Rusya’yla yaşanan gerginliğin, Rusya ve özellikle de Putin tarafından tırmandırılarak devam ettirilmesi, Türkiye’nin enerji politikalarında yeni bir dönemi başlattı. Rusya krizi, Türkiye’nin bundan sonraki dönemde enerjide çizeceği yol haritasını belirleyecek nitelikte.
Bu kriz sonrasında, 2015 yılında temelleri atılan TANAP’ın erken bitirilmesi kararlaştırıldı. Tü
Yani Rusya krizi ertelenen, yavaş giden ya da tamamlanmayan enerji projelerinin hayata geçirilmesi için, en önemlisi de Rusya’ya olan enerjiye bağımlılığın azaltılması ve enerjide ülke çeşitliliğinin sağlanması için bir uyanış oldu.
ENERJİNİN TEK ADRESİ RUSYA DEĞİL
Rusya uzun yıllardır enerjide sahip olduğu gücü özellikle siyasi arenada bir tehdit olarak kullandı. Ukrayna’yla yaşanan krizde AB ülkelerine giden doğal gaz kartını öne sürmesi, ardından Güney Akım’ı iptal ederek Türk Akımı’na yönelmesi, Kırım’ı ilhak etmesi gibi birçok olayda, elindeki enerjiyi göstermekten kaçınmadı.
Ukrayna krizinin ardından AB ülkelerinin enerjide alternatif arayışları da, Rusya’nın enerjisine duyulan güvensizlikten kaynaklanıyordu.
Türkiye’nin Rusya’ya verdiği haklı tepkiden sonra, yine doğal gazın geleceğinin tartışılması, Rusya’nın enerjide güvenilir bir ülke profili çizmediğinin kanıtı. Hiçbir ülke, enerji anlaşması yaptığı bir ülkenin herhangi bir anlaşmazlıkta enerjiyi kesme endişesiniyaşamak istemez.
En önemlisi de doğal gaz arz eden ülke sayısı da gittikçe artıyor. Dolayısıyla, artık doğal gaz kaynaklarını talep edenler değil bu kaynakları arz edenler rekabet edecek. Bu yüzden yeni dönemde doğal gaza sahip olmak değil, bu doğal gazın uluslararası piyasalara nasıl, nereden transfer edileceği ve kime satılacağı daha önemli hale geliyor. Bu nedenle, Rusya gibi ülkelerin tehditle bu piyasalarda var olması ve varlığını devam ettirmesi ise zor.
ENERJİ DENKLEMİNİN VAZGEÇİLMEZİ TÜRKİYE
Türkiye, uzun yıllar sonra, enerji kaynaklarına sahip olmasa da bulunduğu coğrafya nedeniyle artık söz sahibi bir ülke. Türkiye, büyük enerji projelerinin merkez ülkesi olurken, yeni anlaşmalarla ve ülke ortaklıklarıyla enerji çeşitliliğini sağlayabilmek adına adımlar atıyor.
Bu kapsamda, Güney Gaz Koridoru’nun hem Türkiye’nin hem de AB’nin enerji arz güvenliğini sağlaması hem de bu koridor sayesinde gaz üreticilerinin, doğal gaztransferi için en ekonomik ve stratejikülke olan Türkiye’de bulunma zorunlulukları, Türkiye’yi enerjide kilit bir oyuncu haline getiriyor.
Katar’la yapılan LNG anlaşması, Azerbaycan’la ortak yürütülen TANAP’ın beklenen tarihten önce bitirilmesi için anlaşılması,enerji ticaretinde yeni bir aktör olarak Türkmenistan ile devam eden çalışmalar ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu irade, Türkiye’nin hem gelecek dönem enerjideki merkez ülke rolünü güçlendirecek, hem de Rusya doğal gazına alternatif olacak ülke sayısını artıracaktır.
En son olarak enerjide alternatif arayışlarında İsrail’den de Türkiye’ye bir teklif sunuldu. Doğu Akdeniz’de Tamar ve Leviathan’da bulduğu doğal gazı Türkiye üzerinden AB pazarına ulaştırmak isteyen İsrail için Türkiye kilit noktada bulunuyor. Çünkü Türkiye, jeopolitik konumu nedeniyle doğal gaz geçişinin en uygun maliyetle sağlanacağı güzergah üzerinde. Ayrıca siyasi ve ekonomik istikrarıyla, enerjide merkez ülke konumunda.
Gazze’ye uygulanan zulüm ve Mavi Marmara olayından dolayı, Türkiye’nin ilişkilerini en alt düzeye indirdiği İsrail, tüm bunlara rağmen Türkiye’ye enerji teklifi sunuyor. Aslında bu teklif bile,Türkiye’nin bölgesel enerjideki gücünü ve kilit oyuncu olduğunun ilanıdır.
Enerjide aktör birçok ülkenin enerji denklemine dahil olabilmek için başvurdukları ülkenin Türkiye olması, enerji denkleminin sabit değişkeninin Türkiye olduğunu gösteriyor.
Yani enerjide tek adresin Rusya olmadığı açık. Zaten tek adres olma özelliğini kaybetme tehlikesini hisseden Rusya’nın Akdeniz sevdası da enerjiden kaynaklanıyor.
Zaten Rusya’nın enerji zenginliğine rağmen Akdeniz’de bulunma nedeni de, kurulacak yeni enerji denkleminde var olma isteği değil mi?
Yazan: Erdal Tanas Karagöl
Kaynak: Yeni Şafak