Global doğalgaz piyasasında etkili olmaya çalışan bir kuruluş ya da örgüt var. Dünyanın önde gelen 11 gaz üreticisi ülkenin 2001 yılında Tahran’da kurduğu bu örgüt Gaz İhracatçı Ülkeler Forumu (GECF) diye anılıyor. Cezayir, Bolivya, Mısır, Ekvator Ginesi, İran, Libya, Nijerya, Katar, Rusya, Trinidad-Tobago ve Venezuela’dan meydana gelen bu örgüt üyeleri dünya doğalgaz rezervlerinin yüzde 70’ini, boru hatlarıyla yapılan gaz ticaretinin yüzde 38’ini ve LNG üretiminin de yüzde 85’ini kontrol ediyorlar.
Örgüt yıllardır hem bakanlar hem de devlet başkanları düzeyinde çeşitli toplantılar yapıyor, global gaz piyasasındaki gelişmeleri ele alıyor, bunların karşısında hareket tarzları belirlemeye çalışıyor. Son toplantısını ise bu hafta başında Moskova’da yapmış bulunuyor. Kremlin Sarayı’nın Katerina Salonu’nda toplanan liderler global gaz piyasasındaki son gelişmeleri detaylı olarak ele almış ve bu arada bu gelişmelerin bazılarından duydukları kaygıları dile getirmiş bulunuyorlar.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu konuda pek çok kaygıyı, endişeyi açıkça söyleyip şu değerlendirmeleriyle öne çıkmış bulunuyor: “Kaya gazı (shale gas) ve diğer usullerle artmakta olan gaz üretimi gaz ihracatçısı ülkeler üzerinde baskıya yol açmış bulunuyor. Ben bunu bizler için ciddi bir tehdit ya da meydan okuma olarak görüyorum. Gaz ile petrol fiyatları arasındaki ilişkiyi kaldırma ya da koparmaya dönük çabalar boru hatlarıyla ihracat yapan gaz üreticileri bakımından olumsuz şartların ortaya çıkmasına yol açar.”
Putin’in bu kaygı ve endişeleri Rusya’nın çıkarları bakımından gerçekten önem taşıyor. Zaten bunları açıkça dillendirmesi de kaygıların var olduğunu gösteriyor. Bu kaygılardan en önemlisi şüphesiz Rusya’nın global doğalgaz piyasasındaki güçlü konumunun giderek zayıflaması olarak nitelenebilir. Rusya kendisine hem muazzam gelir hem de siyasi nüfuz ve ağırlık kazandıran gaz konumundaki tedrici kayıp eğilimini durdurmak için çare üstüne çare arıyor. Bu amaçla GECF üyelerinin desteğini sağlamaya çalışıyor.
Bu çerçevede diğer büyük kaygısı ise son yıllarda ortaya çıkmakta olan bir başka gelişme. Bu da gaz fiyatları ile petrol fiyatları arasındaki ilişkinin artık gözden geçirilmesi gerektiği yolundaki global eğilim. Gaz ile petrol fiyatları arasındaki yıllardır var olan ilişki artık pek çok gaz ithalatçısı ülke tarafından eleştiriliyor, bu ilişkinin yerine başka bir ilişkinin-endeksin kurulması ya da fiyatların tamamen piyasa tarafından belirlenmesi yoluna gidilmesi, bu arada ‘uzun vadeli gaz sözleşmeleri’ devrinin de artık kapanması gerektiği söyleniyor.
Rusya için kaygı olan bu konular gaz ithalatçısı olan ülkeler bakımından ise memnun olunacak gelişmeler şüphesiz. Bu da madalyanın öteki yüzü sayılır. Uzun vadeli sözleşmelerle çoğu zaman piyasa fiyatı üzerinde ödeme yapan, gaz fiyatlarının petrol fiyatları ile ilişkisi yüzünden zarar gören ülkeler artık global gaz piyasasında bu durumun sürdürülemez olduğu kanaatine doğru yaklaşıyorlar. Bu da şüphesiz Putin’i, Gazprom’u ve diğerlerini hem kaygılandırıyor ve hem de yıllardır sürdürdükleri konumu sarsmaya başlamış bulunuyor.
Global gaz piyasasında ortaya çıkmaya başlayan bu eğilim şüphesiz bizim de yararımıza olacak. Bu gelişmelere bakarak bu piyasada yeni bir durumun tezahür etmekte olduğu kolaylıkla söylenebilir. Bunun karşısında olanlar elbette direnmeye, eski konumlarını sürdürmeye çalışacaklardır. Bakalım bunu ne kadar başarabilecekler?
Kaynak: Enerji Enstitüsü