Avrupa Birliği nezdinde Azerbaycan’a olan yaklaşım, Doğu Ortaklığı projesi kapsamında yer alan diğer devletlere olan yaklaşıma nazaran ciddi farklılar göstermektedir. Zengin petrol kaynaklarına sahip Azerbaycan’la iyi ilişkilerin sürdürülebilmesi adına Brüksel, bu devlette yürürlükte olan ve AB standartlarına uymayan pek çok uygulamaya göz yummaya hazır durumdadır. Söz konusu konjonktürde, hem AB, hem de Bakü cephesinden Azerbaycan’ın AB Ortaklığı konusu ise gündeme dahi getirilmemektedir.
Azerbaycan’ın Doğu Ortaklığı projesine dahil edilmiş olması birkaç faktörle açıklanmaktadır. Biçimsel olarak, yani bir başka deyişle coğrafi açıdan, bu ülke Avrupa topraklarındadır. Zaten bu ülkeye komşu olan Gürcistan ve Ermenistan’ı bu programa dahil edip Azerbaycan’ı dışarıda bırakmak mantığa son derece aykırı olurdu. Brüksel’den yapılan açıklamalarda, Doğu Ortaklığı katılımcısı olan hiçbir ülkenin yakın bir gelecekte AB üyesi olmayacağına net bir biçimde vurgu yapılmakta.
Uluslararası Yeni Devletler Enstitüsü Başkanı Aleksey Martınov, Avrupa entegrasyonu konusunda Bakü’nün herhangi bir yanılsama içerisinde olmadığını, her şeyden önemlisi, gözlerinin önünde duran somut bir Ankara örneği olduğu görüşünde:
Türkiye söz konusu anlaşmayı yıllar önce imzaladı. Ancak bu zamana kadar AB üyesi olmak bir yana, üyelik sürecinin yarısını dahi aşmayı başaramadı. Ankara örneği Azerbaycan için net bir gösterge olduğu için böyle bir anlaşmayı imzaladıkları takdirde Azerbaycanlılar ileride ne olacağının tam olarak farkındalar.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, geçtiğimiz günlerde Litvanya’nın başkenti Vilniüs’te toplanan Doğu Ortaklığı Zirvesi’nde Azerbaycan’ın AB Ortaklığı Anlaşması’nı imzalaması konusunun gündeme dahi getirilmemiş olması hiç de şaşırtıcı olmamaktadır. Zirvedeki en ilginç gelişme ise Doğu Ortaklığı’na üye olan katılımcı ülkelerdeki yönetim erkinin ve demokrasinin iyileştirilmesi adına bu ülkelerde bir takım reformların gerçekleştirileceğinin ilan edilmesiydi.
AB, Doğu Ortaklığı projesi kapsamında yer alan ülkelerin bir kısmından bu ilkelere ve reformlara sıkı bir bağlılık talep etmektedir. Bu ülkelerin söz konusu ilke ve reformlardan sapması ise AB cephesinden gelecek olan sert eleştiri ve hatta yaptırım dalgasına sebebiyet verecektir. Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Rusya Yüksek Ekonomi Okulu Dünya Ekonomisi ve Dünya Politikası Fakültesi Dekan Yardımcısı Andrey Suzdaltsev, Doğu Ortaklığı kapsamında Azerbaycan ile ilişkilerde diğer ülkelerden çok daha farklı standartların uygulandığı görüşünde:
Azerbaycan, otoriter bir devlet yapısının son derece hakim durumda bulunduğu bir ülke. Ülkedeki muhalefete karşı yürütülen son derece sert uygulamalar dikkat çekmekte. Ayrıca Azerbaycan, Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletler içerisinde yönetimin babadan oğula geçtiği tek ülkedir. Bütün bunlara rağmen yine de AB’nin Doğu Ortaklığı projesi içerisinde yer almaktadır. Çünkü AB için Azerbaycan, Rusya’yı saf dışı bırakmak suretiyle Hazar Denizi bölgesinden enerji kaynağı elde etmeye giden yol konumundadır. Bu sebeple Azerbaycan her zaman AB’nin dikkat merkezinde bulunmuş ve AB tarafından desteklenmiştir.
Adaletli bir yorum yapabilmek adına, AB’nin zaman zaman Azerbaycan’da yaşanan bir takım olayları eleştirdiğini de ifade etmek gerekmekte. Bu bağlamda, Avrupa Parlamentosu’ndan geçtiğimiz sonbahar itibariye yapılan açıklamada, Azerbaycan’da gerçekleştirilen ve İlham Aliyev’in yeniden devlet başkanı seçildiği seçimlerin AGİT normlarına uymadığı açıkça ifade edildi.
Bu eleştiriye yanıt olarak Bakü ise Euronest Parlamenterler Meclisi’ne katılımını askıya aldı. Benzer bir durumun tekrar etmesi halinde, Azerbaycan’ın Doğu Ortaklığı’ndan da çıkabileceğini öngörmek mümkündür. Her şeyden önemlisi, bu projenin Azerbaycan’a olan somut katkısı ise henüz net bir şekilde ortaya çıkmamıştır.
Kaynak: Enerji Enstitüsü