Kategori : DOĞALGAZ ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, PETROL ve AKARYAKIT SEKTÖRÜ - Tarih : 12 Mayıs 2014
Gazeteci Kayhan Karaca, Azerbaycan izlenimlerini DW için iki bölümlük bir yazı dizisinde kaleme aldı. İlk bölümün konusu enerji: “Enerji Azerbaycan için o kadar önemli ki artık ‘enerji diplomasisi’nden söz ediliyor.”
Bakü’nün yaklaşık 30 km. dışında Sangaçal petrol ve gaz terminalindeyiz. Dünyanın en büyük gaz-petrol terminallerinden biri burası, hatta en büyüğü. Yaklaşık 1768 km uzunluğundaki Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının başladığı yer. Dev tesisi işleten BP (British Petroleum) İletişim Müdiresi Tamam Bayatlı “Bu petrol hattıyla gurur diyoruz” diyor ve bu yıl nisan ayında Ceyhan limanından 2 bin 500’üncü tankere yükleme yapıldığını söylüyor. Sangaçal ayrıca Bakü-Tiflis-Erzurum (doğalgaz) ve Bakü-Tiflis-Supsa (petrol) hatlarının da ana terminali konumunda.
BP yetkilileri dünyada ilk petrol kuyusunun açıldığı topraklar üzerinde olduğumuzu da hatırlatmadan edemiyor. İlk petrol kuyusunun 1848 yılında Bakü yakınlarındaki Bibi Heybat petrol sahasında açıldığını ve 1900 yılında Azerbaycan’ın dünya petrol üretiminin yüzde 50’sini (11.4 milyon ton) tedarik ettiğini öğreniyoruz. Nobel kardeşler de 1879 yılında Bakü’de “Brothers Nobel Oil Company – Branobel” adlı bir şirket kurmuş ve ülkede petrol endüstrisinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuşlar. Nobel kardeşlerin Bakü’de 40 yıl yaşadıkları “Villa Petrolea” adlı 1848 yapımı ev şu anda kentin en gözde müzelerinden biri. Bakü’nün doğusundaki çorak topraklarda yerden adeta petrol fışkırıyor. Öyle ki petrol ve gaz nedeniyle yüzyıllardır sönmeden aralıksız yanan topraklar var. Ülkenin “Ateş Diyarı” olarak adlandırılmasının nedeni de buradan geliyor.
Tamam Bayatlı, İkinci Dünya Savaşı sırasında SSCB’deki petrol üretiminin yüzde 80’inin Bakü’den sağlandığını, açık denizde ilk “offshore” petrol aramalarına da 1924 yılında Azerbaycan’ın Hazar Denizi kıyılarında başlandığını bildiriyor. Azerbaycan SSCB sonrası bağımsızlığını kazandıktan sonra 1990’lı yılların ortalarından itibaren petrol ve doğalgaz çalışmalarına hız verilmiş. Sangaçal terminalinde ilk operasyonlar 1997 yılında başlamış.
Muhtemel rezerv 7 trilyon
Azerbaycan, Hazar Denizi’ndeki Azeri-Çırak-Güneşli ve Şah Deniz sahalarından çıkarılan petrol ve doğalgaz sayesinde şimdi Türkiye ve Avrupa için Rus gaz ve petrolüne alternatif bir yol oluşturuyor. Azerbaycan Enerji Bakan Yardımcısı Natiq Abbasov, ülkenin kanıtlanmış doğalgaz rezervinin 2,6 trilyon metreküp, muhtemel rezervin 7 trilyon olduğunu söylüyor. Azeri bakan, kanıtlanmış petrol rezervini 2 milyar ton, muhtemel petrol rezervini ise 4 milyar ton olarak açıklıyor. Hazar Denizi’nde 1999 yılında keşfedilen Şah Deniz yatağının 1,2 trilyon metreküp doğalgaz ve 240 milyon ton kondensat rezerv barındırdığı belirtiliyor. BP yetkilileri Şah Deniz-2 adı verilen yatağın BP tarafından bugüne kadar işletilmiş en büyük projelerden biri olduğunu söylüyorlar. Azeri-Çırak-Güneşli hazvasından ise günümüzde 77 kuyudan aylık ortalama 2,8 milyon ton petrol ve 1,1 milyar metreküp doğalgaz üretilmekte.
