Greenpeace Akdeniz’in efsane gemisi Rainbow Warrior’ın, 6 Eylül’de Bodrum’da Türkiye’yi “Güneşe Yelken Aç”maya davet ederek başlayan turunun son durağı İstanbul’da dün enerji ve finans dünyasının öncü isimleri bir araya gelerek, Türkiye’de güneş enerjisinin geleceğini masaya yatırdı.
Greenpeace’in GÜNDER’le beraber Rainbow Warrior gemisinde düzenlediği etkinliğe GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar, Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği Dünya Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Sürdürülebilir Üretim ve T
Greenpeace Akdeniz Sürdürülebilir Yatırımlar Danışmanı İbrahim Çiftçi toplantı sonrası yaptığı açıklamada: “Güneş enerjisi sadece enerji bağımsızlığı sağlayıp, cari açığın kapanmasını sağlamakla kalmayacak; aynı zamanda güneş enerjisi sanayi için yeni pazarlar açarak, istihdamın artmasını da sağlayacak. Güneş enerjisine yatırım yapmak yeni fırsatları da beraberinde getirecek ciddi bir iş kolu olacaktır.” ifade etti.
Türkiye’de güneş enerjisi 2015 yılının sonunda 362 santralda 249 MW kurulu güce sahipken 2016’nın ilk yarısında %100’den fazla artarak 733 santralde bulunan 562 MW toplam kurulu güce ulaştığını, Türkiye’de toplam 3,4 GW’a tekabül eden 4.000 lisansız üretim proje başvurusunun kabul edildiğini belirten Çiftçi; Greenpeace Akdeniz’in bireylerin çatılarına güneş panelleri kurması için gerekli işlemlerin kolaylaşması amacıyla kampanya yürüttüğünü, bankaların da bireylere güneş enerjisi kurulumu için çok uygun şartlarda finans imkanları sunması gerektiğinin vurgusunu yaptı.
Türkiye’nin coğrafi konumu gereği güneş açısından çok önemli bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çeken GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bayraktar, Türkiye’nin ve Bölge’nin geleceğinde güneş enerjisinin çok önemli bir rol oynayacağına dikkat çekti. “Hızlı ve kolay erişilebilirliği ve uygulanabilirliği, ısıdan elektriğe depolama dahil teknolojik erişilebilirliğin mümkünlüğü ve uygunluğu, çok yönlü sektörel entegrasyon ve istihdama katkısı (alışagelmiş enerji kaynaklarına kıyasla 4-5 misli daha fazla istihdam), güneş enerjisini ayrıcalıklı kılmaktadır” diyen Bayraktar, özellikle kentsel dönüşümü hızla uygulamaya almış olan Türkiye’nin, yeniden yapılaşma sürecini enerji etkin tasarımlı, güneş odaklı binalar ve yerleşim alanları, yaygın kullanılacak yenilikçi güneş enerjisi teknolojileri ile sürdürebilme fırsatını kaçırmaması gerektiğini ifade etti. Yenilenebilir Enerji Eylem Planında 2023 yılı itibarı ile ısıtma ve soğutmada enerji ihtiyacının en az %15’inin yenilenebilir enerjiden karşılanma hedefi doğrultusunda güneş enerjisinin kulllanımında yenilikçi yaklaşımların yaygınlaştırılmasının önemine değinen Dr. Bayraktar; Güneşle ısıtma ve soğutma, Bölgesel ısıtma ve soğutma, Güneşle proses ısısı üretimi ve ısı depolamanın karbon salımını azaltmada ve enerji bağımsızlığımızı sağlamada (doğal gaz gibi ithal ve karbon temelli yakıtların tüketiminin azaltılması) önemli bir kaldıraç olacağına dikkat çekti. 9,4 milyon binada 23 milyon konutun bulunduğu ülkemizde çatıların da enerji üretimi ve verimli tüketim için önemli fırsatlar sunduğunu vurgulayan Dr. Bayraktar, teknolojiye erişilebilirliğin sürekli geliştiğini, son kullanıcıda bilincin artığını, maliyetlerin hızla düşmeye devam ettiğini belirterek; hazırlanmakta olan tamamlayıcı mevzuatların, Avrupa pazarının % 60’tan fazlasını temsil eden güneş elektriği (Fotovoltaik) çatı kurulumlarını ülkemizde de hızla yaygınlaştıracağını ve üreten tüketicilerin elektrikli araba şarjından günlük kullanımlarına çok geniş bir alanda güneş elektriğinden yararlanacaklarını belirtti.
