Topyekun Çevre Seferberliği’ ilan edilmelidir.’