GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar 21 Haziran Dünya Güneş Günü ile ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’nin güneşten elektrik enerjisi üretim potansiyelinin en az 500 bin megavat olduğunu belirterek, “Bu ülkemizin yenilebilir enerji kaynakları içinde erişilebilir en yüksek potansiyel kaynaktır. Türkiye’nin toplam elektrik enerjisi kurulu gücünün 71 bin 430 megavata ulaştığı gözönünde bulundurulursa ülkemizde güneş enerjisinden elektrik üretme potansiyelinin önemi, hem ülkemize hem de bölgemize sunabileceği fırsatlar daha da iyi anlaşılmaktadır. Türkiye bu alanda bölgesel bir güç olabilir” dedi.
Toplam 790 km²’lik bir alana yayılacak güneş modülleriyle Türkiye’nin şu andaki elektrik ihtiyacının tamamını karşılamanın mümkün olduğunu söyleyen Bayraktar, “2050 yılında Türkiye’nin elektrik ihtiyacının tamamını karşılama
Türkiye’de güneşten ısı üretiminde 16 milyon m2 ‘i aşan monte edilmiş güneş kollektörleri ile çatılarda ısı enerjisinin toplandığımı ve sıcak su elde edildiğini hatırlatan Bayraktar, “Bu çerçevede ülkemizde kurulu güneşten ısı üreten gücümüzün de yaklaşık 3,2 milyon ton karbondioksit azaltımına ve en az 1 milyon TEP tasarrufa katkı sağladığı öngörülebilir” şeklinde konuştu.
21 Haziran’da Kuzey Yarımküre’de en uzun gün yaşanacak. 21 Haziran Dünya Güneş Günü dolayısıyla bir açıklama yapan, Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar, yıllık yaklaşık 2 bin 460 saat güneşlenme süresi ile güneş enerjisi açısından zengin olan Türkiye’nin bu potansiyelini henüz yeterince kullanamadığını söyledi. Türkiye’nin Almanya’dan yüzde 60 daha fazla güneş ışınımına ve yıllık ortalama günde 7,2 saat güneşlenme süresine sahip olmasına rağmen 2014’ü Almanya’nın kurulu gücünün binde 1’ine erişen güçte tamamladığına dikkat çeken Bayraktar, “Dünyada güneşten elektrik üretiminde kurulu güç ise 177 bin megavat’ı aşarken ülkemizde 84 megavata henüz ulaştı” dedi.
Türkiye’nin coğrafi konumu gereği güneş açısından çok önemli bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çeken Bayraktar, Türkiye’nin ve Bölge’nin geleceğinde güneş enerjisinin çok önemli bir rol oynayacağına dikkat çekti. “Hızlı ve kolay erişilebilirliği ve uygulanabilirliği, ısıdan elektriğe depolama dahil teknolojik erişilebiliriğin mümkünlüğü ve uygunluğu, çok yönlü sektörel entegrasyon ve istihdama katkısı güneş ve güneş enerjisini ayrıcalıklı kılmaktadır” diyen Bayraktar, özellikle kentsel dönüşümü hızla uygulamaya almış olan Türkiye’nin, yeniden yapılaşma sürecini enerji etkin tasarımlı, güneş odaklı binalar ve yerleşim alanları ile sürdürebilme fırsatını kaçırmaması gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin güneşten elektrik enerjisi üretim potansiyelinin en az 500 bin megavat olduğuna değinen Bayraktar, bunun yenilebilir enerji kaynakları içinde erişilebilir en yüksek potansiyel kaynak olduğunu belirtti. Güneşten elektrik enerjisinin en yakın takipçisinin 87 bin megavat ile rüzgar enerjisi olduğunu kaydeden Bayraktar, “Bugün itibariyle Türkiye’nin toplam elektrik enerjisi kurulu gücünün 71 bin 430 megavata ulaştığı gözönünde bulundurulursa ülkemizde güneş enerjisinden sadece elektrik üretme potansiyelinin önemi ve hem ülkemize hem de bölgemize sunabileceği fırsatlar daha da iyi anlaşılmaktadır” dedi.
