Kategori : BİYOKÜTLE & BiYOGAZ ENERJİSİ, DOĞALGAZ ENERJİSİ, ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, GÜNEŞ ENERJİSİ, HES & HİDROELEKTRİK SANTRALİ, JEOTERMAL ENERJİ, KÖMÜR, NÜKLEER ENERJİ, PETROL ve AKARYAKIT SEKTÖRÜ, RÜZGAR ENERJİSİ & RES - Tarih : 31 Ekim 2018
Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Programı Resmi Gazete’de Yayınlandı. Programın enerji ile ilgili kısmında şu ifadeler yer aldı:
Türkiye’nin enerji talebi, büyüyen ekonomisine paralel olarak gelişim göstermektedir. 2000 – 2016 yılları arasında yıllık elektrik enerjisi talebi dünyada ortalama yüzde 3 artış gösterirken, ülkemizde bu oran yaklaşık yüzde 5 olarak gerçekleşmiştir. Bu yüksek talep artışının güvenli bir biçimde karşılanabilmesi, enerji politikamızın temel önceliğidir.
Fosil yakıtlar bakımından linyit hariç zengin rezervlere sahip olmayan Türkiye’de, 2016 yılında birincil enerji kaynaklarında ithalatın oranı yüzde 74 seviyesindedir. 2016 yılında birincil enerji kaynakları tüketimi içerisinde kömürün payı yüzde 28, petrolün payı yüzde 31 ve yenilenebilir kaynakların payı yüzde 13’tür. 2008 – 2015 yılları arasında birincil enerji tüketiminde en büyük paya sahip olan doğalgazın 2016 yılında ülkemiz birincil enerji tüketimindeki payı yüzde 28 seviyesindedir.
2016 yılında 46,5 milyar metreküp olan doğalgaz tüketimi, 2017 yılında yüzde 15,9 artarak 53,9 milyar metreküp olarak gerçekleşmiştir. 2017 yılında tüketilen doğalgazın yüzde 38’i elektrik üretiminde, yüzde 25’i sanayide ve kalan yüzde 37’si bina ve diğer alanlarda ısınma amaçlı olarak kullanılmıştır. 2018 yılında doğalgaz tüketiminin yaklaşık 51 milyar metreküp olacağı tahmin edilmektedir.
Dünyada toplam elektrik üretiminde doğalgazın payı 2001 yılında yüzde 18’den 2016 yılında yüzde 23,6 seviyesine çıkmıştır. Ülkemizde bu oran 2001 – 2017 döneminde yüzde 32 ile 50 arasında seyretmiştir. 2017 yılında yüzde 37,2 olarak gerçekleşen elektrik üretimindeki doğalgazın payının, 2018 yılında azalarak yüzde 31,2 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Birincil enerji kaynakları içerisinde doğalgazda yaklaşık yüzde 98, petrolde ise yaklaşık yüzde 91 oranındaki dışa bağımlılık önemli bir arz güvenliği riski oluşturmaktadır. Arz güvenliği sorununun aşılması için petrol ve doğalgaz aramalarına devam edilmesi, eş zamanlı olarak mevcut yerli kaynakların daha fazla değerlendirilmesi gerekmektedir. Arz güvenliğinin diğer önemli boyutu ise kaynak ve güzergah çeşitliliğinin sağlanması ile ilave giriş noktalarının oluşturulmasıdır.
Rusya’da üretilecek doğalgazın Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan, her biri 15,75 milyar metreküp kapasiteli iki boru hattıyla taşınmasının planlandığı Türk Akımı Projesinde deniz kısmına yönelik iletim hattı yapım çalışmaları devam etmekte olup, 2019 yılında ülkemize doğalgaz arzına başlanması planlanmaktadır.
Doğalgazın ülke geneline yaygınlaştırılması hedefine yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bu çerçevede, doğalgaza sahip olmayan, merkez nüfusu en az 20.000 olan ve mevcut doğalgaz dağıtım bölgeleri lisans kapsamı dışındaki ilçeler ile belirli kriterlere haiz OSB’lere doğalgaz ulaştırılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Arz güvenliği hususu ve mevsimsel talep dalgalanmaları doğalgaz depolama kapasitesinin artırılmasını zorunlu kılmıştır. Avrupa ülkelerinin depolama kapasitelerinin yıllık tüketimi karşılama oranı ortalama yüzde 20 düzeyinde olup, ülkemizde bu oran yaklaşık yüzde 6 seviyesindedir.