TANAP’ın transfer kapasitesi artacak
Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz hattı ile Nisan 2014’e kadar Gürcistan’a 3,8 milyar metreküp, Türkiye’ye ise 27 milyar metreküp gaz gönderildi. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının yıllık kapasitesi ise 50 milyon tona ulaşmış durumda. Bu hattan bugüne kadar dünya pazarlarına 1 milyar 918 milyon milyon varil petrol ihraç edildi. Türkiye ile beraber gerçekleştirilecek TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) projesinin 2018 yılında tamamlanması öngörülüyor. TANAP’ın ilk etapta yıllık 18 milyar metreküp olan transfer kapasitesi 2023 yılında 23, 2026 yılında ise 31 milyar metreküpe çıkarılacak.
TANAP 2020 yılından itibaren TAP (Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı) projesiyle Türkiye’nin Yunanistan sınırından ve Arnavutluk üzerinden İtalya’ya da doğalgaz taşıyacak. İtalya üzerinden de büyük olasılıkla Avrupa’nın kuzeyine. TANAP ve TAP projeleri Avrupa’nın enerji sektöründe Rusya’ya bağımlılığına karşı alternatif bir yol olması bakımından stratejik öneme sahip. Son Ukrayna krizi TANAP ve TAP projelerinin Avrupa açısından önemini artırmış görünüyor. Ancak AB içinde henüz ortak bir enerji politikası yok. Rus doğalgazına bağımlılık, enerji güvenliği ve alternatif yollar konularındaki tartışmaların önümüzdeki aylardan itibaren hızlanması bekleniyor.
Modernleşen Bakü
TAP projesi nedeniyle Azerbaycan’ın özellikle İtalya ve Yunanistan’la ticari ve siyasi ilişkileri de ilerlemekte. İtalya’nın ünlü moda markalarının hemen hepsinin Bakü merkezinde lüks butikleri mevcut. İtalya şu anda Azerbaycan’ın AB içindeki en önemli ticari ortağı olma özelliğine sahip. İspanya da yakında Bakü’de elçilik açmaya hazırlanıyor. Azerbaycan’ın en önemli ticari ortaklarından Türkiye’nin markalarına da Bakü’nün her yerinde rastlamak mümkün. Bakü merkezindeki lüks AVM’lerin İstanbul’dakilerden hiçbir farkı yok. Kentin içinde ve dışında dev modern gökdelenler yükseliyor.
Sovyet döneminden kalma köhne binalar temizleniyor. Azerbaycan Diplomasi Akademisi gibi Batı ülkelerinde dahi eşine az rastlanır uluslararası üniversiteler kuruluyor. Türk inşaat sektörü Azerbaycan’a önemli yatırımlar yapmış. Türk firmaları Azerbaycan müteahhitlik hizmetleri sahasında Başkanlık sarayları, Milli Meclisin restorasyonu ve ek binasının tamamlanması, havaalanı inşası, yol, su, elektrik, enerji nakil hatları gibi sahalarda önemli projeler gerçekleştirmiş. Türkiye şu anda İngiltere, Norveç, ABD ve Japonya’nın ardından Azerbaycan’a en fazla yatırım yapan 5′inci ülke konumunda. TANAP ve TAP projeleri son yıllarda AB tarafından desteklenen Nabucco projesinin sonu anlamına mı geliyor? Natiq Abbasov Nabucco’nun gündemden düşmediği görüşünde: “Nabucco Türkmenistan, Irak, İran ve Azerbaycan doğalgazları hesaba katılarak dizayn edilmişti. İhraç edilebilir hacim avantajlı değildi. TAP’ın verdiği teklifler Nabucco’nun verdiğinden daha avatajlıydı. Fakat Nabucco yeniden gündeme gelebilir. Türkmenistan Avrupa pazarını öncelikli görüyor. Mevcut şebeke Türkmen gazı için yeterli değil. Avrupa’nın Türkmenistan’la görüşmeleri devam ediyor. Bana göre Azeri gazından sonra Türkmenistan da Azerbaycan örneğini izleyecek…” ABD yönetimi ve ABD’nin dev petrol şirketleri de Hazar Denizi altından Türkmen gazını Avrupa pazarlarına taşıyacak projeleri destekliyorlar. Fakat bu olası projelerin 2020’li yıllardan önce gündeme gelmesi şimdilik öngörülmüyor. Bu arada Enerji Bakan Yardımcısı Abbasov’un, Azerbaycan’ın nükleer yatırım projesi olmadığını, bunun yerine rüzgâr ve güneş enerjisi projelerine yatırım yapmak istediğini belirttiğini de not edelim. Azeri bakan, 2020 yılında ülke enerjisinin yüzde 20’sini güneş ve rügârdan sağlamak hedefinde olduklarını söylüyor.
