Türk Akımı 1 Kasım Seçimlerini Bekliyor…

Türk Akımı’nın kaderi; önce 1 Kasım seçimlerine, sonra da bu zaman zarfında Atina Yönetimi’nin ABD karşısındaki tavrına bağlı.

Ukrayna krizinde her geçen gün daha da sıkışan Rusya, Türk Akımı için Türkiye’yi de, Yunanistan’ı da memnun etmek zorunda.

Ukrayna ile Rusya arasında büyüyen gerilim bölgedeki siyasi ve ekonomik hesapları değiştirince enerji başlığı da bundan derin şekilde etkilendi. Kremlin’le temel uyuşmazlıklarından birini doğalgaz sevkiyatında ve fiyatlandırmasında yaşayan Kiev yönetimi kurtuluş için batıdan gelecek desteğe umutlarını bağlamıştı. Bu noktada Afrika’dan alınabilecek sıvılaştırılmış doğalgazdan, ABD’ye kadar; Avrupa için düşünülen tüm seçeneklerden Ukrayna da sebeplenmeyi umuyordu.

Bunun o kadar kolay olmayacağı kısa sürede ortaya çıktı. Hem karlı bir seçenek değildi, hem de gereken süre karşı hamleleri için Rusya’ya geniş bir zaman kazandıracaktı. Ruslar zaten Kırım’ın ilhakının çok öncesinde kuzeyden bir hat inşa ederek yükünü bir miktar hafifletmişti. Fakat başta siyasi fayda umarken tarihi bağlarından ötürü çok güvendiği balkan devletleri, ayrıca kötü gün dostları İtalya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi örnekler için sadece Kuzey Akım’ın yeterli olmayacağı da bir gerçekti.

Avrupa’ya doğalgaz sevkiyatında Ukrayna ile ağır sorunlar yaşayan Kremlin, aslında çok önceden çözüm yolları için harekete geçmişti. Bir yandan Nabucco ve TANAP gibi rakip projeler, diğer yandan Ukrayna krizinin büyümesi Rusları sınırlı ihtimaller üzerinde derinlikli çalışmaya zorladı. Milyar dolarlık harcamayla Güney Akım’ı başlattılar. Olabildiğince de Avrupalı ortak alarak hatta ait soyut bir sigorta hedeflediler. Türkiye’nin de verdiği izinlerle her şey yolunda gidiyordu ki, Ukrayna karıştı. Rusya’nın bu karışıklığa haddinden fazla müdahil olması, bir de fiili durumu fırsat bilerek Kırım’a el koyması meseleye uyuşuk bakan batılı devletleri hareketlendirdi ve izolasyon politikası başladı.

Giriş yasakları, gıda ambargosu, bankaların blokajı, hava sahalarının kapatılması derken sıra Güney Akım’a geldi. “aksi de düşünülemezdi zaten” beklentisindeki Ruslar bile hattın idamı için seçilen celladın Sofya yönetimi olmasına büyük tepki duydu. “Bulgarları önce Osmanlı’dan sonra Hitler’den kurtaran” Ruslara yapılacak hareket miydi bu? Ama oldu. Bulgaristan teknik bir pürüzü öne sürerek hattın önünü kapadı. Belirsizlik sürsün istemeyen Putin de “güney akım bizim için bitmiştir” diyerek son noktayı koydu.

Ve hemen ardından yeni bir hattın haberini verdi: Türk Akımı. Projede kilit bir önemi haiz Yunanistan’ın genç lideri Aleksis Çipras yeni hattın adına itiraz etse bile sonuç değişmedi. Dört ayrı hatla 63 milyar metreküp doğalgazı Rus topraklarından Trakya’ya taşıyacak olan hattın adı Turetsi Patok (Türk Akımı) olarak kaldı. Projeye Türkiye’nin sıcak bakması, AB ile papaz olan Atina Yönetimi’nin de sanki bu rüzgarla yaptırım kararlarını dinlemeyecekmiş gibi gözükmesi Kremlin’i yeni hatla ilgili ümitlendiriyordu.

Tabii ki üzerinde detaylıca konuşulmayan maddeler vardı. Türkiye’nin hatta adını verme jestiyle yetinmeyeceğini Rus yetkililer de biliyordu. Yüzde 10.25’lik bir indirim yapılacağını açıkladılar. Ama zaten mevcut piyasa şartlarında bu doğal bir indirimdi. Hatla alakası olmayan birçok ülkeye bu indirim zaten yapılmıştı. Ayrıca al ya da öde sistemi nedeniyle doğalgaz satışının önü kesiliyordu. Doğalgaz depolama tesislerinin inşasına hız veren Ankara yönetimi için Trakya’da yeni hatla ilişkili rekor büyüklükte bir depo hayati değerdeydi. Hepsi bir yana dört ayrı hattın hepsinin birden inşasını istiyordu Türkiye, Ruslar ise önce 15.5 milyar metreküp taşıyacak ilk hattı bitirelim diyordu. Burada elbette Rusya’nın yaşadığı ekonomik krizin de etkisi var: 11.5 milyar euro maliyetli tüm projede sadece ilk hattın bedeli dört buçuk milyar euroya yakın. Dolayısıyla maliyeti zamana yayma hedefiyle tek hat ısrarı belirmiş oldu.

