Nükleer Karşıtı Platform, Hiroşima ve Nagazaki‘ye nükleer bomba atılmasının yıldönümü dolayısıyla açıklama yaptı. Nükleer karşıtı platformun açıklaması şöyle;
6 Ağustos 1945 günü sabah saat 8.15‘de Japonya‘nın Hiroşima kentine ve 3 gün sonra da Nagazaki‘ye atılan atom bombası, çıkarları söz konusu olduğunda, emperyalist ülkelerin dünyayı ve insanlığı göz ardı edebileceklerini, gerekirse en vahşi yöntemleri o “ileri” teknolojileri ile uygulayabileceklerini gösterdi.
Sabah atılan bomba kent nüfusunun sokakta en yoğun olduğu saate denk getirilerek ölü sayısını yükseltecekti. Hiroşima‘da 120 bin, Nagazaki‘de 75 bin kişi öldü. Sonraki yıllarda ise ölümler, sakatlıklar, kanser çığ gibi büyüdü. Dünya‘ya kimin patron olduğunu göstermek için gösteri büyük olmalıydı.
Nükleer silahlar bugüne kadar Hiroşima ve Nagazaki dışında kullanılmamış olsa da üretilmeye, denenmeye, d
Nükleer silahlanma yarışı atom bombası atılmasından itibaren hızla arttı. Günümüzde 24 binin üzerinde nükleer silah (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail, Kuzey Kore) bulunmaktadır. Bu silahların tahrip gücü 1945 yılında Hiroşima‘ya atılan bombanın 400 bin katıdır. 2011 yılında, askeri harcamalar 1.63 trilyon ABD Doları‘nı bulmuştur. Bu silahlanma yarışı insanlığın üretimini savaşa kanalize etmekte; eğitim, altyapı ve sağlık hizmetlerinden yoksun bir çok coğrafyayı kurtaracak birikimler silahlanma bütçelerine aktarılmaktadır.
Kapitalizm krizlerini savaşlarla aşmaktadır. Coğrafyamızda yaşananlar ise Neo-Osmanlı düşleri kuran AKP Hükümeti‘nin art arda uygulamaya koyduğu çılgın projelerinden birinin de bölgemizde yaşanan savaşların destekçisi olmak, halkları birbirine düşürme görevini yürütmek olduğu görülmüştür. Dünyanın her yerinden gelen paralı askerlere topraklarını kullandırtan, her türlü destek sağlayan hükümet kendi halkına ise gözdağı vermektedir. AKP‘nin savaş politikaları, bölgesinde güçlü ülke olma hayalinin arkasında yatan o doymak bilmez kar hırsı, büyüttüğü sermayeye yeni talan alanlarını açmak zorunda olmasındadır.
Nükleer teknolojiye sahip olma miti altında nükleer silahlanma amacını gizleyen iktidarlar, nükleer enerjiyi de bu perdelenen hayalperestliğin meşru görünmesi için kullanmaktadırlar.
Hükümetin Akkuyu‘da yapılması planlanan santrale ilişkin düşleri de bizleri korkutmaktadır. Kirli enerji olan nükleer enerjiye bel bağlanması hükümetin düşlerinin de kirli olduğunu göstermektedir. Bu kir giderek tüm alanlara yayılmakta, insan yaşamını yok sayan bir düzeye ulaşmaktadır. Halkın yaşam alanlarına ilişkin görüşleri bile, sandığa indirgenen ileri demokrasi anlayışında kendisine yer bulamadığı gibi büyük bir şiddetle yok edilmeye çalışılmaktadır.
Kaynak: Enerji Günlüğü