Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 01 Kasım 2012
Ahmet Davutoğlu’nun bölgeyi ziyareti sonrasında Arakan Polisinin söylediği, “Siz öldürülmek için yaratılmışsınız bizde bunun gereğini yapacağız” sözü dün olduğu gibi bugün de gerçekleştiriliyor. Bu niyetin en somut biçimde ifade eden kişi Myanmar Devlet Başkanı Thein Sein oldu. Sein, Müslümanlarla ilgili BM’nin üstlenmesi gereken yegâne görevin onları mülteci kamplarında toplayarak başka ülkelere gönderilmesi olduğunu açıkladı.
Arakanın ne güçlü lider nede güçlü diasporaya sahipler. Uluslararası kurumların büyük çoğunluğu da ne yazık ki bu soruna gözlerini kapatmış durumda. Arakan’da adeta ikinci Bosna yaşanmasına rağmen İslam İşbirliği Teşkilatı dahil olmak üzere uluslararası kurumlar da bu konuda yeterli yaptırıma sahip değiller. Arakan için öteden beri söylediğim Malezya , Endonezya ve Türkiye’nin başını çekeceği bir oluşum Arakan sorununu tamamen bitirmez ama en azından vahşetin sona erdirilmesi noktasında etkili olabilir.Bu bakımdan Batıdan Arakan’a müdahale etmesin i beklemek pek gerçekçi olmayacaktır. Çünkü Arakanlı Müslümanların son dönemde çok yoğun şekilde öldürülmelerinin altında yatan esas neden bölgenin Müslümanlardan temizlenmesi ve güvenli enerji yolunun açılmasıdır. ABD ve Çin’in politikaları arasında ezdirilen, öldürülen Arakanlıların durumu aslında her iki devletin de politikalarıyla ilgilidir.
Arakanlıların uzun yıllardır devam eden mücadeleleri bugün kendini koruma endeksli olsa da batının iki yüzlülüğü ve İslam ülkelerinin caydırıcı olmayan kararları ne yazık ki Arakanlıların yarını için umut olamıyor ve öldürülmelerini engelleyemiyor.
Myanmar, dünya gündemine ilk kez 1988’de gerçekleşen askeri darbe ile geldi.1990’da yapılan seçimleri Demokrasi için Birlik partisinin kazanmasına karşın cunta tarafından iktidara gelmesi engellendi.Ardından da muhalefet lideri Aung San Suu Kyi tutuklandı.2007 ekim ayında,artan petrol fiyatlarını fırsat bilen Budist rahipler önderliğindeki halk ve öğrencilerin protestosu bir müddet sonra şekil değiştirerek askeri cuntaya karşı dönüşse de çok kanlı bir şekilde bastırıldı. Pasifik Asya’nın en fakir ülkesi olan Myanmar’da, 2 sene önce iktidara gelen emekli asker Thein Shein öncülüğünde yeni reformlara imza atıldı ve ülke “yabancı sermayeye” açıldı ve Nobel ödüllü muhalefet lideri Kyi meclise taşındı.
AFGANİSTAN’DAN SONRA EN BÜYÜK HAŞHAŞ ÜRETİCİSİ
Myanmar, Afganistan’dan sonra dünyanın ikinci en büyük yasadışı afyon üreticisi konumundadır. Bununla birlikte Myanmar’da, afyon miktarları 1996’dan bu yana, belirgin oranda düşmüştür. Afyon üretilen yerler 2002 yılında % 7 oranında azalmıştır.Ancak Birleşmiş Milletler (BM) Ekim ayında yayınladığı raporda, Asya’da artan uyuşturucu madde talebini karşılamak amacıyla Myanmar’da yasadışı haşhaş üretiminde artış olduğunu açıkladı.Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Birimi (UNODC) verilerine dayandırılan raporda, haşhaş üretiminin geçen yıla oranla yüzde 17 artarak 40 bin hektardan 51 bin hektara çıktığı belirtildi. Güneydoğu Asya ülkelerinde haşhaş ekiminin durdurulmasına yönelik hükümet tarafından yürütülen kampanyaya rağmen üretimin arttığı bildirildi.Raporda ayrıca, Myanmar’ın, dünyadaki haşhaş üretiminin yüzde 25’ini elinde bulunduran Afganistan’dan sonra en büyük üretici ülke olduğu kaydedildi.