2021 yılında tamamlanması planlanan ve bölgedeki toplam depolama kapasitesinin 4,3 milyar metreküpe, geri üretim kapasitesinin 75 milyon metreküp/gün’e yükseltilmesi hedeflenen Kuzey Marmara ve Değirmenköy Yer Altı Depolama (Faz 3) Projesi ve 2023 yılında tamamlanması planlanan ve depolama kapasitesinin 5,4 milyar metreküpe, geri üretim kapasitesinin ise 80 milyon metreküp/güne çıkarılması hedeflenen Tuz Gölü Doğalgaz Yeraltı Depolama Projesi ile birlikte, 2023 yılında Türkiye’nin toplam doğalgaz depolama kapasitesinin 9,7 milyar metreküpe ulaşması öngörülmektedir.
Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında, yerli kömürün kullanımının artırılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bu çerçevede, Eskişehir – Alpu sahasında termik santral kurulmasına yönelik özelleştirme ihalesi kapsamında teklifler alınmaya devam etmektedir. Bu sahanın yanında Trakya – Ergene, Afyon – Dinar, Afşin – Elbistan ve Karapınar – Ayrancı sahalarında ise ihale öncesi çalışmalar sürdürülmektedir.
Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik politikası kapsamında, büyük ölçekli yenilenebilir enerji kaynak alanları (YEKA) oluşturularak yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması ve üretim tesislerinde kullanılan ekipmanın yurt içinde üretilmesi ya da yurt içinden temin edilmesi hedeflenmektedir. Şanlıurfa, Hatay ve Niğde’de kurulması planlanan toplam 1.000 MW gücündeki güneş enerjisi santrallerine yönelik ihale teklifleri 5 Ekim 2018 tarihi itibariyle alınmaya başlanmıştır. Ayrıca, 1.200 MW gücündeki deniz üstü rüzgar enerjisi santrallerinin kurulmasına yönelik ihale çalışmaları devam etmektedir.
Rusya ile imzalanan anlaşma uyarınca, her biri 1.200 MW güce sahip olan 4 üniteyle toplam 4800 MW kurulu güce sahip nükleer santralin Akkuyu’da kurulması kararlaştırılmıştır. Akkuyu Nükleer Santrali’nin temeli 3 Nisan 2018 tarihinde atılarak Türkiye’nin ilk nükleer santralinin inşasına başlanmıştır. Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk ünitesinin 2023 yılında, diğer ünitelerin de birer yıl arayla 2026 yılı sonuna kadar işletmeye alınması planlanmaktadır.
702 sayılı Nükleer Düzenleme Kurumu’nun Teşkilat ve Görevleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu KHK ile nükleer alandaki faaliyetlerin güvenli ve emniyetli bir şekilde yürütülmesini sağlamak için bağımsız, güçlü ve yetkin bir nükleer düzenleme ve denetleme sistemi oluşturulması amaçlanmıştır. Bu kapsamda Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığının düzenlemeye ilişkin görevleri, yeni kurulan Nükleer Düzenleme Kurumu’na devredilmiştir.
2017 – 2023 yıllarını kapsayan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı 2 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Plan kapsamındaki eylemler için 2023 yılına kadar 10,9 milyar ABD doları düzeyinde yatırım yapılması ve enerji tüketiminde 23,9 MTEP tasarruf sağlanması hedeflenmektedir.
Elektrik Enerjisinde Kaynak Cinsine Göre Kurulu Güç, Üretim Kapasitesi ve Üretim Değeri
Ülkemizde 2017 yılında toplam elektrik üretimi içindeki payı yüzde 29,6 olan yenilenebilir enerji kaynaklarından 88,1 milyar kWh elektrik üretimi gerçekleşmiştir. 2018 yılında bu payın yüzde 31,3 ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin 96,3 milyar kWh olması beklenmektedir.
2017 yılsonu itibariyle 85.200 MW olan elektrik santralleri toplam kurulu gücünün ağırlıklı olarak güneş, hidrolik ve doğalgaz santrallerinin eklenmesiyle 2018 yılı sonunda yüzde 5,9 artarak 90.233 MW’a ulaşacağı tahmin edilmektedir.
2017 yılında 296,7 milyar kWh olan elektrik tüketiminin, 2018 yılında yüzde 3,6 artışla 307,5 milyar kWh olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. 2017 yılında 3.672 kWh olan kişi başı elektrik tüketiminin, 2018 yılında 3.756 kWh olması beklenmektedir.
Enerjinin her alanında verimliliğin artırılması, israfın önlenmesi ve enerji yoğunluğunun azaltılması önem arz etmektedir. 2000 – 2015 yılları arasında Türkiye’nin birincil enerji yoğunluğu yıllık ortalama yüzde 1,5 oranında azalmakla birlikte, OECD ortalamasına kıyasla hala yüksek düzeyde bulunmaktadır.