“Düşük karbon ekonomisine geçişte yüzde 100 yenilenebilir enerji”
Türkiye’nin 500 bin megavatı aşan güneşten elektrik enerjisi üretim potansiyelini henüz değerlendirmemiş olmasına rağmen, güneş enerjisi sanayinin tüm yönleriyle gelişmekte ve bilinçlenmekte olduğuna dikkat çeken Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yerli üreticilerimiz kendilerini sürekli geliştirmektedir. Hücre ve güneş takip sistemi dışında, tüm sistem bileşenlerini üretiminin yapılabildiği ülkemizde; 100’ü aşkın EPC firması ve halihazırda üretim yapabilen 17 fotovoltaik modül üreticisinin kapasiteleri ile bin 500 megavatı aşan fotovoltaik panel üretim gücüne sahip güneş zengini ülkemiz güneş enerjisi teknolojilerinde üretimden tasarım ve taahhüde önemli bir bölgesel güç olmaktadır. Güvenli, temiz, uygun maliyetli ve düşük karbonlu enerji üretimine geçmesi için her şeye sahip, güneş kuşağında bulunan ülkemizin daha yüksek hedefler belirlemesi ise, yatırımların gerçekleşmesini ve sektörün çok yönlü ve sağlıklı gelişimini sürdürülebilir ve rekabetçi kılacaktır. Ülkemiz için küresel ısınma ile mücadelede salımlarını azaltma ve düşük karbon (sıfır karbon) ekonomisine geçiş süreçlerinde yüzde 100 yenilenebilir enerjiden ve özellikle güneşten yararlanmayı hedefleme; istihdama, üretime ve ihracata önemli katkı yanında, etkin bir kalkınma rol modeli olarak da örnek teşkil edebilecektir.”
“Enerji bağımsızlığı için güneş enerjisi”
WWF Güneş Atlası’na göre, toplam 790 km²’lik bir alana yayılacak güneş modülleriyle Türkiye’nin şu andaki elektrik ihtiyacının tamamını karşılamanın mümkün olduğunu söyleyen Bayraktar, Nüfus ve kişi başına düşen elektrik tüketiminin artacağı göz önüne alındığında, 2050 yılında Türkiye’nin elektrik ihtiyacının tamamını karşılamak için güneş enerjisi teknolojisine dair en ılımlı tahminler çerçevesinde bile, Türkiye’nin toplam alanının on binde 25’inden daha dar bir alanın diğer bir deyişle ile bin 600 km²’lik bir alanı güneş modülleriyle kaplamak yeterli olmaktadır. Türkiye’nin fosil kaynakları yok denecek kadar az. Bugün enerji ihtiyacının yüzde 95’i de fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Enerji ithalatı toplam ithalatın yüzde 25’ini teşkil ederken, cari açığımızda da önemli etkisi bulunmaktadır. Böyle olunca enerji bağımsızlığında her güneş ışığını ülke ekonomisine kazandırmak, hepimizin sorumluluğudur” diye konuştu.
“Güneşten ısı enerjisi üretimi kurulu gücünde Dünya dördüncüsü Türkiye”
Güneşten 2014 yılı itibariyle Dünyada güneşten ısı enerjisi üretiminde kurulu kapasitenin 406 bin megavatı aştığına dikkat çeken Bayraktar, bu değerin dünya rüzgar enerjsi kurulu gücü olan 370 bin megavattan da yüksek olduğuna dikkat çekti. “Güneşten elektrik üretiminde kurulu güç 84 megavatı henüz aşarken, ülkemiz güneş enerjisinden ısı üretilmesinde 11 bin megavat kurulu güç ile dünyada dördüncü, Avrupa’da ise ikinci sırada bulunmakta ve yıllık yeni kurulum kapasitesi açısından ise Çin’in ardından dünyada ikinci sıradadır diyen Bayraktar, dünya toplam kurulu kapasitesinden 341 TWh’lık güneş enerjisi ile sıcak su elde edilmesinin, 36,7 milyon TEP (ton eşdeğeri petrol) tasarrufa ve 118,6 milyon ton karbondioksit salım azaltımına eşdeğer olduğunu ve dünya genelinde 460 bin kişilik istihdam sağladığını belirtti.
“Türkiye bölgesel güç olabilir”
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, Türkiye de güneşin gücünü görmeye başladığını belirten Bayraktar, “Kurulu üretim kapasiteleri ve enerjide risk teşkil eden dış bağımlılık gözönünde bulundurulursa, belirlenen hedeflerin büyütülmesi ve verilen desteklerin artmasıyla hızlı bir büyüme içinde olan güneş enerjisi sektörünün mevcudiyeti kuvvetlenecek, teknolojik yetkinliği ve dünyada rekabet gücü daha da artacaktır. Güneş dünyayı kısıtlama getirmeden aydınlattığı gibi, güneş enerjisinden yararlanmada da herhangi bir gerek ve yeter şart aranmamalı, ülkemiz gerçekleri çerçevesinde ulaşan enerjiden mümkün olduğunca yararlanma hedeflenmelidir.
Büyüme beraberinde ölçek ekonomisi faydalarını da sunacaktır. Güneş enerjisinin hem istihdama hem de ihracat potansiyeli ile birlikte ülke ekonomisine katkısı önemlidir. “Güneş girmeyen eve doktor girer” atasözümüzden hareketle, güneşten yararlanmayan kaynakları sınırlı gelişmekte olan toplumlarda da enerji bağımlılığı artar. Güneşe yönünü dönerek her alanda yararlanacak şekilde bilimi uygulayacak ve sonunda edinilecek tecrübe ile teknolojiye dönüştürecek güneş ülkesi Türkiye, jeostratejik önemi olan bölgedeki enerji üssü olma niteliğini de daha kuvvetlendirecektir” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: Bültenler