Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, kısa ve orta vadede TEİAŞ’ın özelleştirilmesinden yana olmadıklarını bildirdi. Yıldız, Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Salonunda düzenlenen, “6446 sayılı Kanun Sonrası Elektrik Piyasasındaki Gelişmeler” konulu sempozyumda, yaptığı konuşmada, enerji sektöründe yapılan mevzuat değişikliklerinin ardından sektörün daha dinamik hale geleceğini söyledi.
Kanun ve mevzuat değişikliklerinde, her kesimin talepleri ve ihtiyaçlarını gözönüne alacaklarını anlatan Yıldız, “Ama kısa ve orta vadede TEİAŞ’ın özelleştirilmesinden yana değiliz. Ondan daha önce TEDAŞ’ın bütün bölgelerde özelleştirildiğini, doğalgazda bütün bölgelerin özelleştirildiğini ve üretim şirketlerinin özelleştirme sürecinin de devam ettiğini belirtmek isterim” dedi.
Her şeyin açıkça konuşulması gerektiğini if
“Özel sektörün yatırımlarından son derece memnunuz, finansman yapısından memnunuz ama özellikle kara kış günlerinde ve olumsuz hava şartlarının pik yaptığı noktalarda piyasanın aynı şekilde korunup kollanması lazım. Zaman zaman istismarların olduğunu görüyoruz. Ben özel sektörden gelen birisiyim. Ama kamu denetimi ve gözetimiyle beraber özel sektörün bu yapılanmasının daha doğru olduğunu bir kez daha gördük.
Biz özel sektörün sağlığından sorumluyuz, özel sektörün yaptığı yatırımlarla alakalı (ne yapalım, kendisi tercih etti) demeyiz. Biz madem ki özel sektörü hukuk, kanun ve mevzuat çerçevesinde koruyup kollayacağız, o zaman bu tür günlerde de gerek fiyat mekarizmalarıyla beraber gerekse diğer unsurlarla beraber bu iyi niyetin istismar edilmemesi lazım.”
Kendisinden önceki konuşmacının ön lisans kavramından bahsettiğine dikkati çeken Yıldız, “Çantacı diye tabir edilen girişimcilerin bundan sonra daha rahat edemeyecekleri bir ortamın olacağını söylemem lazım. Projeyle ve mühendislikle alakalı herhangi bir katma değer koyacak olan işletmeler varsa, bu projelerle alakalı bir kısım satışlar yapmasını makul buluruz. Ön lisans kavramıyla beraber gerçek yatırımcılar için nihayetsiz ama spekülatif yatırımcılar için sınırlı bir piyasayı öngörmüş oluyoruz” diye konuştu.
Doğalgaz tüketimi yüzde 35 artan il var
Enerji sektörünü en fazla etkileyen yapılardan birinin de Türkiye’deki kullanım alışkanlıklarının değişmesi olduğuna dikkati çeken Yıldız, “Geçen yıla göre klima satışlarının yüzde 50′lerin daha üzerine çıktığını görüyoruz. Bu yılın 6 Aralık-15 Aralık tarihleri arasında, doğalgaz tüketimi yüzde 35 civarında artan il var. Örneğin, Eskişehir’in yaz ve kış kullanımı arasında 22 kat fark var. Bu çok kolay yönetilebilir bir durum değil” dedi.
Türkiye’de 7 milyon civarında beyaz eşyanın satılıp, yenilendiği bir ortama girildiğini bildiren Yıldız, Türkiye’de ölenlerle doğanlar arasındaki nüfus farkının yılda 1 milyon, yıl içerisinde trafiğe çıkan araç sayısının da 1 milyon civarında olduğunu söyledi.
Yıldız, Türkiye’nin büyürken değişmesinin çok daha dikkatli bir yönetimi zorunlu hale getirdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bu yılın sonunda, 2002′ye kadar Türkiye’de yapılan yatırımların toplamı kadar, son 11 yılda Türkiye’ye yatırım yapılmış olacak. Bunun bu kadar yıla sıkışması ve kurulu gücün iki katına çıkıyor olması çok enteresandır. Bu yıl 5 bin MW’lerin üzerinde gücü devreye alarak, Cumhuriyet tarihinde bir yılda en fazla güç devreye alınan yılı yaşıyoruz. Bu siyasi istikrara duyulan güvenin de bir sonucudur.
Bu yatırımlar sadece siyasi istikrara duyulan güven azaltılırsa engellenebilir. Onun haricindeki enerji sektöründeki aktörlerin güveninde azalma olmaz. O yüzden son gelişmeleri de dikkatle takip etmemiz lazım. Bir kısım sivil toplum örgütleri için söylüyorum, acaba biz kalkınmaya mı karşı duruşta bulunuyoruz, yoksa enerji sektörü ile alakalı doğru seçimlerin mi yanındayız? diye düşünmek gerekir.”
Geçen hafta Erzincan’da test sırasında doğalgaz verilemediğini hatırlatan Yıldız, “Notlara baktığımda bundan 3-5 yıl önce demeç veren bazı sivil toplum örgütleri, HES, RES ve güneş enerjisine karşı olduklarını söylüyorlar. Aynı sivil toplum örgütleri 10 Aralık’tan sonra da doğalgazın ithalatına karşı olduklarını söylüyorlar. Beş ayrı zamanda verilen demeçlerin hepsini yan yana koydum, karşı olmadıkları hiçbir enerji kaynağı yok. Ben buna masum ifadelerle karşı oluş değil, tam tersi kalkınmaya karşı oluş olarak söylemem lazım” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: Enerji Enstitüsü