Kategori : ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 17 January 2016
Havalar soğudukça bir sorunumuz daha gözle görülür oldu: Hava kirliliği şehirlerin alçak bölgelerine sis gibi çöküyor. Spor müsabakalarını dahi etkileyen bu sorunu uzmanlara sorduk. Cevaplar şaşırtmadı.
Geçtiğimiz haftalarda Kasımpaşa’daki Recep Tayyip Erdoğan Stadyumu’nda oynanan Kasımpaşa-Trabzonspor maçında ilginç bir olay yaşanmıştı. Şehri etkisi altına alan hava kirliliği nedeniyle hakem Özgür Yankaya maçın 65’inci dakikasında iki dakikalık bir ara vererek futbolcuların soluklanmasına olanak sağladı. Oysa bu sorunun farkına varmak için bu örneğe gerek de yok. Havalar soğudukça bu sorun gözle görülür oldu. Çünkü hava kirliliği şehrin alçak bölgelerine sis gibi çöküyor. İşin uzmanlarına kirliliğin nedenlerini ve yapılması gerekenleri sorduk…
“Gidişat hiç iyi değil”
Baran Bozoğlu (Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı)
-Ankara’da yapılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Hollanda Hükümeti ortak projesinin (KentAir: Kentlerde Hava Kalitesi Değerlendirme Sisteminin Geliştirilmesi Projesi) 2011 yılındaki raporunda Ankara’daki hava kirliliğinin yüzde 33’ünün trafik, yüzde 58’inin ise ısınmadan kaynaklı olduğunu ortaya koydu. İstanbul’daki kirliliğin ise trafik, ısınma ve kentsel dönüşüm süreçlerinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Kontrolsüz bir inşaat sektörü var. Binalar yıkılıyor ve tekrar daha büyük ve yüksekleri yapılıyor. Esenyurt, Kadıköy ve Yenibosna’da kirlilik yüksek seviyede. Maslak’ta da benzer bir durum var.
“Yaşamı hava ve suya göre planlamamız gerekiyor artık”
-Yeşil alanlar kirliliğin azaltılması açısından önemlidir. Bitki örtüsü hem hava kirliliğini azaltır hem de gürültü kirliliğini. Yeşil alanların genişlemesi birim kareye düşen beton miktarını da azaltacaktır. Bu da doğal olarak yapılaşmayı kısıtlayacaktır. Bu nedenle kentlerdeki yeşil alanlar sadece refüjlerde değil, meydan ve parklarda da artırılmalıdır.
-Yaşamın tamamını artık su ve hava durumuna göre planlamak gerekiyor. Bu nedenle valilikler ve yerel yönetimler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayımladığı ölçüm sonuçları ve Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı enverziyon risk haritası üzerinden günlük değerlendirmeler yaparak; trafiği, inşaat sektörünü, spor müsabakalarını, kitlesel etkinlikleri vb. planlamalı ve kamuoyunu bilgilendirmelidir.
-Kanada’dan temiz hava ithal edecek duruma gelmemek için hâlâ şansımız var. Ama önlem alınmazsa gidişatın iyi olmadığını söyleyebiliriz. Trafik planlaması önemli. Ancak konforlu hızlı ve ucuz toplu taşıma imkanlarının geliştirilmesi lazım. Bu sadece İstanbul ve Ankara için değil, Düzce ve Bolu için de bir zorunluluk artık. Büyük kentlere göç mutlaka tersine çevrilmeli. Koşulları olmayan yurttaşlara kömür teşvikinden ziyade doğalgaz teşviki sağlanabilir. Enerji verimliliği de tüketimin azaltılmasını sağlayacaktır.
“İnsanlara sadece doğalgaz kullanın demek haksızlık olur”
Menekşe Kızıldere(Çevre Mühendisleri Odası üyesi)
-Hava kirliliği ısınmadan, trafikten ve sanayiden kaynaklanıyor. Yapılan ölçümlerde azot dioksit gazının artışı dikkat çekici; normalden yüzde 50 daha fazla. Yaşanan kirliliği hava şartlarına bağlamamız zor. Görüş veren meteorologlar, hocalarımız hava durumunun doğal seyrinde ilerlediğini söylüyor. Yeşil alanların kaybedilmesinin hava kirliliğinde etkisi var. İstanbul’un akciğerleri dediğimiz Kuzey Ormanları’nın parça parça yok olmasının önemi büyük. Şehrin içindeki yeşil alanların azalmasının bile bu kirlilikte payı var.
-Günlük hayatı hava kirliliğine göre yeniden düzenlemek gerekir. Akşam saatlerinde, 19.00-20.00 gibi, sokağa çıktığınızda nefes almada zorluk yaşıyorsunuz. Bunun trafikle ve yakılan kömürle doğrudan ilgisi var: Güneş gidip hava soğuyunca daha çok kömür yakılıyor… Bunlar, yani trafik kaynaklı kirlilik ve yakma kaynaklı kirlilik bir şey yapılmazsa azalmayacak. Bunu bilmek lazım.
-Sadece “Doğalgaz kullanın” diyemeyiz. Bu adil olmaz. Fakat herkesin maddi olanaklarını içinde olan bir ısınma çözümüne ihtiyacımız var. Hava kalitesi standartlarının yükseltilmesi gerekiyor. Bununla ilgili mevzuat da işlemiyor. Toplu taşımanın da desteklenmesi gerekiyor. Sistem de güçlendirilmeli. Bir de yeşil alanlara göz diken projelere son verilmesi gerekir.
“Akşam saatlerinde maske takmadan spor yapmayın”
Prof. Dr. Orhan Şen(İstanbul Teknik Üniversitesi)
-4 milyon aracın bulunduğu İstanbul’da trafik sıkışıklığından kaynaklanan NOx kirliliği ön plana çıkıyor. İstanbul gibi büyük şehirlerde şayet güneş ışığı da bol olursa araçlardan çıkan NOx, HC gibi kirleticilerle kimyasal reaksiyonlar sonucu fotokimyasal smog adı verilen kirlilik oluşur. Bu kirliliğin ürünleri kanser yapan zehirli gazları içerir ve ozon meydana getirir. Bu kirlilik Sabahları oluşur öğlen saatlerinde son bulur. Çözüm trafik yoğunluğunu azaltmak… Toplu taşımacılığı özendirmek. Metro ağını 250-300 kilometreye çıkartmaktır.
-Doğal gazın pahalı olmasından ve dağıtılan kömürlerden dolayı kömür yakımı arttı. Kömür hem partikül kirliliği yapar hem de SO2 kirliliği yapar. Çözüm kaliteli kömür dağıtmak ve satılan kömürleri denetlemek.
-Yapılması gereken bir diğer şey çarpık şehirleşmeye son vermek. İstanbul’un hakim rüzgar yönü olan kuzeydoğu yönününe gökdelen yapılmasına son verilmeli. Yeşil alanların çoğaltılması havadaki CO2 miktarını azaltır.
-Spor müsabakalarının saatleri ve belki günleri değiştirilmeli. Örneğin, akşam saatlerinde Kasımpaşa’da oynanan bir futbol maçı hiç sağlıklı değildir. Meteorolojik şartlar hava kirliliğini azaltabilir veya artırabilir. Bu durumda nasıl kar kağışında müsabakalar erteleniyorsa hava kirliliğinde de ertelenmelidir. Ayrıca, sabah ve özellikle akşam saatlerinde Boğaz’da koşu ve yürüyüş yapanlar maske takmadıkları sürece spordan sağlayacakları faydadan çok ciğerlerine soludukları kirli havadan
dolayı zarar görürler.
Kaynak: Milliyet