ARAKAN STRATEJİK BİR KONUMDA BULUNUYOR
Arakanın içerisinde yer aldığı eski ismi Burma yeni ismi Myanmar olan coğrafya, Hint okyanusunda Bengal körfezine hakim bir noktada bulunan yoksul Güney Asya ülkelerinden birisidir. Myanmar coğrafi konumu itibariyle Hint okyanusu, Bengal körfezi ve stratejik deniz yollarını kontrol yeteneğine sahiptir.Söz konusu deniz yolları Çin,Japonya ve G.Kore için hayati önem taşımaktadır. Petrole, doğal gaza, çok değerli mineral ve madenlere sahip ülke ek olarak, Çin ile Hindistan arasında stratejik bir noktada bulunmaktadır
Myanmar nüfusunun 2/3’ünü Birmanlar; 1/3’ünü ise Karenler, Kaçinler, Şanlar, Kayahlar, Arakanlar ve Monlar oluşturmaktadır. Askeri yönetime karşı ülkedeki ulusal azınlıkların direnişi zaman zaman bir iç savaş biçimini almıştır. Yarım yüzyıldır ulusal baskıya karşı direnme hareketi devam etmektedir. Bu hareket 1975’ten sonra gerilla hareketi biçimine dönüşmüş ve Maoist gerillalar bu harekette de etkili olmuştur. Cunta, bu hareketleri etkisizleştirmek için zorla köy boşaltmalara yani iç göçe başvurmaktadır. Yani 1948’de kurulan ülkede sayıca en büyük ulus hakimiyetini kurmuş ve diğer ulusları baskı altına almıştır. Asimilasyon ve inkarcı politikalar ana politika haline gelmiştir. Müslümanlar bu baskıdan en yoğun şekilde nasibi almış ve bağımsızlık sonrası 105 bin Arakanlı katledilmiştir
Myanmar zengin maden yataklarına sahiptir. Dünya tungsten (volfram) üretiminin %20’si ve kobalt üretiminin %6’sı bu coğrafyada yapılmaktadır. Son yıllarda ilerleyen petrol ve doğalgaz üretimi ülkeyi daha da önemli kılmaktadır. Madenlerdeki devlet denetimi çokuluslu şirketlerin istemediği bir durumdur. Madencilik, enerji, ulaşım, yurtiçi ticaret ve imalat sanayii sektörlerine askeri yönetime bağlı kuruluşlar hakimdir. Bu kamu kuruluşları da rüşvet, kötü idare ve yönetimde şeffaflık eksikliği gibi faktörler nedeniyle gelişememektedir. Myanmar’da askeri harcamaların toplam kamu sektörü harcamalarının %40’ını oluşturduğu tahmin edilmektedir.
Kapalı ekonomi ve askeri dikta rejiminde de geçen yaklaşık yarım asır (tam olarak 45 yıl) ülkenin dış ilişkilerini Çin’e endekslemişti. En büyük hedef Kuzey Kore gibi nükleer olmaktı. Myanmar bu yüzden yıllarca Rusya’ya öğrenci gönderdi.
HERŞEY ENERJİ GÜVENLİĞİ İÇİN
Japonya ve özellikle de Çin, ekonomik gelişimini devam ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu enerjinin büyük bölümünü deniz yoluyla Orta Doğu’dan temin eder.Keza Avrupa Birliği ile ticaretinin büyük bölümünü de bu yollar üzerinden sağlar.ABD’nin Diego Garcia’daki deniz üssü ve ABD desteğiyle büyük deniz gücü haline gelen Hint donanması ise Çin’in ulusal güvenlik çıkarlarına karşı büyük bir risk oluşturmaktadır. Çin’de bu riski en aza indirmek ve enerjiyi güvenli bir şekilde Çin’e ulaştırmak için Myanmar ‘a önce ekonomik ve teknik yardımda bulundu.Sonrasında Çin-Myanmar arasında stratejik ve askeri işbirliği anlaşmaları imzalandı.Anlaşma ile Çin Myanmar’da deniz üssü kullanma hakkı elde etti.Böylece hem Myanmar’ı tampon bölge olarak kullanma imkanına sahip oldu hem de Hint okyanusunda deniz trafiğini denetleyebilecek konuma ulaştı.Şüphesiz Myanmar Çin için sadece güvenlik ortağı değil aynı zamanda petrol ve gaz yataklarıyla da ilgilenilecek bir devlettir.
