Kategori : ELECTRICITY ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 01 August 2015
Türkiye’de elektrik ticareti 2009 yılından bu yana epey gelişti. Ama gidilecek yolun tamamına bakıldığında, alınan mesafeye bir arpa boyu yol demek yanlış olmaz. Çünkü yasa koyucu ile düzenleyici kurulun Türkiye için kurguladığı modele göre, elektrikte daha düşük fiyatlar teklif edebilecek oyuncuların etkin olması gerekiyor.
Belli miktarın üzerinde tüketim yapan aboneler elektriği istediği yerden alabilirken, adet bazında çoğunluğu oluşturan tüketiciler aynı haktan yararlanamıyordu.
Bugün her abonenin serbest tüketici statüsünde olmasını yine savunuyoruz. Ancak bugün tüm aboneleri serbest bıraksanız da, elektrik alanında gerçek anlamda bir serbestlikten söz edebilmek neredeyse imkansız.
Uzun uzadıya anlatmak yerine özetlemeye çalışalım:
1 – Türkiye yerli ve yenilenebilir kaynaklarla daha düşük maliyetle elektrik üretimini artırmalı.
2 – Yenilenebilir kaynakları cazip kılmak için, mevcut elektrik fiyatlarını yapay olarak düşük tutmaktan vazgeçilmeli. Ki bu sayede güneş, rüzgar ve biyokütle yatırımları artabilsin.
3 – Elektrik ticareti işine giriş ve çıkışlar alabildiğine serbest bırakılmalı.
4 – Elektrik tüketicilerine de piyasa oyuncusu gibi davranabileceği enstrümanlar sunulmalı. Örneğin, belli dönemlerde tüketimden vazgeçme karşılığında ciddi avantajlar elde edilebilmeli.
5 – Elektrik üretim tesisleri kurmak amacıyla sermaye yatırım ortaklıkları oluşturulup, ortaklıkların paylarının Borsa İstanbul’da işlem görmesi sağlanmalı.
6 – Tüm bu yapılacakların gerçek bir sahibi olmalı ki, takibi yapılabilsin. Bu durumda Enerji Piyasaları İşletme AŞ’ye önemli görevler düşüyor. Dolayısıyla EPİAŞ’ın çatısı altında bulunduğu Borsa İstanbul’a da konuyla ilgili ciddi görevler düşüyor. Öyle ya, madem Elektrik Piyasası, Borsa İstanbul’un en önemli pazarlarından biri olacak, hatta işlem hacmi açısından ciddi katkı sunacak, bu kurum da işin hakkını vermeli…
Yazan: Mehmet KARA
Haberin Devamı İçin TIKLAYINIZ>>>
Kaynak: Dünya