14 Mayıs, tüm dünyada Çiftçiler Günü olarak kutlanıyor. Özellikle korona sonrası tarım büyük önem kazanırken insanlığın geleceği için çiftçilik lider mesleklerden olacak. Son yıllarda kadınlar ve gençler tarıma yönelirken sektör hakkında hiç bilgisi olmayanlar için rehberlik hizmeti sunan şirketlere de ilgi arttı. Böylelikle toprak hazırlığından ürünün dikimine, hasattan sofraya kadar yeni çiftçilere destek sunuluyor.
‘Toprak analar sektöre canlılık getiriyor’
Türkiye’de çiftçi sayısının son 15 yılda ortalama yüzde 50, tarım alanlarının ise son 20 yılda ortalama yüzde 15 azaldığını aktaran Dr. Aronia Kurucusu Aylin Kalafatoğlu, “Ancak bu azalmanın içinde
Beyaz yakalılar, emekliler…
Tarıma artan ilgi nedeniyle beyaz yakalıların, emeklilerin, ikinci kuşak çiftçi aile üyelerinin tarım sektörüne yöneldiğini kaydeden Kalafatoğlu, “Geleneksel çiftçi sayısındaki azalma yerini yeni nesil çiftçilere bırakarak da sayı her geçen gün artacaktır. Tarım alanlarının sürdürülebilir kullanımı bilinci tarım sektöründe yaygınlaşmaya devam edecektir. Tarım alanlarının tarım dışı kullanımına engel olunarak toprakların yok olması da önlenecektir. Toprağa saygı duymalı ve sahip çıkmalıyız. Toprağa sahip çıkan üreten çiftçimize de sahip çıkarak her gecen yıl çiftçi sayımızı arttırmalıyız” diye konuştu.
‘Bilinçli üretim şart’
Tarımın bilinçli şekilde yapılması gerektiğine dikkat çeken Kalafatoğlu “Toprak artık daha çok ilgi bilinçli üretim bekliyor. Bu yaklaşımda olan kadınlar ve gençler için de tarım sektörü parlayan bir yıldız. Ayrıca insan yaptığı emek harcadığı işin faydalı bir model aşamasına geldiğini görünce mutlu oluyor. Üstüne bir kazanç kapısı acılınca başarı ve mutluluk ciddi bir katma değerle hayata geçiyor. Öte yandan çiftçilik hakkında bilgisi olmayan bile tarım sektörüne girmekten korkmasın. Çünkü hiç bilgisi olmayan kişinin bile çok fazla ilgili olması bilgili olması halini yaratıyor. Araştırmaya, okumaya, öğrenmeye daha açık oluyorlar. Öğrenmenin yaşı yoktur” ifadelerini kullandı.
Aronyaya rağbet var
Tarımda özellikle son dönemde aronya meyvesine ilginin arttığını aktaran Kalafatoğlu, “Amerika ve Polonya öncelikli işbirliklerimiz kaynağı ile beraber dünyadaki sağlıklı beslenmeye ilginin artması aronya meyvesinin daha çok ilgi odağı haline gelmesine neden olmuştur. Üzümsü meyveler içinde sağlık ve şifa kaynağı olarak kabul edilen süper meyve aronya doğal antioksidanlar bakımından zengin içeriğe sahip ve yüksek antioksidan kapasitesiyle bilinmekte” ifadelerini kullandı.
Faydası saymakla bitmiyor
Sofra meyvesi özelliği çok olmamakla beraber işlenmiş olarak karşımıza çıktığını dile getiren Kalafatoğlu, “% 100 yerli milli güvenli üretim ile aronya özütü, çayı, kahvesi, reçeli, marmelatı, balı, çikolatası, sirkesi, tozu gibi 20’yi aşkın ürünle tüketiciyle buluşmaktayız. Çağımızın kronik hastalıklarıyla mücadelede önemli bir yere sahip olan aronya meyvesi gıda takviyesi olarak uzmanlar tarafından önerilmektedir” ifadelerini kullandı.
Kalafatoğlu, aronyanın faydalarını ise şu şekilde sıraladı: “Kanser, şeker hastalığı, diyabet, alzheimer, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, bağırsak ve mide rahatsızlıkları, diş ve diş eti böbrek iltihabı, idrar yolu enfeksiyonu vb. sorunlarda iyileştirici tedavi edici özellikleri olduğunu uluslararası sağlık araştırmalarındaki onaylı kaynaklardan biliyoruz. Bu derece hayata fayda sağlayan aronya meyvesi hem yetiştiricilik, üretim anlamında hem de tüketim anlamımda her geçen gün ülkemizde dünyada kazandığı önemi yakalamaya başlamıştır.”
‘Yol haritası oluşturuyoruz’
Tarıma girmek isteyenlere kulaktan dolma bilgilerle değil daha doğru net sağlıklı bilgilere odaklanarak yol haritasını oluşturduklarını dile getiren Kalafatoğlu şunları söyledi: “Aronya yetiştiriciliği noktasında zaten bizimle yola çıkan kişiye biz 360 dereceye hitap eden bir hizmet sunuyoruz. Toprak hazırlığından başlayan bu süreç uzun bir yol arkadaşlığına dönüyor. Dikimden hasata hasattan sofraya gelen sağlık işinde birlik içinde olmak istiyoruz. Bu anlamda aslında yol arkadaşımızı seçerken de titiz bir çalışma içinde oluyoruz. Öncelikle empati yaparak kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koyuyor maddi manevi menfaatler doğrultusunda iş planını çıkartıyor ve uygulamaya geçiriyoruz.”