Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, YEŞİL TEKNOLOJİ VE BİLİŞİM - Tarih : 07 Mayıs 2021
Bir seneyi aşkın süredir etkisini sürdüren Covid-19 pandemisiyle birlikte dünya ekonomisi dijitalleşme temelinde yeniden kurgulanıyor. Tüm sektörlerin iş yapış şekillerinin etkilendiği yeni düzende KOBİ’ler başta olmak üzere Türkiye’deki üreticilerin rekabete devam etmeleri için dijitalleşme olmazsa olmaz… Dünya genelinde 300’den fazla fabrikanın dijital dönüşümünü gerçekleştiren teknoloji şirketi Doruk; yapay zekâ, artırılmış gerçeklik, IIoT, makine öğrenmesi ve görüntü işleme teknolojileriyle tam entegre olan dünyadaki tek akıllı üretim yönetim sistemi ProManage ile sanayicilerin yeni normale hazırlanmasına katkı sağlıyor. Doruk Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden, sanayicilerin global pazarlarda daha rekabetçi olabilmeleri, sürdürülebilir büyüyebilmeleri ve Türkiye’deki toplam girişimlerin yaklaşık % 99’unu oluşturan KOBİ’lerin faaliyetlerine devam edebilmeleri için dijitalleşmenin zorunlu olduğunu vurguladı ve önerilerde bulundu.
Dijital dönüşüm alanında yatırım yapan şirketler, bir seneyi aşkın süredir tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19 pandemisi sürecini daha kolay yönetiyor. Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından 2020 yılında hazırlanan Türkiye’nin Dijitalleşme Endeksi Raporu’na göre Türkiye’nin dijitalleşme notu 2019’da 5 üzerinden 2,94 iken, 2020’de 3,06’ya yükseldi. Türkiye, endeksin tüm bileşenleri göz önüne alındığında önceki yıla oranla bir iyileşme gösterse de uluslararası kıyaslamada dijitalleşmede “ortalama” kategorisinde yer aldı. 23 yıldır sanayicilerin global arenada çok daha güçlü bir şekilde söz sahibi olabilmeleri için çalışan ve son bir senedir iş yapış şekillerinin hiç olmadığı kadar değişime uğradığına dikkat çeken Doruk Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden, gerek büyük çaplı sanayicilerin gerekse ekonominin amiral gemisi KOBİ’lerin çağ atlamaları, küresel pazarlarda daha rekabetçi olabilmeleri ve sürdürülebilir büyüyebilmeleri için teknoloji hamlesine ihtiyaç duyulduğunu söyledi ve önerilerini şöyle sıraladı.
1- Dijitalleşme stratejisi tüm üreticilerin ajandasında yer almalı
Endüstri 4.0 kavramının dünyanın gündemine taşınmasından 15 yıl önce Türkiye sanayisinin dijital dönüşümü için çalışmaya başladıklarını söyleyen Aylin Tülay Özden, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde çağın çok ilerisinde faaliyet gösteren sanayicilerimiz var. Geleceği öngörüp dijitalleşme ekseninde iş yapış şekillerini kurgulayan esnek üreticiler her zaman bir adım önde oluyor. Bu nedenle dijitalleşme stratejisinin KOBİ’ler başta olmak üzere tüm üreticilerin gündeminde ilk sırada yer alması gerekiyor. Bu alana yapılacak yatırım ve doğru iş ortaklarıyla gerçekleştirilecek iş birliği kısa sürede zaman, maliyet tasarrufu ve belirgin şekilde verimlilik artışı sağlıyor.
