Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, PETROL ve AKARYAKIT SEKTÖRÜ - Tarih : 11 Mart 2016
Elektrikli araçlarda henüz öngörülen satış seviyelerine ulaşılamasa da, bazı raporlar satışların yeni bir petrol krizine sebep olabilecek kadar ivmeleneceğini söylüyor.
Elektrikli araçların iklim değişikliği ile mücadelede otomotiv sektörü için en önemli reçete olarak sunulmasının üzerinden yıllar geçti. Büyük otomobil üreticileri sektöre el atsa bile hala elektrikli araçların gerekli pazar payına sahip olamadığını görüyoruz.
BusinessHT’den Özge Özdemir’in haberine göre, kimi iyimser tahminlere rağmen bugün karşımıza çıkan tabloda başta otomotiv sektörünün kendisi olmak üzere elektrikli arabaların maliyetinin yüksek olması ve devlet teşviklerinin yetersiz kalması, hala benzinle çalışan araçların geçerli akçe olmasına sebebiyet veriyor.
Bugünün verileri parlak bir tablo çizmese de şaşırtıcı olan yapılan bir araştırmanın elektrikli araç satışının petrol krizine yol açacak şekilde artacağını öne sürmesi…
Pazarın birinde biri elektrikli
Bugün elektrikli araçlar araba pazarının binde birini oluşturuyor. Dünyada geçen yıl 540 bin elektrikli araç satıldı. Türkiye’de ise bu rakam 120’de kaldı. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) rakamları ise Türkiye’de bu yılın başından beri sadece 5 elektrikli aracın satıldığını ortaya koyuyor.
OPEC, 2040 yılında elektrikli araçların araba pazarının yüzde 1’ini oluşturacağını tahmin ediyor. Ancak Bloomberg Yeni Enerji Finansı (BNEF) biriminin yaptığı son araştırma aynı yıl elektrikli araçlar için çok daha parla bir tablo çiziyor.
Araştırmaya göre 2020, elektrikli araçların benzinle çalışan araçlara fark atmaya başladığı yıl olacak.
2040’da ise uzun menzilli elektrikli araçlar 22 bin dolardan daha az bir fiyata satılacak; bununla beraber yeni arabaların yüzde 35’i elektrikli olacak.
BNEF’nin bu öngörüsünde rol oynayan en önemli etmen, geçen yıl batarya fiyatlarının yüzde 35 düşmesi.
Tesla, Chevy ve Nissan ise önümüzdeki birkaç yıl içinde 30 bin dolar civarında elektrikli araba satmayı planlıyor. Diğer şirketler ise yeni modellere milyarlarca dolar yatırım yapıyor.
Petrol krizi olur mu?
BNEF’e göre, elektrikli araçlara artan talep petrol krizine yol açabilecek kadar artacak.
Anaslitler, geçen yıl elektrikli araç satışında görülen yüzde 60’lık artışın devam etmesi takdirde 2023’te günlük 2 milyon varil petrol talebinin azalabileceğini öngörüyor. Bu da 2014’te petrol krizinin çıkmasına yol açan miktara denk geliyor.
Ancak BNEF, bu oranın sürekliliğinin tutturulamaması takdirinde petrol krizinin 2028’de yaşanabileceğini analizine ekliyor.
Petrol 20 dolar olursa?
BNEF’e göre tahminlerinin tutması için dört şey gerçekleşmeli: Hükümetler masrafları düşürmek için teşvikler sunmalı, üreticiler dar kar marjını kabul etmeli, tüketiciler daha fazla elektrikli araç kullanmaya istekli olmalı, bataryaların maliyetleri düşmeli.
Diğer yandan BNEF’nin öngörüsünün önündeki en büyük engel, petrol fiyatlarının 20 dolar seviyelerine düşmesi olabilir. Aynı zamanda sürücüsüz otomobiller ile Uber gibi araba paylaşım platformlarının çoğalması da elektrikli arabaların hızlı yükselişine set çekebilir.
Habertürk Gazetesi Otomotiv Editörü Hakan Özenen, BNEF’nin çizdiği bu etkileyici tablonun çok gerçekçi olmadığı görüşünde. Özenen, yazılan son raporlarda elektrikli araçların sanılandan daha yavaş büyüyeceğinin belirtildiğini söylüyor.
Özenen’e göre elektrikli arabaların yaygınlaşmasındaki en büyük engel, otomotiv sektörünün içten yanmalı motorlu araçlara hala yüklü miktarda yatırım yapması… Yılda 6 milyon ve üzeri araç satan büyük otomobil üreticileri, içten yanmalı motorlu araçlar için şimdiden 80 milyar euro yatırım yapmayı planlıyor.
Çevreci politikalarla büyüyecek
Özenen, elektrikli araba pazarının ancak çevreci siyasi hareketlerin baskısı ve egzoz emisyon normlarına uyulmasının zorunlu kılınmasıyla büyüyeceğini söylüyor: “Batarya teknolojisi bizim sandığımızdan çok daha ileride. O yüzden elektrikli araç piyasasının büyümesinin önündeki en büyük engeller, endüstrinin konvansiyonel araçlar için yaptığı yatırımların yüksek olması, petrol fiyatlarının düşük seyretmesi ve altyapı eksikliği. Sadece devletlerin gerekli altyapıyı hazırlaması, batarya normlarının standartlaştırılması ve regülasyonlarla elektrikli araba sektörü büyüyebilir.”
Özenen’e göre Türkiye’de elektrikli araçlara olan ilginin az olmasının en büyük sebebi, daha düşük vergi uygulansa bile araçların pahalı olması.
Elektrikli araçlarla yaklaşık 500 kilometrenin 2.5 liraya kat edildiğine dikkat çeken Özenen, bu kadar ekonomik olmasına rağmen uzun yol yapmayı seven Türkiyeli sürücüleri şarj istasyonlarının azlığının zora soktuğunu söylüyor.
Hükümet teşviği yeterli mi?
Diğer yandan Çin’e baktığımızda, hükümetin elektrikli araç üretimi için verdiği desteği sıkı denetleme kararı sonrasında üretimin neredeyse durma noktasına yaklaştığını görüyoruz. Ocak ayında elektrikli araç üretimi aralık ayına göre yüzde 84 azalarak 16.100 adette kaldı. Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı verilerine göre alternatif yakıtlı araç üretimi bugüne kadarki en büyük düşüşünü yaşadı.
Almanya’da ise otomotiv şirketleri ile hükümet arasında yapılan son toplantılarda elektrikli araçların nasıl destekleneceği konusunda anlaşmaya varılamadı.
Taraflar, 2020 yılına kadar 1 milyon elektrikli aracın yola çıkması hedefi adına şarj istasyonlarının kurulması ve sürücülere sağlanacak teşvikler için kimin ne kadar nakit destek sağlayacağı konusunda görüş birliğine varamadı.
ABD, Fransa ve Norveç gibi birçok ülkede vergi indirimi, araç sahiplerine sağlanan finansal yardımlar ve trafikte tanınan önceliklerin elektrikli araç satışını artırdığı görüldü. Ancak tüketici alışkanlığının değişmesi, otomotiv sektörünün teknoloji seçiminde keskin bir değişikliğe gitmesi ve petrol fiyatlarının daha fazla düşmemesi gibi birçok etmen bir araya gelmeden yollarda daha çok elektrikli araba görmemiz çok zor olacak.
Kaynak: Enerji Enstitüsü