Bir alt başlık daha atalım; Türkiye neden özellikle bazı Avrupa ülkelerinin desteklediği yoğun bir saldırı altında?
Bazı çıkarımlar yapmadan ve özellikle “neden” sorusuna net olarak cevap vermeden bazı detayları sizlere aktarmak istiyorum;
1- Dünyanın birincil enerji tüketimi; % 35 petrol, % 29 kömür, % 25 doğalgaz… Fosil yakıtların dünya enerji tüketimi içinde toplam payı % 89.
2- İspatlanmış petrol yataklarının % 55’i Orta Doğu’da, % 78’i OPEC ülkelerinde.
3- Dünya genelinde petrolün % 55’ini tüketen OECD ülkelerindeki ispatlanmış petrol yatağı dünya genelinin % 7’si civarında.
4- İspatlanmış doğal gaz yataklarının % 54’ü üç ülkede; % 24 Rusya, % 16 İran, % 14 katar, Dünya doğal gaz arzının % 50’sini tüketen OECD ülkelerinin kaynakları sadece % 10.
5- Dünya nüfusunun % 20’sini barındıran OECD ülkeleri toplan enerjinin % 50’sini tüketiyorlar, Çin toplam enerjinin % 17’sini tek başına tüketiyor.
7- Avrupa tükettiği petrolün % 86’sını, doğal gazın ise % 65’ini ithal ediyor. Avrupa’nın ithalat yaptığı en büyük kaynak Rusya.
8- Avrupa’nın 2011 yılı toplam enerji tüketimi 1,75 milyar ton petrole eşdeğer. Bu tüketimin % 40’ı petrol, % 25’i doğal gaz, % 16’sı kömür, % 12’si nükleer enerji, % 5’i hidroelektrik, % 4’ü yenilenebilir enerji.
9- AB tükettiği petrolün % 30’unu Rusya’dan ithal ederken, kullandığı doğal gazın % 32’sini Rusya’dan sağlıyor.
10- AB’nin ortalama enerji dışa bağımlılığı % 55 düzeyindeyken, bazı ülkelerin sadece Rusya’ya bağımlı olma oranları % 50’nin üstünde.
11- Avrupa ülkelerinin ister öz kaynak, ister ithal olsun “gaza bağımlı” olma oranları da çok yüksek. Finlandiya yüzde 100, Slovakya yüzde 100, Yunanistan yüzde 84, Polonya yüzde 63, Fransa yüzde 23, Almanya yüzde 40, İtalya yüzde 32..
12- 2023 yılında AB kullanacağı petrolün % 93’ünü, doğal gazın % 77’sini ithal edecek. Bu oranlar 2030 yılında petrol için % 95’e, doğal gaz için % 84’e çıkacak.
13- Rusya 510 milyon ton petrol üretimi ile dünya genelinde ilk sırayı alırken, ürettiği petrolün % 30’unu doğrudan AB ülkelerine satıyor.
14- Doğalgaz bağımlılığında AB ülkeleri içinde ilk sırayı Almanya alırken, ikinci sırada İtalya geliyor.
15- 2023-2030 dönemine kadar dünya genelinde 25 trilyon dolar enerji yatırımı yapılmaz ise, başta AB ülkeleri olmak üzere birçok ülke büyük bir darboğaz ile karşı karşıya kalacak.
16- AB ülkelerinde 20’nin üzerinde farklı merkezde Gazprom ortaklık kurarken, Gazprom’un işlettiği yüksek basınçlı doğal gaz boru hattı 160 bin km’ye ulaşmış durumda.
Sonuç 1: Bu verilere dikkatli bakınca çok net bir gerçek ortaya çıkıyor; 2023-2030 dönemine kadar ekonomik kriz hariç sadece “enerji dinamiklerinde” bile “giderek daha kötü duruma düşecek” ve “parçalanma süreci hızlanırken” YENİ DÜNYA DENKLEMİ içinde yer alamayacak bir Avrupa var…
Sonuç 2: Avrupa süratle “bağımlı hale” gelirken ve “ekonomik zorluklar-bağımlı olma-yaşlanan nüfus” gibi etkilerle “gücünü kaybederken”, gittikçe güçlenen Rusya ve her anlamda “bağımsız bir güç olma” yoluna giren Türkiye göze çarpıyor…
Sonuç 3: 2023 yılında 2.5 trilyon dolar milli gelir, 3 nükleer santral ile “bağımsız hale gelmiş”, petrol-gaz kaynaklarına yakın hatta “geçen-geçecek boruları” kontrol edecek bir Türkiye, geleceği sorgulayan Almanya-İngiltere-İsrail için onların senaryolarına göre tam bir “felaket”!
Sonuç 4: Türkiye, bölgede “hareket kabiliyeti olan en büyük askeri güç” ve bu gerçek yukarıda adı geçen ülkeleri ayrıca düşündürüyor!
Son söz: Almanya-İngiltere-İsrail üçgeninde tek bir amaç var; Türkiye’yi 2003’te çıktığı 2023 yolundan ne pahasına olursa olsun döndürmek, bu gidişatı durdurmak ve Türkiye’yi içinden çıktığı kutuya yeniden doldurmak! Bu ittifakın ve alt dinamikler sebebi ile bu “birliğe” destek verenlerin, artık iyice açığa çıkan tek bir parolası var; “Erdoğan’ı yıprat, Hükümeti durdur, eskisi gibi bir Türkiye için elinden ne geliyorsa yap!
Önemli not 1: Daha yolun başındayız, terör, finansal manipülasyon, medya saldırıları ve daha birçok pis oyuna hazır ve bu süreçte güçlü olmalıyız… 2023’e vardığımızda “YENİ DÜNYA DENKLEMİ içinde parlayan bir yıldız” olacağız…
Önemli not 2: Amerika bu “oluşumun” tamamen dışında ve Devlet politikası olarak bölgede Türkiye ile olmayı seçen bir eğilimi var. Bu yolda özellikle Avrupa yok olurken, ABD ile “yapabileceklerimizi” doğru sorgulamalı ve ABD-Türkiye-Rusya üçgenini doğru oturtmalıyız…
Yazar: Yiğit Bulut
Kaynak: Enerji Enstitüsü
çok dogru bir yaklaşım oyunu önceden görüp önlem almak tüm sanayici ve halkımızın görevi. daha güçlü bir Türkiye için el ele vermeliyiz. İşçisiyle – sanayicisi ile – halkıyla.