Milaslılar Kömür Değil; Güvenceli, Yeşil İşler İstiyor

40 yıldır kömürün gölgesinde yaşayan Milas için hazırlanan yeni rapora göre, halk geleceğinin kömüre bağlı olmadığı bir adil geçiş istiyor; Milas’ın sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerle bu mümkün. Rapor, özellikle coğrafi işaretli Milas zeytinyağı ve çam balının güvenceli, doğayı koruyan yeşil işler yaratarak kömüre alternatif olabileceğini ortaya koyuyor.

Milas’ta kömürlü iki termik santralin faaliyette olması ve kömür madenlerinin sürekli genişlemesi bir yandan ciddi bir ekosistem tahribatına yol açıyor, diğer yandan hak ihlallerini beraberinde getiriyor. Akbelen Ormanı’nda köylüler tam 661 gündür orman alanlarının kömür madenine feda edilmemesi için hem nöbet tutuyor hem hukuki mücadele veriyor.

Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Milas Kent Konseyi, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ve İklim İçin 350 Derneği’nin hazırladığı ‘‘Kömürün Ötesinde Milas’’ isimli rapor, Milas’ta kömürden çıkışın istihdam üzerindeki olası olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak yerel ekonomik alternatifleri barındıran ‘‘kömürden adil bir çıkışın’’ yol haritasını sunuyor.

Adil geçiş nedir?

Kömürden çıkış diğer bir ifadeyle elektrik üretiminde kömürü sıfırlamak, teknolojik olarak mümkün olmakla beraber dönüşüm yalnızca teknik bir meseleden ibaret değil. Kömüre dayalı enerji sektöründeki dönüşüm, toplumsal ve ekonomik boyuttaki dönüşüm ile istihdam/beceri alanındaki dönüşüm ihtiyaçlarını da beraberinde getiriyor. Bu bahsedilen enerji geçişinin, adil ve eşitlikçi olması, insanları ve doğayı göz ardı etmeden, insanlara değişime uyum gösterme ve değişimin getirilerinden faydalanma şansı tanıyan bir biçimde olması gerekiyor. Bunun gerçekleşmesi için; hükümetlerin, yerel makamların, iş ve finans kurumlarının, sendikalar, yöre halkları ve çevre örgütleriyle birlikte, net sıfır bir ekonomiye geçişi tamamlayacak kapsamlı bir adil dönüşüm çerçevesini ortaya koymaları şart.

Rapor kapsamında Milas’ta yapılan görüşmelerde, hava kirliliği, tarımsal verim kaybı, zeytin ağaçlarının verimsizleşmesi, kanser ve solunum yolu hastalıklarının artması, susuzluk gibi pek çok sorunun kömürden kaynaklandığı dile getiriliyor. İstimlak yoluyla köylülerin yerlerinden edilmesi ise kömürle ilgili en kaygı uyandıran sorun.

Bu görüşmelerde, kömürden çıkış neredeyse halkın tamamı tarafından talep ediliyor olmasına rağmen, istihdam belirleyici faktör. Bu yüzden raporda, bölgede maden ve termik santrallere alternatif olacak sektörlerin, insanlara ve diğer canlılara zarar verebilecek yöntemlerden uzak, yalnızca ekonomik olarak değil, güvenceli olma ve gençler için cazip olma özellikleri de taşıması gerektiği belirtiliyor.

Milas zeytinyağı neden tescilli?

Türk Patent Enstitüsü’ne göre; Milas’ın tarihinde Karya Uygarlığı döneminden itibaren zeytinyağı ticareti önemli yere sahip. Milas zeytinyağının ünü, antik dönemden beri yoğun olarak ve yüksek kalitede yetişen Memecik çeşidi zeytinin kullanılmasından gelir. Memecik çeşidi zeytinin, doğadan gelen yağmurla birlikte suyu az gördüğü için nefaseti yüksektir. Tanesi küçük bu zeytin çeşidinden, verimi yüksek, sarı-yeşil arası renkte, orta değerde meyvemsi aromaya sahip üst sınıf bir natürel zeytinyağı elde edilir. Meyvemsiliğinde dikkat çeken özellikleri turunç, portakal mandalina ve limon aroma kokularının hakim olmasıdır.

Bu bağlamda, raporda bölgede alternatif istihdam kolları olarak Türkiye’deki tek Avrupa Birliği coğrafi işaretine sahip Milas zeytinyağı ve coğrafi işaretli çam balı arıcılığı öne çıkıyor.

