EIA tarafından yayımlanmış olan rapora göre, mevcut politika, dünyadaki ekonomik ve nüfus artışındaki makul beklentiler ve teknolojideki sınırlı artışlara dayanarak 2050 yılına kadar dünyanın bir resmi çizilir. Bu bir öngörü sağlamaz, ama bunun yerine, 30 yıl içinde dünyanın nasıl görüneceğine dair bir projeksiyon sağlar ve çözülemeyen kritik sorunu ortaya koymak gerekir.
– Toplam enerji tüketimi, önümüzdeki 30 yıl içinde neredeyse %50 arttı. Bu, ekonomik büyüme (dünya genelinde yılda %3 olan) ve dönem içinde nüfusun beklenen 2 milyar yükselişinden kaynaklanıyor. Talepteki büyümenin çoğu, çoğunlukla zengin ülkelerin OECD dışındaki Çin ve
– Yenilenebilir enerji kaynakları hızla büyüyor. Birlikte ele alındıklarında, diğer kaynakları bireysel olarak geride bırakarak, toplam küresel enerji arzının 2050 yılına kadar en büyük payını oluşturacaktır.
– Ancak, hidrokarbonlara olan talep de artmaya devam ediyor. 30 yıl sonra, toplam enerji kaynaklarının neredeyse %70’i toplu halde petrol, doğalgaz ve kömürden sorumlu olacak.
– Petrol talebi günde 105 milyondan fazla varile yükseliyor. Rafine petrol ve diğer sıvı yakıtlar, dönem boyunca ulaşım için gerekli enerjinin %80’inden fazlasını sağlamaya devam edecektir. Her ne kadar elektrikli araçların sayısı bugün 6 milyondan, 2050’ye kadar 430 milyondan fazla olması öngörülürken, toplam hafif araçlar, bugün yaklaşık 1.1 milyar dolardan 2.4 milyar dolara yükseliyor ve çoğu benzin kullanıyor.
– Talep artışının çoğu sanayiden geliyor. Özellikle bu talep, kimyasal, gıda, demir ve çelik gibi ürünlerin enerji yoğun imalatında görülür. Yine, Çin ve Hindistan’daki faaliyetler tarafından yönetiliyor.
– Kömür, küresel olarak endüstri için en büyük enerji kaynağı olmaya devam etmektedir. 2050’de bile tüm enerji tüketiminin dörtte birini oluşturuyor. Hindistan’ın kömür kullanımı yıllık 1.1 milyar tondan 2.9 milyar tona yükseliyor.
– Kömür kaynaklı karbondioksit emisyonları yılda yaklaşık %0,4 oranında artmaktadır. Yılda %2.1 oranında büyüme gösterdiği zaman, bu 1990’dan 2018’e göre çok daha iyidir.
– Uluslararası Enerji Ajansı’nın çalışmalarında büyük ölçüde yansıtılan bu tür bir projeksiyon, sektördeki ana şirketlerin görüşlerini yansıtmaktadır. Yatırımın süren yenilenebilir kaynaklara karşı petrol ve doğal gaz lehine ağırlıklandırılmasını açıklar. Enerji dönüşümü gerçekten gerçekleşiyor ancak etkisi küçük ve bu analizler büyük ölçüde enerji sektörüne odaklanmaya devam edecek. Rüzgar ve güneş enerjisi, endüstriyel enerji gereksinimlerini karşılamak için sınırlı bir değere sahiptir.
Yayına Hazırlayan: Dünya Enerji Konseyi / Türk Milli Komitesi
Kaynak: “Heed the Warning of Unsustainable Climate Trends”, Financial Times