ARAKAN’IN KATLİNE SEBEP ENERJİ YOLU
Myanmar’nın Arakan’da Müslümanların yoğun olduğu eyalet başkenti Sittwe’den başlayan ve Yunnan eyaletinden Çin’e giren Çin-Myanmar doğal gaz ve petrol boru hatları Arakan sorunu çerçevesinde yeniden ele alınmalı. 2009 yılında inşaatı başlayan boru hattı sadece Myanmar’nın enerji kaynaklarını taşımayacak Çin’e. Dahası Sittwe’de yapılacak derin deniz limanı, Ortadoğu’dan Çin’e giden tankerlerin boşaltım yapılacağı bir liman haline getirilerek, Çin’in Malaka boğazına ve dolayısıyla Singapur ve Malezya’ya olan bağımlılığına alternatif olarak düşünülüyor. Bir başka deyişle Çin’in enerji güvenliğinin parçası olarak Myanmar’daki Müslümanlar ve dahası tam da Arakan bölgesi önemli bir görev ifa ediyor. Myanmar Devlet Başkanının ısrarla burayı terk edin demesinin altında yatan esas gerekçeyi bugün bu enerji yolunun kendi güvenlikleri altına alınması üzerinden geçiyor. Myanmar Hükümeti bunun için bölgeyi Müslümanlardan arındırmak istiyor ve katliamlar yapıyor. Arakan Müslümanları da orta vadede bölgenin muhtemel bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olarak görüldüğünden, Çin’in enerji güvenliğine tehdit olarak görülmekte, bölgeden sürülmelerine olumlu bakılmaktadır. Bu nedenle, Rohingya Müslümanları sorunu genel itibariyle bir post-kolonyal ulusalcılık sorunu olsa da, krizin son hali bu kılıf altında daha çok bölgesel bir güç rekabetinin bir uzantısıdır.
Gerçekleştirilecek bu doğalgaz boru hattı ile Myanmar’ın enerji ihracatına bağımlılığı artacaktır. Mynamar’ın doğalgaz ihracatı bugün Myanmar’ın en önemli ihracat kalemidir. 2005 yılında 1.4 milyar $ tutarında doğalgaz ihracatı gerçekleştirilmiştir. Bu rakam ülkenin toplam ihracat gelirinin %37’sidir. Ayrıca Mynamar’ın gaz ihracatı ülkenin GSMH’sının %15’ine eşdeğerdir.
Myanmar’ın 2006 yılı ihracat tutarı 5.289 milyar $’dır. İhracatın 1/3’ünü tekstil, 1/5’ini gıda ve yine 1/5’ini ağaç ürünleri oluşturur Başlıca ihracat ürünleri giyim %36, gıda ürünleri %22, ormancılık ürünleri %21, değerli taşlar %. İhraç malları Kereste, balık, karides, pirinç, baklagiller, afyon’dur. İhracat ortakları arasında ise %43.8’lik pay ile Tayland birinci sırada gelmektedir. Onu %12.1 ile Hindistan, %6.7 ile Çin ve %5 ile Japonya’dır.
Myanmar’ın 2006 yılı İthalat tutarı ise 2.049 milyar $ olmuştur. Temel İthalat ürünleri makineler, taşımacılık araçları, yapı malzemeleri ve gıda ürünleridir. Başlıca İthalat ortakları ise Çin (%28.8), Tayland (%21.8), Singapur (%18.4), Malezya (7.6%) dır.
ABD’NİN HAMLELERİ
Çin ve Rusya’nın bölgede inisiyatif geliştirmesine karşın ABD, Afganistan ve Irak bataklığına saplandıktan sonra Asya-Pasifik coğrafyasında çok önemli mevziler kaybetti. Çin’in hızlı yükselişini Asya’daki müttefikleri Japonya ve G.Kore için tehdit olarak gören ABD, bir yandan yeni bir Asya politikası geliştirerek kaybettiği mevzileri yeniden kazanmaya çalışırken diğer yandan Çin’i güneyden kuşatabilmek için küçük Güney Asya ülkelerinde kendi yandaşı ve Çin karşıtı rejimleri oluşturacak operasyonlara girişti.Bunun son örneği Güney Çin denizi krizinde yaşandı. ABD’nin 2040 yılına kadar donanmasının büyük bir kısmını Bengal Kürfezi’ne kaydıracağı hesap ediliyor. Kısaca ABD, Çin’in etki alanını azaltmak için yarın bölgeye müdahale ederse şaşmamak gerekecek, eğer bir müdahale olursa bu Arakanlı Müslümanların katledilmesini sona erdirmekten ziyade enerji güvenliği için olacak.
Yakın zamanda ABD yönetimi, Myanmar’a geçmişteki askeri darbe döneminde uyguladığı tüm yaptırımları da hafiflettiğini açıkladı. ABD parlamentosu, Asya Kalkınma Bankası da dahil olmak üzere kurumların kredi verme yetkisini engelleyen ABD kısıtlamalarının devlet başkanının kararı doğrultusunda kaldırılabileceğine ilişkin yasayı, Eylül ayın sonlarında oy birliğiyle yürürlüğe sokmuştu.