Etkinlikte yer alan Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği Başkanı Prof.Dr. Gürkan Kumbaroğlu güneş enerjisinden elektrik üretiminde ekonomik anlamda kritik eşiğe gelindiğini, bireysel kullanımın bürokratik zorluklara takılmaması ve farkındalık yaratılması ile ilave destek ihtiyaç duyulmadan yaygınlaşabileceğini belirtti. Greenpeace’in GÜNDER işbirliğindeki kampanyasının farkındalık açısından çok faydalı olduğunu belirten Kumbaroğlu, tüketicilerin tercihlerinde farkındalığın yanısıra ekonomik önceliklerin önem taşıdığına dikkat çekti. Türkiye ve bölgenin güneş enerjisinde yüksek potansiyeli bulunduğunu hatırlatan Kumbaroğlu, buranın güneş gücünün yüksek gerilim hatlarıyla Avrupa’nın potansiyeli düşük bölgelerine taşınacak projeler geliştirildiğini ve Türkiye’nin yenilenebilir enerjinin de koridoru olabileceğini söyledi.
Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu ise “Ülkemizin düşük karbon ekonomisi yolunda, iklim değişikliğine dirençli, sürdürülebilir kalkınması için tüm enerji kaynaklarının kaynağı güneş vazgeçilemez yerli kaynağımızdır. Evde, ulaşımda, tarımda, sanayide güneşin bereketi elektrik, ısı ve soğuk üretimi için hazır. Güneş yerinde-temiz enerji üretimi için mükemmel bir kaynak. Dağıtık sistemlere çok uygun güneş elektriği kullanımı ile elektrikteki kayıp-kaçak sorununu da çözebiliriz. Güneşimizi en temiz enerji teknolojisi ile kullanmak üzere seferberlik yapalım, sahiplenelim. Güneş enerjisi büyük fırsatını kaçırmayalım. Hep beraber güneşin ekonomimizi canlandırması için çalışalım.” dedi.
Temiz Enerji Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tülin Keskin de konuşmasında şöyle dedi; “Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ve hatta iklim değişikliği uzun yıllar “romantik” bir uğraşı alanı olarak görüldüse de; son yıllarda özel sektörün bu kaynakları kullanma konusundaki güçlü talebi ve dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle hidrolik dışındaki yenilenebilir enerji ülkemizde de bir dönüşüm yaşamaya başladı. Aslında yenilenebilir enerji kaynakları doğanın lütfu olarak dünya üzerinde hakça dağılmış kaynaklardır ve teknolojiyi göz ardı edersek kimsenin tekelinde de değildir. Bu nedenle özellikle güneş ve rüzgarı dünya üzerindeki en adil enerji kaynağı olarak kabul edebiliriz. Bu açıdan sosyal etkisi de yüksektir. Dünyada birçok ülkede güneş enerjisi insanların hayatına değerek onların daha önce sahip olmadıkları refahın yolunu açmaktadır. Örneğin kırsal alanda güneş enerjisinin değişik şekillerde kullanımının yaygınlaştırılması ve üretici olmayan, evinde oturan kadınların ekonomik ve sosyal hayatta yer almalarını sağlayacak bir iş modelinin kurulması esasını taşıyan “Köyde Yeşil Ekonomi” projesinde; güneş enerjisinden ısı ve elektrik olarak yararlanma potansiyeli ortaya çıkarılırken, göç veren ve kadınların toplumsal katılımı düşük olan bir bölgede kurulan bir kadın kooperatifi ile kalkınma da desteklenmektedir. Bu şekilde daha önce değerlendirilemeyen ve bahçelerde heba olan kasaba ve köylerinde üretilen tarımsal ürünler ve dağlarından toplanan yöreye özgü ürünler güneş enerjisi katkısıyla değerlendirilmeye başlanmış, kurulan güneş enerjili kurutma tesisinde üretime başlanmış, kurulan fotovoltaik çatı kurulumu ile üretimde kullanılan diğer ekipmanların elektrik enerjisi sağlanmış, güneş enerjisi kullanan sürdürülebilir bir işletme ile kadınların üretime katılması sağlanarak yerel kalkınmanın öncülüğü yapılmıştır. Güneş enerjisi hayatları değiştirecektir.”