Kategori : ELECTRICITY ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 10 August 2015
Elektrik Faturasındaki Vergiler ve Bunlara Bağlı Hatalar…
Elektrik kullanıcıları açısından devlet teşviklerinin kesilmesi, üretimde doğal gaza bağımlılık ve elektrik faturaları üzerinden alınan vergi ve fonlar, düşürülmesi hedeflenmiş maliyetlerin artmasına sebep olmuştur. Özellikle tarifelere yapılan zamlar ve tüketimin arttıkça ödediğiniz bedelin artmasına yol açan perakende hizmet bedeli gibi hizmet bedellerinin faturalar üzerinden tahsil edilmesi, enerji maliyetlerindeki artışa hassas olan sektörleri zorlamaktadır.
Dünyada rekabetin giderek artması maliyetleri çok önemli hale getirmiştir. Bu sebeple sabit bir gider olan elektrik faturaları ilk akla gelen tasarruf kalemlerindendir. Faturalar her geçen gün sorgulanmaya başlanmıştır. Bizde elektrik faturaları üzerinden alınan sektör vergilerini elektrik tüketicilerinin maliyetlerini nasıl etkilediğini araştırdık.
Ülkemizde 4628 Sayılı Yasa öncesinde bütünleşik bir tarife yapısı mevcut idi. Tarife içinde tüm maliyet unsurlarının yanı sıra, 3093 sayılı TRT Kanun’unun 4/c maddesi uyarınca gayri safi hasıla üzerinden % 3,5 oranında alınan TRT payı, %1 oranındaki Enerji Fonu ’da bu tarife içinde idi. Sadece BTV olarak adlandırılan belediye tüketim vergisi ile KDV faturada ayrıca gösteriliyordu. Tüketici faturasında sadece bu tarife kalemlerini görebiliyordu. Piyasa şeffaflaşmaya ve elektrik üzerinden alınan ücretler fatura üzerinde görülmeye başlandığında çatlak sesleri duymaya başladık.
Ülkemizde elektrik tüketiminden çeşitli adlar altında fon, pay ve vergi alınmaktadır. Bunlar; Enerji Fonu (% 1), TRT payı (% 2), Elektrik Tüketim Vergisi (sanayide % 1, meskenlerde % 5) ve meşhur KDV (% 18)’dir. Bu fonlar üzerinden KDV alınması ise klasik tartışmayı başlatmıştır.
“Verginin vergisi mi olur?”
Elbette olmaması gerekir, ancak bal gibide oluyor işte! Bu yazıda kendisi de bir vergi olan ve fatura üzerinden ödediğimiz fonları konuşacağımız gibi bunların KDV matrahına dâhil olup olmadığını ve bunlar üzerinden KDV tahsilatının yasal olup olmadığını konuşacağız.
Önce vergi nedir üzerinden geçelim
Vergiyi kısaca devletin gerçek ve tüzel kişilere yüklediği ekonomik yükümlülük, olarak açıklayabiliriz. Devletin bizlere yani vatandaşlara yüklediği bu ekonomik yükümlülüğün asıl işlevi, devlet harcamalarını karşılayarak yol, su, elektrik, sağlık gibi altyapı hizmetlerini sağlayabilmektir. Vergi ödemenin en temel ilkelerinden biri, toplumsal sınıf farkı tanımadan tüm vatandaşların bu görevi yerine getirmeleridir. Devletin belirlediği vergileri öderken, vergi ödeyen kişilerin, kamu hizmetlerinden yararlanma düzeyi kesinlikle göz önünde bulundurulmaz, bu tamamen kişilerin ödeme gücüyle orantılı bir paylaşımdır. Bunun asıl amacı da devlete kaynak yaratarak, yatırım ve harcamalarını karşılanmasını sağlar. Büyümeye katkıda bulunarak, gelir ve servet paylaşımını düzenler. Devletin sağlamakla yükümlü olduğu sağlık, güvenlik gibi temel hizmetleri ve altyapı hizmetlerinin gerçekleşmesini sağlar.
Gelin önce ne ödediğimizi bilelim. Bunları okumadan önce ünlü bir söz hatırlatmak isterim “Cehalet Mutluluktur” Bu kısımdan sonra okuyacaklarınız zayıf bünyelerde kendini ıstırap şeklinde gösterebilir.
