Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, COAL NEWS - Tarih : 19 May 2016
Basında yer alan haberlere göre, elektrik üretiminde yerli kömür kaynaklarına destek verilecekmiş. Hatta yerli kömürle özel sektörün üreteceği elektriğe, kamu alım garantisi verilmesi düşünülüyormuş.
Konuya sadece enerjide dışa bağımlılık ve arz güvenliği açısından bakınca, yerli kaynaklarla üretim kulağa hoş geliyor. Hele birincil enerji kaynaklarında yüzde 70’ler civarında dışa bağımlı olduğumuzu düşününce, ne olursa olsun, yerli kömür desteklensin demekten başka bir şey akla gelmiyor.
Ama işin neden özel sektöre ihale edildiği, neden elektrik alımına kamu garantisi verileceğini sorgulamaya başlayınca işler biraz karışıyor gibi.
Öncelikle bir konuya açıklık getirmekte fayda var.
Özel sektör hiç bir yatırımda tüm giderleri kendi cebinden ödemez. Projenin tutarının yüzde 20 -30’u kadarını şirket öz kaynak olarak koyar, kalanı bankadan borç alır. Banka, her zaman olduğu gibi, alacağını zamanında tahsile edip edemeyeceğine göre kredi verme kararını verir. Dolaysıyla, “devlet ben üretilen elektriği şu fiyattan alacağım” derse, banka için bu kredi baldan tatlı hale gelir. Olabildiğince kolaylaştırıcı olanaklar yaratarak, krediyi vermeye çalışır. Hatta bankalar kredi vermek için rekabet ederler.
Ancak burada bir durup, daha önce enerji sektörüne verilen kredilerin durumuna bir bakmak lazım.
Sektörün en büyüklerinden olan bir şirketin üst düzey yetkilisi, geçen hafta, “Türk enerji sektörü şu anda yerli bankalara 50 milyar dolardan fazla borçlu ve bunun yarattığı bir risk var.” demiş. Demek ki, yaklaşık 400 milyar dolarlık toplam ticari kredilerin yüzde 12,5’ğu enerji sektörüne verilmiş. Hiç te az sayılmaz.
Bu durumda aynı sektöre yeni kredi vermek için sadece, sıradan kamu garantisi bile yetmeyebilir. Çünkü deyim yerindeyse, bankalar hali hazırda zaten yeteri kadar enerji sektörü riski taşıyorlar. Daha fazlasını üstlenebilmeleri için ek tatlandırıcılara ihtiyaç olacak.
Varsayalım bunlar da sağlandı.
Ama başka bir sorun var. Bankaların kredi verebilmeleri için yeteri kadar fonları yok. İçeride mevduat artmadığı sürece, ya diğer sektörlere verdikleri kredileri azaltacaklar ya da dışarıdan yeni borç alıp, kömürle elektrik üretecek olan şirketlere verecekler.
Bu durumda da zaten zirve yapmış olan özel sektörün dış borçları biraz daha artacak. Ülkenin döviz ihtiyacı biraz daha yükselecek. Diğer risklerin yanına bir de bunu ekleyince, dışarıdan bulunacak krediler eskisi kadar ucuz olmayacak.
Eğer bu söylediklerimin bir kısmı doğru ise, özel sektör bu kadar desteğe rağmen kamu garantisi olmadan kredi bulamıyorsa, neden bu yatırımları kamuya yaptırmıyoruz?
Kamunun borçlanması artar diye mi korkuluyor?
Ne değişiyor? Ha kamu ha özel. İkisi de dışarıdan borçlandıktan sonra ne fark eder?
Değişen tek şey dış borç kaydının hangi deftere yapılacağı. Kamuya mı yoksa özel sektöre mi?
Sonunda ödeme zamanı geldiğinde, nasıl olsa elektrik tüketicisi, yani bizler kamu veya özel şirkete ödeme yaparak borcun geri ödenmesini sağlamayacak mıyız? Kanımca, maliyet + kar esasına göre oluşan fiyatlama yerine, kamu yararı esasına göre çalışan sistemi düşünmekte bir zarar yok.
Unutmayalım. Borcu, sonunda tüketici ödüyorsa, yükü dar ve sabit gelirliler taşıyorsa, kayıp/kaçak ödemelerinde olduğu gibi şirketin gereksiz yüklerini iyi hesaplamak gerek. Amaç tüketiciyi böylesi dertlerden korumak en büyük öncelik olmalı.
Yazan: Hakan ÖZYILDIZ
Kaynak: Bültenler