Kategori : NATURAL GAS ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 11 December 2013
Nabucco projesinin başarısızlığı ve Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) projesi çalışmalarının hızla ilerlemediği koşullarında Batılı ülkelerin Hazar bölgesindeki enerji kaynaklarına alternatif erişim yollarını bulma ilgisi azaldıkça azalıyor. Bu, İstanbul’da düzenlenen 3. Hazar Forumu Toplantısında da gözlendi. Bu yılki Foruma katılanlar arasında önceki toplantılardan farklı olarak Batılı ülkelerin hemen hiç temsilcileri yoktu. Uzmanlar, bunun sebebi olarak Ankara’nın enerji politikasının Batı’nın bölgesel ilgi ve beklentilerine uymadığını görüyorlar.
Peki, Ankara’nın izlediği enerji politikası nedir? Batı’nın enerji alanındaki hedefleri Türkiye’nin her şeyden önce kendi ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik enerji stratejisine uygun mu? Enerji politikasındaki anlaşmazlıklar Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini etkliyor mu?
3.Hazar Forumu’nda konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ankara’nın dünya enerji piyasasındaki rolünü anlattı:
‘Türkiye, gerek coğrafyasından kaynaklanan avantajları, gerekse sürdürülebilir siyasi istikrarıyla beraber artık bir cazibe merkezi oluşturmuştur. Tabi ki Güney gaz koridorunda Azerbeycan, Türkmenistan, İran, Irak ve Akdeniz bölgesindeki gaz kaynaklarının bu projeleri belirleyeceğini söylememiz lazım. Rusya Federasyonu’nun Karadeniz’den geçecek olan ve münhasıran ekonomik sahamızla beraber devam edecek olan Güney Akım Projesi’nin de yine Avrupa’nın önemli arz güvenliğiyle alakalı, arz kaynakları ile alakalı önemli pojeler olduğunu tabi ki söylememiz lazım. Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin ve Avrupa’daki büyük pazarın yaklaşık şu anda 500 ila 525 milyar metre küp civarında gaz kullanılmaktadır.
Avrupalı kaynaklar hemen hemen Norveç ile sınırlıdır. Ve en büyük tedarikçilerinden başlayarak söylüyorum Rusya Federasyonu’nun, Azerbeycan’ın ve diğer saydığım ülkelerin gaz kaynaklarının 700 milyar metre küp civarındaki Avrupa’nın 2035 yılındaki ihtiyacını karşılamak üzere bu projeler yapılıyor. Her bir projenin yakın vadede birbirine rakip gibi görünüyor olmasına rağmen aslında orta ve uzun vadede onların rakip olmadığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’nin özellikle Dünya’nın ikiye bölünmüş talep ve arz noktalarının hemen hemen ortalarında olması, yani % 65’lik bir arzın Doğumuzda, % 65’lik bir tüketimin de Batımızda olduğu bir yapıyı gözlemliyoruz. Türkiye bu enerji denklemindeki her iki tarafında gerekse türketimin, gerekse üretimin önünde ciddi bir çözüm yolu önermektedir. Türkiye bütün bu projelere pozitif bakmaktadır. Olumlu tutumunu devam ettirmektedir. Ve inşalla bundan sonra devam ettirecektir’.
Bakan Türkiye’nin çıkarları açısından TANAP’ın Nabucco’dan ana farkının ne olduğu sorusuna cevap vererek şunu söyledi:
‘Türkiye’den geçen doğal gaz boru hattı önemli. Tabi ki Avusturya için fark eder bu, ama Türkiye için fark etmiyor’. Hazar Strateji Enstitüsü Dış Politika ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Çaşın ise Rusya’nın Sesi’ne Türkiye’nin enerji alanındaki çıkarlarına ilişkin görüşünü şöyle anlattı:
‘Rusya hem kaynak ülke hem dağıtıcı ülke. Gazprom gibi bir Dünya devi var, arkasında bir LUCOIL var, ama Rusya’nın taktiğine baktığımız zaman Rusya bütün müzakereleri Almanya dahil ikili yapıyor. Avrupa Birlği ile tamamiyle böyle bir anlaşmaya girmiyor. Burada tabi transit ülkelerin arkasındaki paylaşım anlaşmazlığı ve birtakım gümrüklendirme, vergilendirmeden zannediyorum. Nabucco bir tür gerçekleşemedi. Bu bir. İkincisi, kim ne kadar çıkış verecek meselesi. Azerbaycan’ın gazı yetmeyeceği meselesi ortaya çıktı. Fakat burada şu var, şimdi sayın Taner Yıldız’ın da Ulaştırma Bakanı’nın söylediği çok önemli iki-üç tane mesaj var. Bunlardan bir tanesi, TANAP, bir defa Avrupa’nın gaz açığının yaklaşık 700 milyar metre küpe çıktığını düşünecek olursak, buradaki 10 yetmişte bir eğer verecek olursa TANAP.
Çok düşük bir rakam. Halbuki bu rakamın büyük bir kısmı, zaten Rusya tarafından karşılanıyor. İkinci husus şu, Rusya istediği zaman Samsun’u kullanabilir. Yani, Akdeniz’e hem petrol hem de gazı ulaştırabilir. Rusya hiçbir zaman Türkiye’nin gazını kesmedi. Ama zaman zaman İran kesti mesela. Bize gazı ilk getiren Ruslardır. Bunu ben enerji subayı olarak söylüyorum. Hem Bulgaristan üzerinden geldi hem de Mavi Akım üzerinden. Ve hiç kesilmedi. Bu çok önemli. Bu Türk halkı için çok önemlidir. Bizi ısıttınız, bizim fabrikalarımıza kuvvet verdiniz. Bir başka şey daha var. Sayın Hruşev Türkiye’deki bütün temel fabrikaları kurmuştu. Alüminyum fabrikaları, demir-çelik fabrikaları, rafineri fabrikaları, bize enerjiyi de harekete geçiren Sovyetler Birliği’dir. Dolayısıyla Türk halkı bunu unutmadı ve unutmayacaktır’.
Kaynak: Enerji Enstitüsü