Nükleer Enerjiden Pahalısı Yok!

Eski başbakanlardan Junichiro Koizumi, geçen hafta, büyük çoğunluğu hararetle nükleer enerji yanlısı olan 2500 kadar şirket yöneticisine hitaben yaptığı konuşmada, Japonya’nın nükleer santralleri kapatması ve başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiğini söyledi.

2001 – 2006 yılları arasında başbakanlık yapan Koizumi, o yıllarda Japonya’nın “ucuz ve temiz nükleer enerjiye dayalı bir ülke” olmasını savunmuş, güneş enerjisi panellerine vergi muafiyetine de son vermişti. 1 Ekim’de yaptığı konuşmada ise en az 83 bin kişiyi evsiz bırakan ve ülkeye milyarlarca dolarlık radyoaktif temizlik faturası çıkaran Fukuşima nükleer kazasından sonra fikrini tamamen değiştirdiğini açıkladı.

Şöyle dedi: “Dünyada nükleer enerjiden daha pahalı hiçbir şey yoktur…” Konuşmasında nükleer enerji konusundaki kaygıların Japonya’nın durağan görünen siyasetine potansiyel olarak büyük bir güç katacağının altını çizen Koizumi, eski yardımcısı, Liberal Demokrat Parti’nin şimdiki başkanı ve başbakan Shinzo Abe’yi Fukuşima faciasını geride bırakmak için bu potansiyeli değerlendirmeye çağırdı. Sözlerine şunları ekledi: “Eğer Liberal Demokrat Parti nükleere karşı bir politika benimseyecek olursa, kamuoyu buna bir anda büyük destek verecektir.

Zira Japonlar her musibeti yeni bir fırsata çevirmekte ustadır.” New York Times’ta (bizim basında pek az yer bulan) yukarıdaki haberi okuduğumda (2 Ekim), “İşte!” dedim, “Hatalardan ders çıkarmak buna denir!”Aynı gün Hürriyet Daily News’ta (diğer basında rastlamadığım) bir haberle karşılaştım: ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone Türkiye’nin uzun menzilli füze ihalesi için Çin şirketi (CPMIEC) ile görüşmelere başlamış olmasından “büyük kaygı duyduklarını” ve bunu hükümete ilettiklerini söylüyor ve ekliyordu: “Bu şirketin nükleer silah teknolojisinin yayılmasında oynadığı rol açısından kaygılıyız…”Gerek ABD dışişleri bakanının, gerekse NATO genel sekreterinin söz konusu füze sistemine NATO savunma sistemine uyumlu olmadığı gerekçesiyle yaptıkları itirazlara ek olarak, anlaşılan, bir de ABD’nin ilgili Çin şirketine İran, Kuzey Kore ve Suriye’ye nükleer silah teknolojisi ihraç ettiği gerekçesiyle yaptırımlar uyguluyor olmasının uyandırdığı kaygılar var.

Bende uyanan kuşku şu: Hükümetin füze ihalesini Çin şirketine vermek istemesinin nedeni, en ucuz teklifin ondan gelmesinden ve ortak üretim olanağını içermesinden ibaret olmayabilir. Yoksa Ankara’nın, nükleer silahların yayılması anlaşmasına taraf olmakla beraber, gerektiğinde nükleer silah imal yeteneğini elde etme arayışı da Çin şirketini tercihte rol oynuyor? Haberde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu konuda söyledikleri de aktarılıyordu: “İhale henüz kesinleşmedi.

Çin şirketi ihale için yarışanlar arasında en üst sırada. Şartlara yakından bakmalıyız, ama Türkiye kuşkusuz bir NATO üyesidir.” Gül’ün, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında bu konuda da görüş ayrılığı olduğunu ima eden bu sözleri, ihalenin henüz neticelenmediğine işaret ediyor. Umarım, bu ihale ne Türkiye’nin Batı ittifakıyla bağlarına zarar verir, ne de nükleer bomba yapma emellerine hizmet eder.

Yazan: Şahin Alpay

Kaynak: Enerji Enstitüsü

enerjienerji gündemienerji haberlerienerji sektörüFukuşima nükleer kazasıjaponyaJunichiro KoizumiLiberal Demokrat Partinükleernükleer enerjinükleer santralleri kapatmanükleere karşı bir politikapahalı enerji nükleeryenilenebilir enerji kaynakları
Yorumlar (0)
Yorum Ekle