Doruk olarak, kurulduğumuz günden bu yana akıllı fabrika dönüşümü yol haritamızla tüm sanayicilerin iyileşme ve ilerleme yolculuklarında onlara eşlik ediyor ve işletmelerinin otomatikleşmesini sağlıyoruz. Teknolojideki gelişmeler paralelinde yapay zekâ, artırılmış gerçeklik ve makine öğrenmesine dayalı görüntü anlamlandırma gibi uygulamaları sanayiye uyguluyoruz. Akıllı üretim yönetim sistemimiz ProManage, kök nedenlerinin tespit edilmesi yoluyla işletmelerdeki sorunların giderilmesini sağlıyor. Bu sayede işletmelerde üretim hızlanıyor, üretim miktarı artıyor, kayıplar azalıyor ve maliyet ciddi oranda düşüyor. İşletmelerin dijital dönüşüme geçirilmesinin yalnızca 4 ila 8 hafta sürdüğü bu sistemimizle sanayiciler yaklaşık 2 ay sonunda yüzde 20’ye varan oranlarda verimlilik artışına tanık olmaya başlayabiliyorlar.”
2- İşletmeler 7/24 takip edilebilmeli
Pandemi nedeniyle zorunlu hastalık izinleri ya da kısıtlamalar, çalışanların ve işletmelerin iş akışını etkileyebilir. İşletmelerine uzaktan erişme ihtiyacı duyan üreticilerin bu alanda geliştirilen sistemleri kullanmalarının büyük önem taşıdığını vurgulayan Özden; “Dijitalleşmenin şüphesiz ki en büyük değişime uğrattığı alanlar uzaktan çalışma ve eğitim oldu. Üreticiler ve işletme sahipleri zorunlu haller dışında çalışmaya devam etse de her zaman temkinli olmak ve farklı koşullara hazırlık yapmak gerekiyor. Bu noktada; işletme sahipleri, yöneticiler ya da üretim şefleri, uzaktan erişimle gerçek zamanlı olarak tesise ait makinelerini izleyebilmeli, makinelerinin üretim performansına ulaşabilmeli, makine göstergelerini, raporları ve parametreleri anlık olarak görebilmeliler. Doruk olarak, internetin olduğu her yerden bir cep telefonu ya da bilgisayarla kullanılabilen ProManage Mobil sistemimiz sayesinde tüm üretim ve IT süreçlerinin her yerden izlenebilmesini sağlıyoruz. Böylece işletmedeki olası bir soruna anında müdahale edilirken zaman ve maliyetten tasarruf da sağlanıyor.
Üretim tesisinde ya da işletmede artırılmış gerçeklik gibi uygulamalarla donatılmış sistemler de dijitalleşme alanında öne çıkıyor. Bu uygulamalarla makinenin üretim performansına ve görüntülenmesi istenen tüm verilere gerçek zamanlı olarak ulaşılabiliyor. Uygulama sayesinde operasyonel işlemlerde görev alan çalışanlar bilgiye anında erişim sağlayabiliyor” şeklinde açıklamalarda bulundu.
3- Üreticiler, geleceğin preskriptif işletmelerine dönüşmek için şimdiden hazırlık yapmalı
Sorunları ancak oluştukça çözebilen işletmelerin gelecekte oluşabilecek sorunları öngörebilen işletmelere dönüşmesi gerektiğini söyleyen Özden,“İşletmeler, sorunları ancak oluştukça çözebilen reaktif şirketlerden verilere dayalı takip yapabilen proaktif işletmelere dönüştü. Son yıllarda büyük teknolojik gelişmelerle artan yapay zekâ ve görüntü işleme gibi çözümlerle artık kestirimci yani prediktif işletmelere dönüş süreci başladı. Geleceği öngörmek işletmelere tam kontrol sağlıyor. Böylece üretim, bakım ve kalite yönetiminde proaktifliğin önüne geçen, gelecek tahmini odaklı bir dönem başlıyor. Olası sorunlar oluşmadan önlenebiliyor, kayıplar azalıyor, iş verimi ve üretim miktarı artıyor, üretim hızlanıyor ve maliyet ciddi oranda düşüyor. Yakın gelecekte ise olacakları önceden kestirdiği gibi bu kestirime göre yapılması gerekenlere de kendisi karar veren preskriptif işletmelere dönüşüm hızlanacak. Doruk olarak ProManage ile işletmelerin dünya standartlarında sistemlere dönüşmesini sağlıyor ve bu değişimin bir parçası oluyoruz.” dedi.
