Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, PETROL ve AKARYAKIT SEKTÖRÜ - Tarih : 13 Şubat 2013
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Süreyya Yücel Özden, Dünya Enerji Konseyine göre, 2012 yılında dünya enerji sisteminde çok önemli değişiklikler olduğunu ve bu değişimin 2013 yılında da devam edeceğini belirtti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Konferans Salonu’nda Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi tarafından düzenlenen “Enerji Raporu 2012″‘nin sunumunda konuşan Özden, Türkiye’nin yıllık enerji raporunun hazırlanması konusuna özel önem verdiklerini belirterek, bu raporun bir toplantıyla açıklanmasını geleneksel hale getirmeye çalıştıklarını söyledi.
Dünya Enerji Konseyinin 2012 yılı itibarıyla dünyayı nasıl değerlendirdiği ile ilgili bilgi veren Özden, şunları kaydetti:
“Dünya Enerji Konseyine göre, 2012 yılında dünya enerji sisteminde çok önemli değişiklikler oldu ve bu değişim 2013 yılında da devam edecek… Enerji sektörü, arz güvenliği, iklim değişikleri ve enerji fakiri olan insan toplulukları konuları başta olmak üzere tehditlerle karşı karşıya. Petrol talebinin artacağı, varil fiyatlarının çok yükseleceği ve ithalatçı durumunda olan ülkelerin zorlanacağı öngörülüyor. Konsey’e göre kömür dünya çapında tüketimini artıracak. 2017 yılında en çok kullanılan enerji kaynağı kömür olacak. Nükleer santral yapımı durmayacak. 2030 yılına kadar yapılması planlanan 60 tane nükleer santral projesi var, bu projelerin yüzde 90’ı Çin, Rusya ve Güney Kore’ye ait durumda. Hidrolik kaynak düşük karbonlu olması itibariyle var olmaya devam edecek. Dünya 2100 yılında 6 derece ısınmış olacak.”
-Birincil enerji arzı yüzde 117 artacak-
Türkiye’nin 2012 yılı enerji raporunda, 1990-2010 dönemindeki gelişmeler dikkate alınarak mevcut politikalara göre 2035 yılında 2010 yılına göre, dünyadaki toplam birincil enerji arzının yüzde 47 oranında artacağı hesaplanırken Türkiye’de toplam birincil enerji arzının yüzde 117 artacağı hesaplandı. Bu değerlerin, dünyanın ilk 10’unda olmayı hedefleyen bir ülke için son derece olumlu değerler olarak görülmesi gerektiği kaydedildi. Ancak 1990-2011 yılları arasındaki 21 yıl incelendiğinde enerjide dışa bağımlılığın, birincil enerji arzında yüzde 52’den yüzde 72’ye yükselmiş olmasının önemli bir risk oluşturduğuna dikkat çekildi.
Enerji Raporu 2012’de yer alan bazı tespit ve öneriler şu şekilde:
-Toplam enerji ithalatı 2011 yılı sonu itibarıyla 54 milyar dolara ulaşarak ithalat-ihracat farkının giderek artmasına yol açtı.
-Enerji arz güvenilirliğinin sağlanması için en önemli seçenek olarak ulusal kömürlerimizin bir an önce değerlendirilmesi gerekiyor.
-1980’li yıllardan bu yana yurt dışında birçok ülkede yatırım yapan TPAO’nun, mevcut yurt dışı ortak arama ve üretim yatırımlarını artırmak üzere gerekli siyasi ekonomik destek verilmeli.
-Doğalgaz Piyasası Kanunu’nda BOTAŞ’ın ithalattaki payının yüzde 20’ye düşürülmesini öngören hükmün uygulanamaz olduğu ortaya çıkmış olup kanunun bazı hükümlerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
-Temel bir ihtiyaç olan doğalgaz fiyatları üzerindeki yüzde 18 KDV yüzde 1’e düşürülmeli, ÖTV kaldırılmalı ve ÖTV’den de KDV alınması uygulaması son bulmalı.
-Kara alanları yanında deniz alanlarında da petrol arama faaliyetleri artırılmalı.
-Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığı, 2011 yılında elektrikte yüzde 56 oldu.
Kaynak: Haberler