Dünyanın en güçlü lazer sisteminin 192 ışını, 500 trilyon Wattlık bir enerjiyi, saniyenin milyarda biri bir sürede ufak bir altın silindire ateşliyor. Lazerler hedeflerine çarptıklarında ortaya çıkan sıcaklık 100 milyon dereceyi bulurken, açığa çıkan basınç da atmosferin 100 milyar katına ulaşıyor. Ortaya çıkan bu muazzam güç, yeryüzünde mikroskobik boyutta yapay bir güneşin oluşmasına neden oluyor.
ABD’nin California eyaletinin Livermore şehrinde bulunan National Ignition Facility (Ulusal Yanma Laboratuvarı) NIF’in binasında Güneş’in evrene yaydığı enerjinin kaynağının bir benzeri oluşturulmaya çalışıyor. Hidrojen atomlarının muazzam basınç altında birleşerek Helyuma dönüşürken ortaya çıkan enerji harmanlanarak dünyanın giderek artan enerji talebine çözüm bulunmaya çalışılıyor.
2050 yılında dünya nüfusu 9 milyarı aşacağı tahmin edilirken, Uluslararası Enerji Ajansı IEA’ya göre enerji ihtiyacı da 2 kat artacak. Yakın dönemde hala enerji ihtiyacının büyük kısmını karşılaması beklenen fosil yakıtlarının ise bir gün tükenecek olması, sürdürülebilir çözümün daha radikal yöntemlerde olabileceği sorusunu gündeme getiriyor.
ABD Enerji Bakanlığı’nın desteğiyle 3,5 milyar dolara mal olan ve yapımına 1997 yılında başlanan ve Mart 2009′da işlevsel hale gelen dünyanın en güçlü lazerinin oluşturmaya çalıştırdığı füzyonun temelinde dünyanın en ünlü bilim adamının teorisi yazıyor.
Einstein neredeyse pop ikonu haline gelen “E=mc2″ denklemine göre kütle, ışık hızının karesi oranında enerjiye dönüşebilir. Başka bir deyişle enerji ve kütle birbirine dönüşebilen formlardır. Füzyonda birleşen iki hidrojen atomunun kaybettiği kütle inanılmaz bir enerjiye dönüşür.
Dünya’dan 333 bin kat ağır olan Güneş’in oluşturduğu yerçekimi füzyonun kendiliğinden oluşmasına neden olurken, aynı etkiyi laboratuvarda oluşturmak için lazer ışınlarının yarattığı basınç kullanılıyor.
Füzyonda ortaya çıkan enerji, harmanlanarak tekrar lazerlerde kullanarak oluşan zincirleme reaksiyonla kendi kendini besleyen bir sistem oluşturularak, sınırsız enerjinin kapıları aralanacak.
Ancak bu prosesin şehirlere enerji veren bir santral olarak ticari kullanıma başlamasına daha uzun süre var. NIF ticari kullanımına başlanması için öncelikle füzyonun sağlam olduğunun kanıtlanması gerekiyor. Ardından füzyonun net enerji veren bir siteme dönüştürülmesi gerekiyor. Eğer bu teorik aşamalar geçilebilirse geriye mühendislik sorunlarını aşmak kalıyor. Ardından kurulacak prototip santrallerde testler yapıldıktan sonra, ticari santrallerin kurulumuna başlanabilecek.
Füzyonu cazip kılan nedenlerin başında yakıt için ihtiyaç duyulan Hidrojenin dünyada bolca bulunması yatıyor. Su molekülünün oksijenle birlikte yapı taşı olan Hidrojen, bir bardak suyla New York gibi bir şehrin bir günlük enerjisini sağlayabiliyor. Dünyada okyanuslarda bulunan sudaki hidrojen, insanlık için neredeyse tüketilemez bir enerji kaynağı sunuyor.
Kaynak: Wall Street Journal