Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, NUCLEAR ENERGY NEWS - Tarih : 28 February 2013
Nükleer enerji Türkiye’nin 60 yıllık rüyası. ABD ile 1955 yılında imzalanan “Sulh için Atom” anlaşması ile başlayan süreç, 1976 yılında Akkuyu Sahasının nükleer güç santrali yeri olarak uygun görülüp lisanslanması ile devam etmişti. Akkuyu bölgesinde bir nükleer güç santrali yapılması için birçok kez girişimde bulunulmasına rağmen her seferinde süreç akamete uğradı.
Son dönem hükümetlerinin Rusya ile kararlılıkla yürüttüğü görüşmeler 2010 tarihinde iki ülke arasında, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (Akkuyu NGS) Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliği Anlaşması’nın imzalanmasıyla sonuçlandı ve süreç başladı. Planlara göre Akkuyu NGS’nin ilk ünitesi 2019 yılında hizmete girecek, diğer üç ünite ise birer yıl arayla işletmeye alınacak. Yıllık 35 milyar kWh enerji üretmesi planlanan santral 2012 yılı rakamlarına göre tüketilen elektriğin yüzde 16′sını üretecek.
Geçtiğimiz günlerde Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili olarak Mersin Bilgilendirme Merkezi Başkanı Mehmet Faruk Uzel ile uzun bir konuşma yapma imkanımız oldu ve kendileri ayrıca bir açıklama dosyası da gönderdi. Mehmet Faruk Uzel, Akkuyu Nükleer Güç Santrali AŞ olarak, kendilerine ve nükleer güç santrallerine yönelik her türlü eleştiriyi şeffaf bir şekilde cevaplama gayretinde olduklarını söylüyor.
Mehmet Faruk Uzel, Akkuyu NGS’nin üreteceği elektriğin yaklaşık yarısı için 15 yıl boyunca 12.35 Sent / kWh sabit fiyattan alım garantisinin bazılarınca farklı değerlendirildiğini ve yüksek bulduğunu ancak santral yapım maliyeti için Türkiye’nin kasasından tek kuruş çıkmayacağına ve arta kalan elektriğin serbest piyasada değerlendirilecek olmasına dikkat çekiyor.
Uzel, “Akkuyu NGS’nin yapımı için gerekli olan 20 milyar dolar Rusya tarafından finanse edilecek. Türk hazinesinden tek kuruş harcanmayacak ayrıca bu projenin inşaat aşamasında yüzde 50′ye kadar yerli malzeme katkısı olabilecek. Bu da Türkiye için 10 milyar dolara çıkabilecek bir iş anlamına geliyor. Nükleer Güç Santrali için yapılan anlaşma teknoloji transferini de içeriyor. Bu sürecin Türkiye’nin kendi nükleer teknolojisini geliştirmesine de katkısı olacak. Anlaşmaya dayalı olarak nükleer uzman yetiştirmek için tüm masrafları Rusya tarafından karşılanmak üzere Türk öğrenciler Rusya’da eğitim görecekler ve bu konudaki süreç başladı bile” diyor. Mehmet Faruk Uzel, Nükleer Güç Santral inşası ve işletme sürecinin Rusya tarafından yürütülecek olmasına rağmen anlaşma çerçevesinde birçok konuda Türk tarafının da rızasının aranacak olmasını karşılıklı iyi niyet olarak tanımlıyor.
Akkuyu NGS yetkililerinin açıklamalarına rağmen, Türkiye’de kullanılacak nükleer reaktörlerin uygulama örneğinin olmaması, santral sahipliğinin yaratabileceği sorunlar ve Fukuşima kazasından sonra yapılan stres testleri sonrasında Rusya’ya yöneltilen güvenlik eleştirileri başta olmak üzere bir takım sorunların varlığına da dikkat çekmekte fayda var.
Kaynak: Enerji Enstitüsü