Kategori : NATURAL GAS ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 28 March 2013
Tarihî Türkistan topraklarını önemli kılan unsur, sahip olduğu yeraltı zenginlikleri ve doğu ile batı arasındaki köprü konumu. Bölgedeki enerji kaynaklarının geleceği, küresel rekabetin de önemli bir parçası…
Hazar’ın doğu kıyılarından Çin’e kadar uzanan tarihî Türkistan toprakları, bugün petrol ve doğalgaz yönünden Arap yarımadasından sonra kanıtlanmış en büyük yeraltı rezervlerine sahip bölgedir. Bir yandan Rusya’ya diğer yandan hızla yükselen ekonomisiyle birer süper güce dönüşen Çin ve Hindistan’a komşu olan bölge, aynı zamanda Afganistan, Pakistan ve İran gibi uluslararası sistemle sık sık problem yaşayan ülkelerin de yanıbaşında yer alıyor.
Son yıllarda inşaa edilen boru hatları, Orta Asya’yı doğu ile batı arasında önemli bir enerji koridoruna da dönüştürüyor. Bugün Kazakistan ile Çin arasındaki hat, dünyanın en uzun petrol boru hattını, Türkmenistan ile Çin arasındaki hat ise dünyanın en uzun doğalgaz boru hattını oluşturuyor. Büyüyen ekonomisine rağmen, yeterli enerji kaynaklarına sahip olmayan Çin’in bölge ülkeleri için önemli bir pazar haline gelmesi, orta Asya’daki rezervlerin ileride hangi yöne akacağı konusunda rekabete yol açıyor.
Rusya geçmişte olduğu gibi bundan sonra da bölgedeki kanakların kendi üzerinden dünya pazarlarına sunulmasından yana tavır sergiliyor. Kremlin, geçtiğimiz yıllarda Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan ile devasa enerji anlaşmalarına imza attı.
Daha çok Ortadoğu’daki kaynaklara bağımlı olan batı ise, Orta Asya’yı enerji kaynaklarını çeşitlendirebileceği bir alan görüyor. Bu nedenle Türkiye’nin de dâhil oldu projeleri destekliyor ve bölgedeki sahaları işletebilmek için büyük çaba gösteriyor.
Ekonomik rekabet
Orta Asya ülkelerinden Kazakistan, Hazar havzası ve Kaşagan bölgesindeki rezervlerin çıkarılması, işlenmesi ve dünya pazarlarına ulaştırılması için Amerikan petrol devleriyle işbirliği içinde hareket ediyor.
Daha kapalı bir rejime sahip olan Türkmenistan’da da Saparmurat Türkmenbaşı’nın ölümünden sonra batı ile ilişkiler hızla gelişiyor. Devlet başkani Gurbanguli Berdimuhammedov, geçtiğimiz yıllarda bazı Amerikan firmalarının Hazar Denizi sahillerinde doğalgaz aramaları yapmasına izin vermişti. Batı’nın, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’nin Özbekistan ve Tacikistan ile olan ekonomik ilişkileri ise bir hayli kısıtlı… Kırgızistan ise Manas üssüne ev sahipliği yaptığı için Amerikan yönetiminden maddi destek alıyor ancak taraflar arasında büyük bir ekonomik ortaklıktan söz etmek zor…
Rusya endişeli
Amerikan yönetiminin özellikle petrol ve doğalgaz zengini Orta Asya ülkeleriyle artan ekonomik ilişkileri Rusya’yı endişelendiriyor. Rus yönetimi, Sovyetler birliğinin dağılmasının ardından “yakın çevre” olarak adlandırdığı bu sahayı “arka bahçesi” olarak görüyor ve bölgenin başka bir büyük gücün etki altına girmesini istemiyor. Rusya, halihazırda bölgede önemli bir askerî varlığa sahip, ancak Moskova yönetimi, bölge ülkelerini kendine bağımlı hale getirmek için askerî konulardan ziyade, ekonomik ve siyasi ortaklıklara öncelik veriyor.
Moskova’nın hâmilik yaptığı bölge teşkilatları, Orta Asya ülkelerine krediler açıyor, yatırımları destekliyor, ortak projelere imza atıyor. Kırgızistan ve Tacikistan’da son dönemlerde inşaa edilen dev hidroelektrik santrallerine verilen destek, bu yaklaşımın somut bir göstergesidir. Taraflar arasındaki ticarette var olan asimetrik ilişki, bu ülkeleri Rusya’ya bağımlı hale getiriyor. Vladimir Putin’in gündeme getirdiği Avrasya Birliği projesi de; ekonomik alandaki bu yakınlaşmanın siyasi bir düzleme taşınmasını hedefliyor.
Kaynak: Enerji Enstitüsü