Enerjiden gelen para nereye gidiyor?
Özetlemek gerekirse Azerbaycan artık enerjiden bol para kazanıyor. Peki, bu para ne yapılıyor? Nereye gidiyor? Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Dış İlişkiler Daire Başkanı büyükelçi Novruz Mammadov paranın üç istikameti olduğunu söylüyor ve ana hedeflerini gelecek nesilleri “petrole bağımlılıktan kurtarmak” olarak açıklıyor. “Petrol gelirleri insan kaynaklarına, eğitime aşılanıyor” diyor. İkinci hedefi “Azerbaycan’ı modernleştirmek ve bölgenin kalkınmış kültürel ve ekonomik merkezine dönüştürmek” şeklinde özetliyor. Son olarak da başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki yatırım projelerini gösteriyor. On yıllık bir dönemde sadece Türkiye’ye 17 milyar dolar tutarında yatırım yapmakta olduklarını belirtiyor. Azerbaycan; İtalya, Yunanistan, Hırvatistan ve Slovenya gibi ülkelerde de önemli yatırımlara hazırlanıyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Hasanov da amaçlarının petrole bağımlılığı asgariye indirmek olduğunu söylüyor, hatta bunun için 2020 yılını hedef gösteriyor: “2020 yılına kadar petrole bağımlılığı asgariye indirmeyi planlıyoruz. 2020’de yoksulluğu ortadan kaldırmak istiyoruz. 2003 yılında yüzde 45 olan yoksulluk oranı bugün yüzde 5,6 düzeyinde. 2020 yılında BM standartlarında kalkınmış bir ülke olma hedefimiz de var…”
Azerbaycan, petrol gelirlerinin yönetimi için bir Devlet Petrol Fonu da kurmuş. Fonun Başkan Yardımcısı İsrafil Mammadov, “kara altını insan altınına dönüştürmekten” söz ediyor ve ekliyor: “1990’ların başında Bakü’de durum korkunçtu. Elektrik yoktu, yollar feciydi. Şimdi elektrik ihraç ediyoruz. Petrol gelirleri sayesinde ülkeyi yeniden inşa ediyoruz.” Fonda şu anda 36 milyar dolar olan birikmiş sermayenin 10-15 yıl içinde 150 milyar doları aşması öngörülüyor. Yatırım stratejisi kapsamında bugüne kadar sadece ABD doları, euro ve sterline yatırım yapan Petrol Fonu, son zamanlarda Türk lirası, Rus rublesi ve Avustralya dolarına da yatırım yapmaya başlamış. Fon; hisse senetleri, altın ve emlağa da yatırım yapıyor. Son olarak Güney Kore’nin başkenti Seul’da 450 milyon Dolar değerinde lüks bir bina satın almış.
Azerbaycan’da petrol ve gaz dediğinizde herkes size Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ı işaret ediyor. Azerbaycan’ın yıllık yaklaşık 24 milyar dolar tutarındaki ihracatının yüzde 84’ünün petrol kaynaklı olduğu dikkate alındığında şaşırtıcı sayılmaz. SOCAR Başkan Yardımcısı Vitaliy Barlarbayov, Azerbaycan’ın en büyük gelir ve vergi kaynağı olduklarını saklamıyor. Baş aktörü oldukları TANAP ve TAP’ın 45 milyar dolar değerindeki yatırımla “dünyanın en büyük enerji projelerinden biri” olduğunu hatırlatıyor. SOCAR’ın birçok ülkede dev yatırımlara imza attığını belirtip, Türkiye’de Petkim’e yönelik yatırımlarını örnek gösteriyor.
SOCAR, Petkim yarımadasına 9,8 milyar dolarlık yatırım yaparak bölgeyi “Avrupa’nın en büyük üretim merkezlerinden biri” yapma iddiasında. Yatırımlar arasında Yunanistan’ın Pire limanını geride bırakacak bir liman projesi de var. Şirket, Türkiye’de Petkim sayesinde 2023 yılında tek başına 5 milyar dolar ihracat hedefliyor. Vitaliy Baylarbayov, Türkiye’ye TANAP ile sınırlı kalmaması gerektiği konusunda tavsiyede de bulunuyor: “Türkiye’nin Azerbaycan’la yetinmemesi, çok sayıda doğalgaz tedarikçisiyle ilişki içinde olması ve transit ülke olarak satın aldığı doğalgazı diğer ülkelere pazarlaması lazım.”
Kaynak: Deutsche Welle