Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 22 Nisan 2014
Türkiye’yi etkisi altına alan kuraklıkla ilgili endişeler, havaların ısınmasıyla artıyor. Baraj ve nehirlerde su miktarı, son yılların en düşük seviyelerinde. Bu gelişmeler, Türkiye’de elektrik üretimini de riske atıyor. Türkiye’nin en tartışmalı enerji kaynakları arasında yer alan HES’lerin, elektrik üretimindeki payı 2013’te yüzde 24.8 oldu. Yani elektriğin dörtte biri HES’lerden üretildi. EPDK’nın güncel verilerine göre güneş enerjisinin dışında en çok başvurulan kaynak türü de HES’ler…
Mart itibariyle, EPDK’ya yapılan toplam 818 santral başvurusunun, 496’sı güneş, 159’u hidrolik, 85’i ise doğalgaz santralleri için. Lisans verilen 1595 santral arasında, 828 adet ile HES’ler başı çekerken, HES’leri 340 ile doğalgaz ve 247 adet ile rüzgar takip ediyor.
EÜAŞ santralları hariç, EPDK’nın lisans verdiği santrallerin toplam kurulu gücü 75 bin MW’a ulaşırken, lisanslı projeler toplamında en yüksek kurulu güce 26 bin megavat (MW) ile doğalgaz santralleri sahip. Doğalgazı 20 bin 170 MW ile HES, 10 bin 443 MW ile taş kömürü ve 9 bin 343 MW ile rüzgar izliyor. Yani özetle, en yüksek ilginin HES’lere olduğunu ancak kurulu güçte en yüksek paya doğalgaz santrallerinin sahip olacağını söyleyebiliriz. EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, 2013’te 6 bin MW kurulu gücün devreye girdiğine dikkat çekerek “Bu tarihi rekor. Ve yarısını yenilenebilir kaynaklar oluşturdu. Kurulu güçte özel sektör payı, 10 yıl önce yüzde 32 iken, bugün yüzde 63’e çıktı. Son 10 yılda işletmeye açılan yenilenebilir santraller sayesinde, yılda yaklaşık olarak 12 milyar liralık doğalgaz ithalinin önüne geçildi” dedi.
Kuraklık sorunu olabilir
Enerji Bakanı Taner Yıldız, kuraklık nedeniyle elektrik üretiminde sorun yaşanabileceğini, İran, Gürcistan ve Bulgaristan’dan yaz döneminde elektrik ithal edebileceklerini belirterek şunları söyledi: “İran’dan 400 MW’a kadar elektrik alacak altyapıyı hazırladık. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri barajlarında seviyenin bu yıl düşük olduğunu gördük. O bölgede kuraklıktan kaynaklanan elektrik kısıtları olursa İran’dan telafi etmeyi düşünüyoruz. Aynı telafiyi Gürcistan’dan da düşünüyoruz” diye konuştu.
Elektrikte neler yapılmalı?
Sektör paydaşlarına göre, elektriği sürekli ve ucuz sağlamak için atılması gereken bazı adımlar şöyle:
Hidrolik, rüzgâr ve güneş potansiyeli iyi değerlendirilmeli, yerli ve yenilenebilir kaynaklar kullanılarak, enerji güvenliği sağlanmalı
Hem Ortadoğu’da, hem de Kafkasya’da yaşanan gerilimler ve çatışma ortamları, ithal kaynaklara dayalı enerji modelinin risk barındırdığını gösteriyor.
AB’de rüzgâr ve güneşin payının giderek arttı, Türkiye bu iki kaynağı ön plana çıkaracak adımları acil atılmalı
Doğalgaz ve elektrikte iletim şebekesinin geliştirilmeli ve enterkoneksiyon arttırılmalı
Doğalgaz depolama ve LNG terminalleri arttırılmalı, alternatif kaynaklar getirilmeli
Perakende tarafında tam rekabet desteklenmeli
Pahalı ve verimsiz üretimin yerini hızla daha verimli ve az maliyetli tesisler almalı
Elektriğin yarısı ithal
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Müdürü Emre Metin, ithal doğalgaza dayalı santrallerin payının dikkat çektiğini vurgulayarak, şunları söylüyor: “TEİAŞ verilerine göre 2013 yılında üretimin yüzde 44’ü doğalgaz ve LNG santrallerindan elde edildi. Fuel-oil, motorin ve çok yakıtlı santraların payı da toplam 1.7 olarak gerçekleşti. Kömürün payı ise yüzde 25.4 olarak belirlendi. İthal kömürün oranı son yıllarda arttı. Kurulu güç istatistiklerinde 2012 yılı için yerli linyitin payı yüzde 14.5, ithal kömürün payı ise yüzde 6.9 olarak gösteriliyor.
Kaynak: Hürriyet