4- İşletmeler sosyal mesafe kurallarına göre düzenlenmeli
2020 yılında hayatımıza giren sosyal mesafe kavramı, sadece sosyal hayatta değil iş ortamlarında da devam edecek gibi görünüyor. Ofis, üretim alanı, yemekhaneler gibi alanlarda mesafe kurallarının önemli olduğunu söyleyen Özden; “Covid-19 pandemisini atlattığımızda bile insanların artık eskisi gibi yakın mesafede çalışmak isteyeceğini düşünmüyoruz. Büyük bir değişime uğrayan bu konuda üreticilerin ve işletmelerin önlem alması ve bu durumu artık yeni normal olarak görmeleri gerekiyor. İş alanlarının yeni sosyal mesafe kurallarına göre kurgulanması ve alınacak küçük önlemler hem üretimin etkilenmeden devam edebilmesi hem de toplum sağlığı için büyük önem taşıyor. İşletmenin mevcut fiziksel koşulları nedeniyle büyük değişikliklere gerek kalmadan örneğin bir takip uygulaması sayesinde sosyal mesafe ölçüm ve uyarı yapılması mümkün oluyor. Pandemi döneminde iş ortaklarımızdan gelen geri bildirimleri değerlendiren Ar-Ge ekibimiz, uzun çalışmalar sonucunda ProManage KiT’i hayata geçirdi. Sanayicilerimize ücretsiz olarak sunduğumuz bu ürünümüz sayesinde işletmeler ek yatırıma ihtiyaç duymadan çalışanlarının sosyal izolasyona uyup uymadıklarını izleyebiliyor, temas noktalarını dijital ortamda tespit edebiliyor ve mesafeye uyulmadığında uyarı sistemiyle kontrol edebiliyorlar” dedi.
5- KOBİ’ler dijitalleşme hamlesinde yer almalı ve desteklenmeli
Türkiye’deki toplam girişimlerin yüzde 99’unu oluşturan KOBİ’lerin dijitalleşme hamlesinde yer almasının olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Aylin Tülay Özden, sözlerini şöyle tamamladı: “Ekonominin amiral gemisi KOBİ’lerin dijitalleşmesi için hem devlete hem de bu teknolojileri geliştiren şirketlere büyük görevler düşüyor. Teknoloji ve Ar-Ge destekleri ekseninde sürdürülebilir bir Ar-Ge politikası izlenmeli, destek ve teşvikler artırılmalı. Diğer taraftan, KOBİ’ler tarafından rahatlıkla kullanılabilecek ve en küçük işletmenin bile satın alma kapasitesine olanak sağlayacak çözümler geliştirilebilmeli… Biz bu doğrultuda uzun süredir çalışıyoruz. Türkiye’deki Ar-Ge ekibimizin çalışmalarıyla hayat bulan yeni ürünümüz ProManage Cloud ile işletmelerin verimliliğinin artmasına ve Endüstri 4.0’a hazırlanmalarına önemli katkılarda bulunmayı hedefliyoruz. Akıllı üretim yönetim sistemleri alanındaki 23 yıllık deneyimimizin ışığında tasarlanan ProManage Cloud ile makine arızası ve arıza süresinde azalma, daha hızlı müdahaleyle arıza yanıt sürelerinde iyileştirme ve kalite oranında artış sağlayacağız. Manuel veri girişi, dokümantasyon ve rapor hazırlama süreçlerinde zaman ve emek kayıplarının ortadan kaldırılmasını sağlayan sistemimiz, kâğıtsız çalışma özelliğiyle hem işletmelerin maliyetlerini hem de doğayı koruyacak. Her ölçekten işletme; ihtiyaçları bazında dijitalleşecek, tek tıkla yönetilebilir akıllı bir işletmeye dönüşerek verimli ve kârlı üretimine devam edebilecek. İş istasyonu bazında aylık, yıllık kullanım seçenekleriyle fiyatlandırılan ve kapsamı işletmenin istediği kadar genişletilebilen ProManage Cloud ile dijital dönüşüm yolculuğu kolay, rahat ve ekonomik olacak.”