Raporda kömüre alternatif istihdamla ilgili öne çıkan noktalar şöyle:

– Milas’ta zeytin potansiyeli istenilen seviyede değerlendirilemiyor olsa da yöre halkının gözünde “Kömürsüz Milas” en çok “tarımsal verimliliğin arttığı” ve “zeytin ve zeytinyağı üretiminin geri geldiği” bir gelecek ile eş değer tutuluyor.

– Zeytinciliğe yapılacak yatırım Milas’taki termik santrallere verilen bir yıllık kapasite mekanizmasına eşit ve neredeyse madencilik sektöründeki istihdam kadar yeni iş yaratabilir.

– Zeytine dayalı bir ekonominin desteklenmesi ile AB coğrafi işaretli Milas zeytinyağının 100 ton üretimi sekiz katına ve yarattığı değer 4,5 milyon TL’den 60 milyon TL’ye (2021 ylı verisi) çıkabilir.

– Türkiye’deki çam balı üretiminin yaklaşık %75-80’i Muğla’da yapılıyor. Arıcılık ve arılar yöredeki biyoçeşitliliğin ve ekolojik dengenin korunmasında kritik bir rol üstleniyor. Bölgede arıcılığın yeniden cazip hale gelmesi için var olan arıcılığın iklim değişikliğinin etkilerine uyumlu, ekolojik arıcılık anlayışı ile geliştirilebilir ve arıcılıkla ilgili eğitimler verilerek teşvikler sağlanabilir.

– Bölgede, içine gastroturizimi de alan planlı ekoturizm geliştirilebilir. Organik tarım ön plana çıkarılabilir.

– Ekosisteme uyumlu, tarım faaliyetlerini engellemeyen, yöre halkının katılımıyla oluşturulmuş planlara dayanan yenilenebilir enerji santralleri kurulabilir.

Otantik Milas halıcılığı teşvik edilebilir. Orman ürünlerinin işleneceği tesisler kurulabilir.

Milas Kent Konseyi Başkanı Çağlayan Üçpınar: Bu çalışma 40 yıldır kömür soluyan Milas’ta başka bir geleceğin mümkün olduğunu gösteriyor. Bizim geleceğimiz kömürde değil, topraklarımızda binlerce yıldır yetişen zeytinde, çiçeklerimize konan arılarda. İnsan onuruna yakışır, doğaya saygılı işlerin sadece bize değil tüm Türkiye’ye faydası var, kömürün ise kimseye faydası yok.

KARDOK Başkanı Nejla Işık: Biz Akbelen Ormanı’nda 2 yıldır, nefes aldığımız topraklarımızı kömüre feda etmemek için mücadele veriyoruz. Önümüzde tek bir yol var: kimsenin işsiz kalmadığı kömürsüz bir geleceği bugünden hep birlikte inşa etmek. Kömüre yatırım yapılan her gün geleceğimizden çalıyor; çünkü dünyada kömürün vadesi doldu.

Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz:

Milas’ta bugüne kadar termik santrallere aktarılan kamu kaynaklarının, raporda bahsedilen diğer sektörlere aktarılmasıyla bölgede yeni yeşil bir ekonomi inşa edilebilir ve yeşil işler yaratılabilirdi. Bugüne kadar bu yaklaşım tercih edilmedi ve Milaslılar 40 yıl kömürün olumsuz etkilerine maruz bırakıldı. Raporun da ortaya koyduğu gibi kömürden çıkış ve adil geçiş bir kaynak sorunu değil, tercih meselesi.

İklim İçin 350 Derneği Kampanyalar Sorumlusu Efe Baysal:

Binlerce yıllık bir geçmişi olan Milas son 40 yıldır tarihinin hiçbir döneminde görmediği kadar yıkım yaşadı. Kilometrelerce uzanan açık linyit ocakları, ilçe sınırları içinde kalan iki kömürlü termik santral, sadece Milas’ın topografyasını ve ekosistemini tahrip etmedi; sadece yerinden edilmelere ve halk sağlığı sorunlarına neden olmadı, aynı zamanda bölgede gelişme potansiyeli olan ekonomik sektörlere de ket vurdu. Oysa raporumuzun gösterdiği gibi yeni bir vizyon etrafında yerel ekonominin güçlendiği, yeni fırsatların yaratıldığı, doğayla barışık, iklim dostu yeşil işlerin hüküm sürdüğü kömürün ötesinde bir Milas mümkün.

kömür madenlerikömürlü termik santrallinyit ocaklarıMilas
Yorumlar (0)
Yorum Ekle