Türkiye, Nükleer Enerji Atağında; Peki Sinop İle Mersin’in Farkı Ne?

Sinop’ta inşa edilecek nükleer santralle ilgili uzun süredir devam eden müzakerelerde sona gelindi. Sinopta’ki santrali, Japon- Fransız ortaklı konsorsiyum inşa edecek. Sinop Nükleer Santraliyle ilgili hükümetler arası anlaşmanın bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Japonya Başbakanı Şinzo Abe tarafından imzalanıyor.Sinop’taki santralin inşaatına ise 2017 yılında başlanacak.

Sinop’taki santral,Mersin Akkuyu’da Rusya’nın üstlendiği santral projesine göre büyük farklar içeriyor. Vatan gazetesinin derlediği bilgilere göre, Sinop Nükleer Santrali’nde Elektrik Üretim Anonim Şirketi’yle (EÜAŞ), yüzde 25 ortak olacak. Ortaklık oranı, her durumda yüzde 45’i geçmeyecek.

Ayrıca, Sinop, Türkiye’yi 2 yıl sonra yüzde 100 yerli nükleer santrale taşıyacak. Japonlarla el sıkışılmasındaki en önemli unsur olarak gösterilen bu hükmün anlaşma metninde de yer alması büyük önem taşıyor. Türkiye, Sinop nükleer santralinde inşaattan, elektrik üretimine kadar tüm süreçlerin içinde ortak ve karar verici olarak yeralacak. Türkiye’nin bir sonraki hedefi ise, yüzde yüz yerli olan bir nükleer santral inşa etmek.

TÜRKİYE’YE MALİYETİ 5 MİLYAR DOLAR

Gazeteye konuşan yetkililer, Sinop’ta kurulan santralin Mersin’dekinden ayrı bir model üzerine inşa edileceğini söyledi. Yetkililer, Türkiye’nin Sinop’a toplamda yapacağı harcamanın 5 milyar dolar civarında olacağını belirtirken, “Teknolojiyi Japonlar getirecek, işletmeyi Fransızlar üstlenecek” dedi.

Projenin 21 milyar doların üzerinde mal olması beklenirken, Türkiye’nin Japon ortaklığıyla 3. nükleer santralin yer seçimi çalışmasına başlayacağı da söyleniyor. Sinop’taki projede Akkuyu’daki gibi sadece inşaat ve montaj işleri değil, pek çok farklı iş Türkiye’deki yerli sanayici tarafından karşılanacak.

Konunun detaylarına Sabah gazetesi ekonomi yazarı Meliha Okur’la baktık. Okur, Sinop’taki santralin Mersin’e göre farklarını şöyle yorumladı:

“Türkiye ikinci nükleer santralinin lisansını almak için uzun süredir çaba harcıyordu. Sonunda teknolojisini Japonya’dan lisansını da Fransa’dan alabileceği bir model geliştiriyor. Türkiye’nin ilk nükleer santrali Rusya’yla yaptığı anlaşmaya paralel. Fiyatla ilgili çok tartışma yaşandı. Ama kurulacak nükleer santral teknolojisi, getirisi, fiyatlandırması ve iş modeliyle ilgili şimdiden yorum yapmak için erken olduğunu düşünüyorum ben.”

SİNOP’UN MERSİN’E GÖRE ARTISI – EKSİSİ

Peki, Sinop’ta kurulacak santralin, Akkuyu’daki santrale göre avantajları ya da dezavantajları var mı? Meliha Okur’un yorumu şöyle:

“ Türkiye’nin tek bir derdi var, nükleer santralle arasında kıyaslama yapmak için birinci santralin (yani Akkuyu’da Rusya’nın kurduğu santralin) geldiği noktayı görmemiz lazım, ikinci santralin sistemiyle ilgili tüm detayları da bilmemiz lazım. Bunların ikisine ilişkin çok net ve somut bilgiler elimizde olmadığı için yapılacak yorumlar afaki kaçacaktır.

Ancak şunu söyleyebilirim: Türkiye nükleer lisans gücünü elinde tutmak istiyor. Bu bölgeye baktığımızda Türkiye’nin nükleer santrali yoktu, enerji ihtiyacı da ortada. Enerji arz güvenliği açısından enerjisini çeşitlendirmek için böyle bir yol seçiyor. Rusya’yla çıktığı yolculuk daha ayakları yere basan, kendi bölgesinde, kendini daha iyi hissedebileceği bir model oldu. Ama ikinci nükleer santral için model yaratmaya çalışıyor Türkiye. Dolayısıyla sonunda böyle bir sonucun ortaya çıktığı, iş modelinin ortaya çıktığını görüyoruz. Şimdi bu iş modelinin avantaj konusunda öncelikle önümüzdeki hafta içinde tabloyu daha net görebiliriz.”

NEDEN JAPON – FRANSIZ ORTAKLIĞI?

Sinop’ta yapılacak santral için Japon – Fransız konsorsiyumunun tercih edilmesinin nedenini de şöyle açıklıyor Okur:

“Bir kere Japon şirketi iyi bir nükleer teknoloji gücünü elinde bulunduruyor. Bu konuda deneyimi olan bir şirket. Japonya nükleer deneyimini 1960 sonrası bu şirket kanalıyla onun Amerika’da yaptığı izlenimler, işbirlikleri sayesinde öğrendi. Fransızları se bu konuda tartışmaya hiç gerek yok.

Mersin’e kurulacak nükleer santralle birlikte Türkiye’nin en çok tartıştığı konu atık saklanması meselesiydi. Fransa Japonya ortaklığının tercih edilmesinde, Japon şirketinin yüksek teknolojisi, atık saklama, bu konudaki girişimciliği ve özellikle iş modeli yaratma konusundaki başarısı tercih nedeni olabilir.

YÜZDE YÜZ YERLİ SANTRAL MÜMKÜN MÜ?

Peki, Türkiye 3. Santralin yüzde yüz yerli yapım olması hayaline nasıl ulaşacak? Yerli santral kurmak için Türkiye’nin önünde ne kadarlık bir zaman var? Meliha Okur, “hayal kurmak güzel ama Türkiye’nin inovasyon gücü zayıf” diyor:

“ Türkiye yerli otomobilini, savunma sanayinde uçaklarını, trenlerini, ve yerli tanklarını üretmek istiyor. Bu bir hayal! Bir ülkenin üretim gücünü inovatif gücü belirler. Türkiye’nin üretim modeline baktığınızda yarattığı katma değer ve inovasyon gücüne baktığınızda; ben bunu istiyorum demekle bu işin olmayacağını hepimiz biliyoruz.

Hayal kurmak güzel, böyle bir temenni de bulunmak hoş ama “erkenden dereyi görüp paçaları sıvamak” diye bizde bir söz vardır. Bunu yapmamak gerekir. Yüzde yüz yerli nükleer santral yapmak, çok heyecan verici olsa da, şimdilik bunun için çok erken olduğunu düşünüyorum.

Kaynak: Enerji Enstitüsü

Elektrik Üretim Anonim Şirketienerjienerji gündemieüaşMersin Akkuyu santralinükleer enerjinükleer lisans gücüSinop İle Mersin Nükleer Santralin Farkısinop nükleer santralitürkiye
Yorumlar (0)
Yorum Ekle