Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 07 January 2016
İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerilimin geçmişi eskiye dayanıyor. İslam ülkeleri olmalarına rağmen, “düşman kardeşler” örneği sergileyen bu iki ülkenin ilişkileri, şimdi de Şii din alimi Nemr Bakır en Nemr’in idam edildiğini Suudi Arabistan’ın açıklamasıyla birlikte yeniden tehlikeli bir boyuta taşınıyor.
Hem İran’ın hem de Suudi Arabistan’ın açıklamalarına bakılırsa, bu gerginlikte karşılıklı yaptırımlarla boyut genişleyecek gibi görünüyor. Bu yaptırım araçlarının başında ise petrol geliyor.
Bu gerilimde Suudi Arabistan’ın enerji kozunu, İran’ın ise Şii mezhepsel gücünü kullanmasının ihtimali çok yüksek. Ancak, iki ülkenin enerji kozunu oynamasıyla, olayı mezhepsel çatışmaya sürüklemesinin sonuçları çok farklı.
Bu çekişmede enerji kartlarının kullanılması anlaşılabilir, zaten görünen o ki önümüzdeki uzun bir dönemde ülke ilişkilerinin gidişatını belirleyecek araç, enerji olacak. Biliyoruz ki, Ortadoğu’da enerji kaynaklarında söz sahibi olma isteği, zaten bölgeyi kaosun ve çatışmanın merkezi haline getirenlerin başlıca nedeni.
PETROL FİYATLARI NE OLACAK?
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi olan İran ve Suudi Arabistan, petrol fiyatlarının düşmesine karşılık petrol arzı kararında zıt kutuplarda bulunuyordu zaten. Suudi Arabistan’ın sahip olduğu petrol kaynağı ve petrolü çıkarma maliyetinin diğer ülkelere göre çok düşük olmasından dolayı, OPEC’de önemli bir ağırlığı mevcut.
Tüm OPEC ülkelerinin petrol fiyatlarının düşmesinden negatif etkilenmiş olmalarına rağmen, Suudi Arabistan’a petrol arzının kısılmasında söz geçirilememesinin nedeni de bu güç. İran ise en başından beri petrol üretiminin kısılarak fiyatların düşmesinin engellenebileceğini iddia ediyor.
Bu iki ülke arasındaki yeni kriz, OPEC’deki görüş ayrılığınındevamı ve dolayısıyla, petrol fiyatlarının daha da düşmesi demek.
İki ülke arasında yaşanan petrol savaşlarının siyasi ilişkilere yansımasının nasıl olacağını zaman gösterecek. Ancak, OPEC’in petrol arzına kota uygulamaması, ABD’nin kaya petrolü üretimine devam edeceğini açıklaması ve İran’ın yaptırımların kalkması durumunda petrol üretim kapasitesini artıracağını duyurması dikkate alındığında, 2016’da da petrol fiyatları açısından petrol üreten ülkeleri zor bir dönemin beklediği aşikar.
İRAN VE SUUDİ ARABİSTAN KRİZİNİN TÜRKİYE’YE YANSIMASI OLUR MU?
Diğer yandan, petrol ihraç eden ülkelerin üretimlerini artırmalarının ve dolayısıyla petrol fiyatlarının düşmesinin petrol ithal eden ülkeler için olumlu olduğu gerçek. Ham petrol fiyatının 35 dolar altına inmesi, petrol satın alan ülkelerin maliyetlerini önemli ölçüde azaltacak. Türkiye’de bu ülkelerden birisi.
Ayrıca, petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip ülkeler arasındaki rekabet ülke enerji fiyatların düşmesini daha da hızlandırabilir. Suudi Arabistan Türkiye’ye verebileceği doğalgazda, İran’ın Türkiye’deki pazar gücünü zayıflatmak için fiyat düşürebilir. Diğer yandan İran da, Türkiye’deki pazar payının küçülmemesi için aynı yöntemi deneyebilir.
Türkiye’nin iki ülke arasındaki enerji hamlelerinden olumlu etkileneceğini şimdiden söyleyebiliriz. Bu yüzden, Türkiye bu süreçte Suudi Arabistan’la ve İran’la olan ilişkilerinde hem kendi enerji arz güvenliğini sağlama hem de bölgede kurulacak yeni “Enerji Denklemi”nde transit ülke olmasının yanı sıra merkez ülke konumunu güçlendirmeye devam etmeli.
Son olarak, İki ülkenin de hem bölgesel siyasette hem de enerjide Türkiye’ye ihtiyaç duymaları, Türkiye’den vazgeçemeyeceklerini garanti ediyor.
Yazan: Erdal Tanas Karagöl
Kaynak: Yeni Şafak