Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 17 Nisan 2013
İngiltere’de Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House tarafından hazırlanan raporda sürdürülebilir olarak lanse edilen biyoyakıtlara bağımlılığın gıda fiyatlarını yükselteceği belirtildi. BBC Çevre Muhabiri Matt McGrath’ın haberine göre Enstitü ayrıca Birleşik Krallık’ın akıldışı biyoyakıt kullanımının önümüzdeki 12 ayda sürücülere maliyetinin 460 milyon sterlin olacağını da açıkladı.
Raporu kaleme alanlar bitkisel yağlardan elde edilen biyodizelin iklim açısından fosil yakıtlardan daha kötü olduğunu ileri sürüyor. AB kanunlarına göre biyoyakıtlar Birleşik Krallık’ta ulaşım yakıtlarının %5’ini karşılamak durumunda.
2008’den bu yana İngiltere’deki yakıt tedarikçilerinin benzin ve dizelin içerisine artan oranlarda sürdürülebilir yakıt koyması zorunlu kılındı. Bu eklenen biyoyakıtlar genellikle mısırdan elde edilen ethanol ile kolza, iç yağı ve kullanılmış yemeklik yağdan elde edilen biyodizel.
Chatham House tarafından yürütülen araştırmaya göre ise bu %5’lik oran ülkedeki sürücülerin yıllık 460 milyon sterlin daha fazla ödemesi anlamına geliyor çünkü bu yakıtlar hem daha pahalı hem de daha düşük enerji taşıma kapasitesine sahip oldukları için daha sık doldurulmaları gerekiyor.
Rapora göre Birleşik Krallık AB hedeflerini tutturmak istiyorsa 2020’ye kadar bu maliyet yıllık 1.3 milyar sterline yükselecek.
“İyi bir haber bulmak güç” diyor Chatham House’un tecrübeli araştırmacısı Rob Bailey. Biyoyakıtlar maliyetleri yukarı çekiyor ve karbon emisyonlarını azaltmak için çok pahalı bir yöntem.”
AB Bioyakıt talimatlarının gıda piyasası üzerinde de oldukça saptırıcı etkileri oldu. Kullanılmış yemeklik yağların biyodizel için en önemli alternatiflerden birisi olması fiyatları hızla yükseltti. Rob Bailey’e göre 2012 yılı sonunda yemeklik yağların fiyatı rafine palmiye yağından daha yüksekti.
“Bu finansal bir fırsat yaratıyor: rafine palmiye yağını al, içerisinde bir dilim patates kızartıp kullanılmış yağa çevir, sonra da kâr edip sat. Çılgınca ama bu durum şu an gerçek”
Kolza tarımı Endonezya’da ormanların tahribatına yol açıyor
Ayrıca kolza ekimi için ayrılan alanın çözüm olduğundan daha büyük iklim problemlerine yol açtığı konusunda da endişeler var. Bu bitkilerden elde edilen yağlar ne kadar fazla kullanılırsa, yemeklik yağlar pazarında o derece büyük bir açık oluşuyor. Bu durum Endonezya’da, çoğunlukla orman tahribatını peşinden getiren palmiye yağı ithalatına neden oluyor.
“Bu dolaylı etkileri göz önüne aldığınızda, bitkisel yağlardan elde edilen biyodizeli kullanmanın küresel ölçekte, dizel yakarak salacağınızdan çok daha fazla karbon salımına neden olduğunu görüyorsunuz” diyor Rob Bailey.
“Üstüne üstlük, sürücülere de bunun için daha fazla para ödemeleri gerektiğini söylüyorsunuz. Hiç mantıklı değil, tamamen akıldışı bir strateji.”
Biyoyakıtların Faydaları
Endüstriyi temsil eden Avrupa Biyodizel Dairesi (EBB) talimatın neden olduğu sorunların farkında olduklarını söyledi. Ancak biyoyakıtların birçok faydası olduğuna da inanıyorlar.
EBB proje müdürü Isabelle Maurizi’ye göre “Dünya’daki tüm problemler için biyoyakıtları suçlamak biraz abartı oluyor”.
“Birçok fayda getirdi. Dizelimizin güvenle tedarik edilebilmesini sağladı, tohumunu kullandığımız kolza bitkisi sayesinde AB’nin hayvan yemi ithalatını azalttı. Eğer biyodizel olmasaydı çiftçiler topraklarını yemek ve besin olmadan atıl bırakacaklardı!”
Birleşik Krallık %5’lik seviyeye geldiğinde hükûmet 2020 yılında üçe katlanacak biyoyakıt masrafları karşısında zor bir karar aşamasında.
Yakın kaynaklar Brüksel ile biyoyakıtların dolaylı etkileri üzerinde bir uzlaşmaya vararak neyin biyoyakıt sayılıp neyin sayılmayacağı konusunda bir sonuç çıkarmaya çalışılacağını söylüyor. Ancak şu anki durumdan istifade eden tarım sektörü güçlü ülkelerle anlaşmaya varmak güç olacak.
“Eğer içerisinde tarım ve petrol şirketlerinin olduğu bir lobi varsa orada hükûmetlere U Dönüşü yaptırmak çok zor” diyor Rob Bailey.
Kaynak: Enerji Enstitüsü