Enerji Fonu
Enerji fonu, son kullanıcıya elektrik enerjisi satışı yapan elektrik şirketlerinin, sektörün altyapı giderlerine katkı paylarından oluşmaktadır. Enerji fonunun amacı, enerji sektöründe yapılacak bilimsel araştırma-geliştirme çalışmalarını desteklemek, etüt ve projeleri denetlemek ve kurulacak tesislere finansman sağlamaktır. Enerji fonunun yasal dayanağı, 4.1.1984 tarihli ve 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu dışındaki kuruluşların elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti ile görevlendirilmesi hakkında kanunun geçici 4’üncü maddesidir. Fona ilişkin düzenleme ise, 28/5/1986 tarihli ve 3291 sayılı kanunun ek 2’nci maddesinde belirtilmiştir. Aktif enerji ile haytamızın ayrılmaz bir parçası olan Kayıp Kaçak bedelinin üzerinden %1 oranında tahakkuk ettirilir. Tabi bunun üzerine gelen KDV’yi unutmayın; ayıp olur.
TRT Payı
Elektrik enerjisi hasılat payları ve bandrol gelirleri, TRT gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturmakta olup, 3093 sayılı Kanuna göre Siyasal erk, söz konusu gelirlerin tutarlarını belirleyen oranları düzenleme konusunda yetkili bulunmaktadır. Günümüzde 3093 Sayılı TRT Gelirleri Kanununa göre lisans sahibi şirketlerin EPDK ile imzalamış olduğu Lisans sözleşmesi çerçevesindeson kullanıcı olan tüketicilere yapılan elektrik satışlarından dolayı TRT’ye pay ödenmektedir. Yine aktif enerji ve kayıp kaçak bedeli toplamından % 2 oranında pay alınırken bu pay üzerinden de yine KDV alınır
Belediye Tüketim Vergisi ya da diğer adıyla Elektrik Tüketim Vergisi
Elektrik tüketicileri bu vergiyle bağlı oldukları belediyenin aldıkları hizmetler karşılığında gelirlerine katkıda bulunur. Aktif Enerji ile Kayıp Kaçak Bedeli üzerinden % 5 oranında tahsil edilir. Eğer sanayi sicil belgeniz varsa, soğuk hava deposu işletiyorsanız ya da yükleme boşaltma nakliye işi ile uğraşıyorsanız bu bedeli % 1 olarak ödersiniz. Bazı elektrik faturalarında, ETV ya da BTV olarak kısaltmalarıyla gösterimleri mevcuttur. Sıklıkla yanlış tahsilat edilir. Kanunla muafiyet tanınmış kurum ya da kuruluşlar bu haklarından haberdar olmadığı için fazla oranda BTV ödeyebilir. Örneğin belediyeden hizmet almıyorsanız bu bedeli ödememeniz gerekirken elektrik şirketleri bu ayrıntıyı önemsemeden size BTV tahsilatı yapabilirler.
Hatanın Büyüğü KDV Matrahının Yanlış Değerlendirilmesidir
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1/1. maddesine göre, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında yapılan mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV’ye tabi bulunmaktadır. AynıKanun’un 24. maddesinde ise KDV matrahına dâhil olan unsurlar ayrıca sayılmış, maddenin (b) alt bendinde, “ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar”ın da KDV matrahına dâhil olduğu hüküm altına alınmıştır.
İşte başımıza ne geliyorsa bu hükümden geliyor. Bir devlet memurumuz, bürokratımızın vatan sevgisi burada beyninden fırlayıp sel olmuş ve bu kanun metnine bu bir cümleyi yazdırması ile devlete müthiş bir gelir kapısı daha aralamıştır. Bunu yazan ne kadar akıllıysa yazılanı okuyamayan biz akıllıların hiçbir itirazda bulunmaması sebebi ile de hayatımızda güzelce yer etmiştir. Bunu elektrik faturalarında Enerji Fonu, TRT payı ve Elektrik Tüketim Vergisi olarak görürken akaryakıt gibi kar ortağı olan bir diğer giderimizin faturasında da ÖTV olarak görüyoruz.