Proje kendi içinde bu sorunları aşma iradesini beklerken Rusya’yı tereddüde sevk eden başka bir gelişme yaşandı. 7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’nin hükümet kurma çalışmalarına odaklanması, yeniden seçim tartışmalarının yaşanması Rusya’dan farklı seslerin yükselmesine neden oldu. Bazen başbakan Medvedev, bazen de Gazprom yetkilileri hükümetlerarası anlaşma için bir süre (ama ne kadar olduğu belli değil) bekleneceği mesajlarını vermeye başladı.

Bu arada ABD ve AB Yunanistan’a baskıya başladı. Atina yönetimi Suriye’ye giden Rus yardım uçaklarına hava sahasını kapatması yönündeki baskılardan Bulgaristan’ın önce davranmasıyla kurtulmuştu. Fakat Türk Akımı’na prim vermemesi için batılı devletlerin tazyikine ne kadar dayanabilir, belirsiz.

Rusya’da yaşayan enerji uzmanlarının büyük bölümü her şeye rağmen projenin ilerleyeceğini düşünüyor. Çünkü Rusya için fazla bir alternatif yok. Gazprom defalarca 2016’nın sonundan itibaren Ukrayna üzerinden gaz nakliyatı gerçekleştirilmeyeceğini beyan etti. Putin de AB devletlerine enerji güvenliği vaatlerinde bulunurken Ukrayna ihtimalini hep dışladı. Ayrıca Güney Akım’a bugüne kadar yapılan masraflar göz önüne alındığında dahi Türk Akımı daha hesaplı. Hepsi bir yana Ukrayna ile Rusya arasındaki siyasi uyuşmazlığın derinleşerek süreceği düşünülüyor.

Rus bankalarının kapanması için teklif veren, ihtilaflı bölgelere gıda yardımlarını bloke eden, son olarak hava sahasını Rus sivil uçaklarına bile kapatan Kiev yönetimi enerjiyle ilgili riskli döneme rağmen sertleşmeye devam edecek gibi. 21. yüzyılın başında Avrupa’nın doğusunda Güney Kore-Kuzey Kore husumetine koşan iki Slav devletinin barışmak bir yana, kalan son bağları da koparacağı inancı siyasi uzmanların büyük bir bölümünde hakim. Ukrayna lideri Poroşenko Rusya ile doğalgaz anlaşmasını 2019’a kadar uzatmak istediklerini belirtmişti. Fakat pratikteki adımları bu beklentisini geçersiz kılıyor.

Ukrayna’nın ihtimaller arasından kaldırıldığı, kuzey hattının yükünü aldığı bir zeminde (gerçi 2019’da bitecek denilen kuzey akım 2 gündemde ama Rusya’ya dönük izolasyon bu hattın şansını zayıflatıyor) Türk Akımı hala büyük şans sahibi. Kritik tarih 1 Kasım. Yani Türkiye’de yapılacak olan genel seçimler. Eğer bu seçimle mevcut iktidarın dışında bir seçenek güç kazanırsa Türk Akımı bir başka bahara kalabilir. Yok eğer projenin çıkışında görev başında bulunan siyasi irade yola devam ederse kısa sürede somut gelişmelere şahit olabiliriz. Enerji Bakanı Novak’ın taraflar arasındaki anlaşmazlığı tarif ederken hükümetlerarası anlaşmalara vurguda bulunması, seçimleri işaret etmesi ve diğer sorunları önemsizmiş gibi göstermesi; indirimden hat sayısına; doğalgaz depolamasına kadar birçok pürüzün aşılabilir nitelikte olduğunu gösteriyor.

O halde önce Türk Akımı’nın kaderi; önce 1 Kasım seçimlerine, sonra da bu zaman zarfında Atina Yönetimi’nin ABD karşısındaki tavrına bağlı. Ukrayna krizinde her geçen gün daha da sıkışan Rusya, Türk Akımı için Türkiye’yi de, Yunanistan’ı da memnun etmek zorunda. Bu zorunluluğuna ne hat sayısı ne de indirim oranları engel olabilir.

Kaynak: EnerjiEnstitüsü

1 Kasım seçimleriababddoğalgaz boru hattıgazpromGüney AkımNabuccoRus GazırusyaTANAPTürk akımıtürkiyeukraynayunanistan
Yorumlar (0)
Yorum Ekle