Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 27 November 2013
İRAN’ın BM Güvenlik Konseyi ile yaptığı anlaşma ile nükleer programını yavaşlatmayı kabul etmesi, dünya barışı adına çok önemli bir adım oldu. Ekonomik alanda da hemen etkisi görüldü; piyasaların özellikle düşen petrol fiyatları nedeniyle haftaya olumlu başlamasına neden oldu.
FED’in alacağı kararlar için yapılan çelişkili tahminler ile gergin olan piyasalar İran’la sağlanan anlaşmayla birlikte rahat bir nefes aldı diyebiliriz.
Dünkü piyasa gelişmelerine baktığımızda, dünya petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün genel olarak hisse senedi piyasalarına ve kurlara olumlu yansıdığını söyleyebiliriz. Rusya, Brezilya ve Endonezya gibi petrol üreticisi gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin olumsuz etkilendiği, buna karşılık petrol ithalatçısı olan Hindistan, Türkiye gibi gelişmekte olan ülke para birimlerinin ise değerlendiğini gördük. Dün içeride dolar kurunun uzun zamandan sonra ilk kez 2 TL’nin altına inmesinin nedeni de bu anlaşma idi.
Peki, İran’la anlaşmanın piyasalara olumlu etkisi ne kadar sürer?
Bence fazla sürmeyecektir. Her şeyden önce uygulanan ambargo yumuşatılsa bile, İran’ın petrol üretiminin kısa süre içerisinde eski seviyesine gelme imkanı bulunmadığını görmek gerekiyor. Bir miktar üretim artışı olacaktır ama bunun dünya petrol fiyatlarını kalıcı biçimde düşürecek boyutta olması çok zor. Ayrıca bu anlaşmanın bir 6 aylık deneme mahiyetinde olduğu kalıcı barış için atılması gereken çok adım olduğu da unutulmamalı. Barış kalıcı olursa, İran’ın üretimini daha önceki seviyeye getirmesi için bile an azından 1 yılın geçeceği belirtiliyor.
İran’ın küresel sisteme ciddi bir enerji arzı sunabilmesi, daha doğrusu sisteme tam olarak entegre olabilmesi için ise dış kaynakların “En azından 5 yıl sonrası” için tarih verdiğini de gözardı etmemek gerekiyor.
Kaldı ki; küresel ekonominin toparlanması , küresel çapta büyümenin ciddi artışa geçmesi için de, yine 5 yıl sonrası hedef gösteriliyor. Bir başka deyişle küresel sistem ileriye dönük programını yapıyor ve İran’la yapılan anlaşmanın, küresel sistemin ihtiyaç duyacağı zamana göre planlandığı iddiasını gözardı etmemek gerekiyor.
İşte dünya petrol fiyatlarının 100 doların altına düşmeyeceği varsayımı da bu arz ve talep tahminleri gözetilerek yapılıyor. Çünkü 100 doların altına inecek petrol fiyatları, Rusya başta olmak üzere, bir çok üretici ülkenin mali dengelerini bozacak diye korkuluyor. ABD ve Batı bir yandan sisteme yeniden arz kaynakları planlarken, öte yandan mevcut üretici ülkeleri zor durumda bırakmak istemiyor ve dengeyi de bunları gözeterek kurmaya çalışıyor.
Bu kapsamda kısa sürede Irak enerji kaynaklarının devreye girmesi, 2 yıllık bir sürede bu işe hız verilmesi, kıpırdanacak küresel üretimin buradan karşılanması İran enerji kaynaklarının tümünün ise asıl büyümenin de başlayacağı 5 yıl sonrası için düşünüldüğü yorumları, hiç de yabana atılmayacak yorumlar.
Dolayısıyla İran barışı nedeniyle petrol fiyatlarında meydana gelen düşüşün ciddi rakamlara ulaşmasını, dolayısıyla petrol ithalatçısı bizim gibi ülkelerde çok ciddi fatura düşüşlerine yol açmasını beklemek fazla iyimserlik olacaktır.
Başka bir deyişle önümüzdeki kısa ve orta dönemde piyasalarda BM ile İran’ın anlaşmasının etkisinin geçici olma ihtimali yüksek. Bu geçici iyimserlik havasının ardından yine FED’in ne zaman ve ne kadarlık bir tahvil programını azaltma kararı vereceğine kilitlenmiş olacağız, İran ile sağlanan uzlaşmanın dünya barışı adına çok büyük bir adım olduğu açık. Türkiye’ye siyasi ve ekonomik etkisini ise tartışmaya devam edeceğiz.
Yazan: Erdal Sağlam
Kaynak: Enerji Enstitüsü