Teslim ve hizmet işlemlerinde KDV alınabilmesi için bir malın teslim edilmesi veya hizmetin ifa edilmiş olması ve bu teslim ve hizmet ifasının ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamında gerçekleştirilmesi gerekmektedir. KDV ise teslim ve hizmet bedeli üzerinden hesaplanacaktır.
Öte yandan, 3065 sayılı KDV Kanunu’muz indirim sistemini benimsemiş, alımlar sırasında ödenen KDV’nin satışlar üzerinden hesaplanan KDV’den indirilmesini sağlayarak, sadece satıcının yarattığı katma değerin vergilendirilmesini öngörmüş, KDV’nin matrahını ise, teslim ve hizmet nedeniyle alıcının doğrudan satıcıya borçlandığı meblağ olarak tanımlamıştır. Kanun, bununla da yetinmemiş, muvazaalı yollarla matrahın küçültülmesini önlemek amacıyla, matraha dâhil olan unsurları 24. maddede ayrıca saymıştır. Bunlar arasında vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar da bulunmaktadır. Burada kastedilen ve KDV matrahına dâhil edilmesi öngörülen vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar, satışa bağlı olarak ortaya çıkan, alıcının herhangi bir vergi mükellefiyeti ile ilgili olmayıp doğrudan satıcı adına satıcının teslimine bağlı olarak tahakkuk eden ve satıcının satış bedelini ve dolayısıyla cirosunu etkileyen şeylerdir. Satıcının teslimine bağlı olarak satıcı adına tahakkuk etmeyen ve satıcının satış bedelini etkilemeyen diğer bir ifade ile alıcının mükellef olduğu vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların, satıcının KDV matrahına dâhil edilerek vergilendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Nitekim, benzer bir tartışma 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun mükerrer 44. maddesine dayanılarak tahakkuk ettirilen ve su faturasında yer alan atık su ile ilgili çevre temizlik vergisinin KDV matrahına dâhil edilip edilmeyeceği konusunda ortaya çıkmış, Maliye Bakanlığı yayımladığı 15.10.2003 tarih ve 3 Sıra No.lu KDV Sirkülerinde, söz konusu atık su bedeline ilişkin çevre temizlik vergisinin KDV matrahına dâhil olmadığını açıklamıştır.
Elektrik faturaları üzerinde alınan Enerji Fonu, TRT Payı ve Elektrik Tüketim Vergisi’nin ödemesi karşılığında nihai tüketicilere gerek ilgili kurumlara gerekse elektrik satışında bulunan lisans sahibi tüzel kişiler tarafından bir hizmet verilmesi söz konusu olmadığı gibi, bu payın elektrik satışında bulunan lisans sahibi tüzel kişilerin cirolarını artırması gibi bir etkisi de bulunmamaktadır.
Ayrıca, bu payın doğrudan ilgili kurumlara aktarılacak olması nedeniyle elektrik satış bedelinin bir parçası olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Söz konusu payların elektrik satışında bulunan lisans sahibi tüzel kişilerce tahsil edilmesinin nedeni, bu bedelleri ödemek zorunda olan abonelerin oldukça fazla olması nedeniyle ortaya çıkacak muhtemel sorunlardır. Elektrik şirketlerinin Enerji Fonu, TRT Payı ve Belediye Tüketim Vergisi ile ilişkisi, bu bedellerin tahsil edilerek ilgili kurumlara ödenmesinden ibarettir. Dolayısıyla, elektrik şirketleri elektrik satış bedeli içinde değerlendirilmesi mümkün bulunmayan söz konusu payların, bu şirketlerin KDV matrahlarına dâhil edilmesi büyük bir hatadır.
Ortaya sürdüğümüz bu gerekçeler ile elektrik faturaları üzerinden alınan Enerji Fonu, TRT Payı ve Belediye Tüketim Vergisi’nin ödenmesi ile elektrik abonelerine yükümlülüklerine aracılık yapmaktadır. Ayrıca tahsil edilen bu fon bedellerinin elektrik şirketlerinin gelirlerine ve karlılığına bir etkisi bulunmamaktadır. Yapılan bu uygulama hatalı uygulama ile elektrik kullanıcısı olan tüketicilerin büyük mağduriyete uğratıldığını düşünmekteyim.
Bülent Çebin
Enerji Tüketicileri Derneği Başkanı
Kaynak: EnerjiEnstitüsü