Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 07 Şubat 2016
ELDER kafaları karıştıran elektrik zammına ilişkin açıklama yaptı. ELDER Genel Sekreteri Yüksel “Elektrikte 1 Ocak 2015 itibarıyla kilovatsaat başına 31 kuruş öderken, 1 Ocak 2016 itibarıyla bu rakam 33,18 kuruşa yükseldi ve dolayısıyla faturalara vergi fonları hariç yüzde 6,8’lik bir zam yansıdı. Daha önce 4 kalem olarak faturada gösterilen dağıtım, iletim, kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedelleri ise ‘dağıtım bedeli’ altında toplanarak faturalarda sadeleşmeye gidildi” dedi.
Elektrikte “kafa karışıklığına” gerek yok – Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Genel Sekreteri Uğur Yüksel, son günlerde tartışma konusu haline gelen elektrik faturalarında “kafa karışıklığına” gerek olmadığını belirterek, “Elektrikte 1 Ocak 2015 itibarıyla kilovatsaat başına 31 kuruş öderken, 1 Ocak 2016 itibarıyla bu rakam 33,18 kuruşa yükseldi ve dolayısıyla faturalara vergi fonları hariç yüzde 6,8’lik bir zam yansıdı. Daha önce 4 kalem olarak faturada gösterilen bedeller ise ‘dağıtım bedeli’ altında toplanarak faturalarda sadeleşmeye gidildi” dedi.
AA Enerji Haberleri Editörlüğünü ziyareti sırasında Yüksel, kamuoyunda bir süredir tartışılan elektrik fiyat ve faturalarını anlayabilmek için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) her ay açıkladığı tarifelerin en doğru referans noktası olduğunu dile getirdi.
Ürünlere yapılan zam oranlarının enflasyon ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Yüksel, şöyle devam etti:
“Bir ürünün fiyatı eğer enflasyonun altında kalıyorsa, o ürünün fiyatı reel bazda düşmüş demektir. Enflasyon oranı yüzde 9,54 seviyesinde gerçekleşmiş. Biz 1 Ocak 2015 itibarıyla elektriğin kilovatsaatine 31 kuruş öderken, 1 Ocak 2016 itibarıyla bu rakam 33,18 kuruşa yükseldi ve dolayısıyla faturalara vergi ve fonlar hariç yüzde 6,8’lik bir zam yansıdı. Baktığımızda, elektrik fiyatları enflasyonun altında kalmış. Enflasyon etkisini dikkate aldığımızda, elektriğin 1 Ocak 2015’e göre 1 Ocak 2016’da daha ucuz olduğunu görüyoruz. İnsanların gelirleri enflasyon kadar artmayabiliyor. Dolayısıyla yüzde 6,8’lik zam bütçelere yansıdı ama ekonomi açısından baktığımızda elektriğin fiyatı reel bazda düşmüş durumda. Vergi ve fonlar hariç zam oranı yüzde 6,8. Vergi ve fonlar dahil olsa bile bu oran reelde artmıyor, hatta biraz düşüyor. Çünkü kilovatsaat arttıkça göreceli olarak enerji fonu, TRT payı ve B.T.V. sadece enerji bedeline uygulandığı, tüm bedellere uygulanmadığı için toplam artış oranı aşağıya doğru çalışmaya başlıyor.”
Yüksel, elektrik fiyatını oluşturan üç unsur olduğuna dikkati çekerek, bu unsurlardan enerji bedelinin nihai faturanın yüzde 52’sini, şebeke maliyetlerinin yüzde 29’unu ve vergi ve fonların yüzde 19’unu oluşturduğunun altını çizdi.
‘4 FARKLI BEDEL KALEMİ TEK BAŞLIKTA TOPLANDI’
Aralık 2015 ile Ocak 2016 faturaları karşılaştırıldığında faturaların kırılımlarında bir sadeleşmeye gidildiğini vurgulayan Yüksel, daha önce dört farklı kalem olan dağıtım, iletim, kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedellerinin tek bir kalem olarak “dağıtım bedeli” altında toplandığına dikkati çekti.
Yüksel, bu konuda Aralık 2015 ve Ocak 2016 faturaları karşılaştırıldığında yanlış anlaşılmalar olduğunu belirterek, “Bir önceki ayın faturası alınıp dağıtım bedeline bakılıyor, bir sonraki faturada da dağıtım bedeli var, fakat daha yüksek bir rakam. Bu yüksek rakam aslında dağıtım, iletim, kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedellerinin hepsini kapsıyor. Bu birleştirme sadeleştirmek amacıyla yapıldı. Nihai faturanın dip rakamını etkileyen bir düzenleme değil. EPDK hala daha ayrı ayrı bu maliyet kalemlerini izliyor ve denetliyor” diye konuştu.
Türkiye’nin AB ülkeleri ile kıyaslandığında, şu anda hem elektriğin nihai fiyatına hem de şebeke maliyetleri açısından dağıtım bedeline en ucuz fiyatı ödeyen ülkelerden birisi olduğunu aktaran Yüksel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ocak 2016’da faturalarımızda dört kalemin birleşmesiyle dağıtım bedeli olarak kilovatsaat başına 11,84 kuruşluk bir maliyete katlanıyoruz. Bu rakam 1 Ocak 2015’te 8,63 kuruş idi. Dağıtım bedelinde AB ülkelerinin ortalaması, satın alma gücü paritesiyle düzeltilmiş rakamlara bakarsak, 30 kuruş. Yani neredeyse üçte bir düşük bir maliyetle biz dağıtım şebekesi maliyetlerini yönetiyoruz. Dolayısıyla aradaki bu ciddi fark Türkiye’nin elektriği çok daha ucuza kullanmasını sağlıyor. Şebeke maliyetlerinde bizde yüzde 29 olan oran ise AB ülkelerinde yüzde 35’ler seviyesine çıkıyor. Burada şunu da belirtmeliyiz AB’de özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarını yoğun olarak kullanan ülkelerde yenilenebilir enerjiyi satın alma garantisine dayanan bir tarife unsuru var. Türkiye’de bunun etkisini henüz görmedik ama bu yıl Temmuz itibarıyla Türkiye’deki yenilenebilir enerjiye uygulanan satın alma garantisinin baskısını tarifeler üzerinde hissetmeye başlayacağız.”
Yüksel, bu rakamların hepsinin faturaların içindeki detay kırımlarda etken unsurlar olduğunu dile getirerek, “Biz meskenlerde evimizdeki elektriğe günün sonunda ne kadar ödedik diye baktığımızda 59 liralık 2015 faturamız 2016’da 3 lira artarak 62 lira olmuştur. Nihai tüketici cebinden çıkan paraya baktığında 3 lira daha fazla faturasının olduğunu görecektir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Milliyet