Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 02 Kasım 2021
Geçtiğimiz ay enerji maliyetlerindeki artış ve tüketici zamları ile gündemden düşmeyen elektrik piyasasındaki sorunlar, kasım ayında da gündemdeki yerini koruyacak olup ayın ilk gününde açıklanan verilerle ve yapılan zamlarla birlikte piyasadaki olumsuz gidişat hızlanırken yaşanan gelişmeler direkt ya da dolaylı olarak tüketicilere yansıyacak.
Serbest tüketici sayısı % 33 düştü
Elektrik piyasasında tedarikçisini değiştirmiş serbest tüketicilerin sayısı 2018 yılının Temmuz ayından beri ilk defa yüzde 33’lük bir düşüşle 900 binler seviyesine geriledi. Çoğunluğu görece yüksek tüketime sahip bu tüketicilerin serbest tüketicilikten çıkarak ulusal tarifeye dönüş yapması, görevli elektrik tedarikçilerinin sırtındaki yükü artıracak. Ancak bu düşüşün tüketicilere etkisi de olacak çünkü elektrik piyasasındaki ulusal tarifeler, 21 görevli elektrik tedarik şirketinin net yüzde 2,38 kâr etmesi esasıyla belirleniyor. Serbest tüketiciler ise bu kapsam dışında kalıyor. Serbest tüketici sayısındaki düşüş ile birlikte bu şirketlerin maliyetleri artacak ve ulusal tarifedeki zam ihtiyacı daha da yükselecek. Halihazırda yükselen maliyetlerle biriken zam ihtiyacı daha da artmış olacak ve bu kısa ya da orta vadede tüketicilere yansıtılacak.
2018 yılında ne olmuştu
Elektrik piyasasında yaşanan bu gelişmeler 2018 yılında elektrik piyasasındaki krize benzerliği ile dikkat çekiyor. 2018 yılının ortalarında günümüzdekine benzer kur artışına paralel olarak elektrik piyasası tedarik maliyetlerinde yüzde 68’lik bir artış göstermiş, ancak bu artış tüketicilere yansıtılmamıştı. Bu ilk bakışta tüketici lehine bir gelişme olarak algılanarak olumlu karşılanmış ancak piyasa dinamikleri bozulmuş, serbest tüketicilerin sayısı rekor seviyelerde düşmüştü. Yaşanan gelişmelerin ardından yılın Ağustos ile Ekim ayları arasında tüketici elektrik fiyatlarına yüzde 75’lik bir zam yapılmıştı. Günümüzde yaşanan gelişmelerin o dönemle olan benzerliği ise kış aylarında yaşanacak fiyat artışları konusunda endişelerin artmasına neden oldu.
Elektrik üretimi amaçlı doğal gaz fiyatı 10 ayda % 183 zamlandı
Yaklaşık yüzde 70 oranında yabancı para cinsine dayalı olan Türkiye elektrik piyasası, kurdaki hareketliğe karşı oldukça hassasken küresel enerji krizi ve kurak geçen sezon da elektrik maliyetlerinin rekor seviyede artmasına neden oldu. Son olarak Kasım ayında elektrik üretim amaçlı doğal gaz fiyatlarına yapılan yüzde 46,8’lik rekor zamla birlikte elektrik üretiminin üçte birini gerçekleştiren doğal gaz santrallerinin girdi maliyetleri yılbaşına göre yüzde 183 artmış oldu. Diğer taraftan ithal kömür kaynaklı elektrik üretimi yılın ilk 9 ayında yüzde 11, hidroelektrik kaynaklı üretim ise geçtiğimiz yıla göre yüzde 26,8 düşüş gösterdi. Tüm bu gelişmeler doğal gaz santrallerinde üretilecek elektriğe olan ihtiyacı artırırken elektrik maliyetlerinin yönünün yukarı doğru olacağı beklentisini de güçlendiriyor.
Elektrik tedarik maliyetleri % 90 arttı
2021 yılının Ocak ayında kilovatsaat başına elektrik maliyeti 0,49 TL’yken Kasım ayının ilk iki günü için bu maliyet yüzde 91’lik artışla 0,93 TL seviyelerine ulaştı. Diğer taraftan tüketicilere uygulanan vergi ve fonlar hariç elektrik fiyatları evler için 0,47 TL, iş yerleri için ise 0,71 TL seviyesinde kaldı. Bu veriler elektrik fiyatlarının, evler için yüzde 95, iş yerleri için ise yüzde 32 oranında maliyetinin altında kaldığını gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde alınan bir kararla aylık 300 bin TL üzerinde elektrik tüketen tüketicilerin tarife yapısı değiştirilmiş ve direkt olarak elektrik maliyetlerine endeksli yapıya geçilmişti. Bu kararla elektrik piyasasının rahatlatılması amaçlanmış olsa da sonucunda üreticilerin girdi maliyetleri artmış olacak ancak piyasadaki rahatlama oldukça sınırlı kalacak.
“Evlerde en ucuz elektrik ve doğal gazı tüketmenin tüketiciye gerçek bir faydası yok”
Elektrik piyasasında yaşanan son gelişmeleri yorumlayan encazip.com’un kurucusu Çağada KIRIM, şunları söyledi:
“Serbest piyasa dinamiklerinin bozulması ile serbest tüketici sayısı düşüyor ve bu tüketicilerin yükü, tüm tüketicileri ilgilendiren ulusal tarife mekanizmasına kayıyor, bu da tarifedeki zam ihtiyacının daha da yükselmesine neden oluyor. Diğer taraftan Avrupa’daki en ucuz ev elektrik ve doğal gazını kullandığımıza dair açıklamalar doğru olmakla birlikte, bu yaklaşım birçok sakınca barındırıyor. Çünkü zaten Avrupa’da evler yerine sanayicinin ve iş yerlerinin elektrik fiyatlarının daha düşük seviyelerde olması stratejisi görülüyor. Avrupa Birliği ülkelerinde sanayiciler ve iş yerleri elektriği, evlere kıyasla yüzde 40 ile 50 oranında daha ucuz kullanıyor. Böylece Avrupa ülkelerindeki üreticilerin girdi maliyetleri daha düşük olurken iğneden ipliğe tüm tüketici ürünlerinin fiyatlarında artış baskısı oluşmuyor. Bizde ise bunun tam tersi uygulanıyor ve üreticinin enerji fiyatları çok daha yüksek tutuluyor ve bir anlamda bunlar ev enerji fiyatlarını fonluyor. Bunun sonucunu da hem enflasyon verilerinde hem de market alışverişlerimizde görüyoruz. Kuşkusuz elektriğe zam yapılmasına kimse sevinmez ancak piyasa koşullarına göre acı ilacı içmezsek ne yazık ki hastalığın tedavisi mümkün olmaz ve krizden çıkış imkânsız olur.”