Türkiye’nin petrol ve doğalgaz kaynakları, ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Bu yüzden ithalat bağımlısıyız. İhtiyacın her geçen gün artması ve fiyatlardaki yükseliş, bu kaynaklar için ödenen bedeli de büyütüyor.
Petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşük seyrettiği 2003 yılına kadar enerji ithalatına 10 milyar doların altında para ödeyen Türkiye, bugün 60 milyar doları gözden çıkarmak zorunda.
İşin bir tuhaf yanı ise, Türkiye’nin kömür zengini ülkeler arasında yer almasına rağmen, her geçen yıl daha çok kömür ithal etmesi. Arka arkaya devreye sokulan ithal kömüre dayalı elektrik santralleri kömür ithalatını patlatmış durumda. Ve artık Türkiye, petrol ve doğalgaz yanında önemli bir kömür ithalatçısı.
Ekonomi Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, geçen yılki enerji ithalatımızın toplamı 60,1 milyar dolar. Tablodan da görüleceği üzere, bunun 23,2 milyarı doğalgaz, 15,9’u ham petrol, 15,6’sı akaryakıt ürünleri, 4,6 milyar doları da kömür.
Yani vatandaşına bedava kömür dağıtan Türkiye, geçen yıl bu kadar yüksek miktarda kömür ithal etmiş. 2012 yılında kömür için dışarıya akıtılan para, cari işlemler açığının yüzde 10’una denk düşüyor.
İthal kömürle çalışan santraller için alışılagelmiş savunma, ithal kömürün yerli kömürden daha yüksek kaloriye ve kaliteye sahip olması. Oysa, yerli kömürle de başarılı bir şekilde üretim yapan çok sayıda santral var. Ayrıca son dönemde geliştirilmeye başlanan projeler, yerli kömürün değerlendirilebileceğini gösteriyor.
Ayakkabıcılar hileli ithalata isyan etti
Yerli ayakkabı üreticileri, geçen yıl Türkiye’ye “özel teknoloji ihtiva eden ayakkabı” adı altında hileli yollardan 38 milyon çift ayakkabı sokulduğunu ileri sürdü. Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Hüseyin Çetin’in bu konudaki açıklaması çarpıcı:“Piyasada 200-500 TL arasında satılan profesyonel sporcuların kullandığı ayakkabılar göz önünde bulundurularak verilen bir ithalat ayrıcalığı, çift başına suni deri ayakkabılarda 1,5, deri ayakkabılardaki 2,35 dolarlık korunma önlemlerinden kaçmanın aracı olarak kullanıldı. Toplam ithalat içinde korunma kapsamında olmayan ayakkabı oranı 2006’da yüzde 7, 2008’de yüzde 8, 2010’da yüzde 9 iken 2012’de bu rakam bir anda yüzde 77’ye çıktı. Zannedersiniz ki Türkiye’de 38 milyon NBA basketbolcusu var. İthalatçılar, vatandaşın giydiği sıradan ayakkabıyı korunma önlemlerinden kaçırmak için bu statüde göstererek, ekonomimize 681 milyon dolarlık zarar verdi.”
Son yıllarda Türkiye’nin ithal ayakkabı cennetine döndüğünü belirten Çetin, en sıradan ürünlerin bile Türkiye’de üretilmesi zor veya mümkün olmayan “özel teknoloji ihtiva eden ayakkabı” gibi gösterilerek yurda sokulduğunu açıkladı. Geçen yıl 546 milyon dolar ihracata karşılık 864 milyon dolarlık ayakkabı ithal edildiğini, acil önlem alınmaması durumunda fabrikalara tek tek kilit vurmak zorunda kalacaklarını söyledi. Hüseyin Çetin, hileli ithalat ile devletin vergi, yerli sanayicinin ise haksız rekabet yüzünden pazar kaybına uğradığını belirterek, getirilecek “Ek Vergi” ve denetimle haksız rekabetin önüne geçilebileceğini bildirdi.
Eğer bu iddialar doğruysa, “Bu hile gümrükleri nasıl aştı, yerli üreticinin gördüğünü yetkililer görmedi mi?” sorusunu sormak gerekiyor.
IMF “Yüzde 3,4 büyürsünüz” diyor
Türkiye, 2013 yılı büyüme hedefini yüzde 4,0 olarak belirledi ve bütün planlarını buna göre yaptı. Mevcut şartlarda, bu oranın tutturulamaması için bir sebep görünmüyor.
Türkiye bu hedefi koyarken Uluslararası Para Fonu (IMF) ise, Türkiye’nin bu yıl yüzde 3,4 seviyesinde büyüme kaydedeceğini tahmin etti. Fon, Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı için hazırladığı “Küresel Beklentiler ve Politika Zorlukları” raporunda, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,4, gelecek yılsa yüzde 4,2 büyüyeceğini öngördü. Küresel ekonomideki iyileşmenin yavaş olduğu kaydedilen IMF raporunda, “Yükselen ekonomilerin genellikle gelişmiş ülkelere göre daha düşük kamu borcu varken, bu ekonomilerin büyük çoğunluğunda sağlıklı borç dinamiği, geniş ölçüde faiz dışı bütçe açıklarına karşın borç oranlarının sabit kalmasına izin veren negatif faiz artış farklılıklarına bağlı. Bu nedenle mali pozisyonlar aşağı yönlü” ifadesine yer verildi. Bu arada Avro Bölgesi’ne ekonomik birliğe doğru ilerlemesi tavsiye edilirken, Bölge’nin bu yıl 0,2 oranında daralacağı, gelecek yıl ise yüzde 1,0 oranında büyüyeceği tahmin edildi.
Avrupa Komisyonu ise, Türkiye’nin daha düşük bir büyüme kaydedeceği düşüncesinde. Bununla birlikte, son tahminleri öncekilerden daha olumlu. Komisyon’un “Kış Dönemi Ekonomik Tahminler Raporu”nda, Türkiye’ye ilişkin büyüme tahmini bu yıl için yüzde 2,9’dan 3’e, 2014 için yüzde 3,7’den 3,8’e yükseltildi.
Yatırım açığımız 414 milyar dolara yükseldi
Merkez Bankası’nın açıkladığı Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurtdışı varlıkları, 2012 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 20 artışla 213,6 milyar dolar oldu. Yükümlülükleri ise yüzde 26 oranında artarak 627,5 milyar dolara yükseldi. Böylece, Türkiye’nin yurtdışı varlıkları ile yurtdışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP (Bir başka deyişle yurtdışından alacaklarıyla, yurtdışına olan borçlarının neti) 2011 yıl sonunda -320,2 milyar dolar iken, 2012 yılı sonunda 90,7 milyar dolar artış kaydederek -413,9 milyar dolara ulaştı.
5,7 milyarlık köprü ve otoyol ihalesine iptal
Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), 17 Aralık 2012 tarihinde Özelleştirme İdaresi’nce nihai pazarlık görüşmeleri yapılan köprü ve otoyolların özelleştirilmesi ihalesini iptal etti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yapılan değerlendirme ve alınan kararla köprü ve otoyolların işletme haklarının verilmesi yöntemi ile yapılan ihalenin iptal edildiğini açıkladı. Başbakan Tayyip Erdoğan, bir süre önce, ihalede ortaya çıkan fiyatın düşük olduğunu belirterek iptal sinyali vermişti. Boğaziçi ve Fatih köprüleri ile sekiz otoyolu kapsayan söz konusu ihaleyi 5,7 milyar dolar veren Koç-Ülker-UEM ortaklığı kazanmıştı.
Kaynak: Enerji Enstitüsü