Ukrayna’daki krizle birlikte Avrupa Birliği’nde (AB) enerjide Rusya’ya bağımlılığın nasıl azaltılacağı tartışması alevlenirken, üye ülkeler birbirini suçluyor. Belçika’nın başkenti Brüksel’de 20-21 Mart’ta toplanacak olan AB zirvesi için hazırlanan taslak kararlarda, enerjide Rusya’ya olan bağımlılığın “endişe” kaynağı olduğu belirtilerek, yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması, kaya gazı gibi “yerli” kaynaklardan daha fazla faydalanılması, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması isteniyor.
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, dün Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasında, “Ukrayna’daki kriz ışığında hiçkimseye Avrupa’nın mevcut enerji bağımlılığının tehlikelerini ve maliyetini hatırlatmaya gerek yok” diyerek yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılmasını talep etti.
2007 yılı itibariyle doğalgaz ithalat
AB, Rusya’ya ilaveten Norveç, Cezayir ve Katar’dan önemli oranda gaz ithal ediyor. AB istatistik kurumu Eurostat’ın 2012 yılı verilerine göre AB’nin doğalgaz ithalatının yaklaşık yüzde 29′u Norveç, yüzde 14′ü Çezayir, yüzde 9′u Katar, yüzde 3′ü Nijerya ve yüzde 2′si Libya’dan geliyor.
Baltık ülkeleriyle birlikte Finlandiya, İsveç, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan doğalgaz ithalatının tamamına yakının Rusya’dan yaparken, Moskova’ya bağımlılık oranı Polonya ve Yunanistan’da yüzde 70, Avusturya ve Macaristan’da yüzde 60, Almanya’da yüzde 40, İtalya’da yüzde 20 ve Fransa’da yüzde 18′e geriliyor.
Avrupa’da kış mevsiminin yumuşak geçmesi nedeniyle birçok ülkede gaz stokları tarihinin en yüksek seviyesinde bulunuyor. Almanya 60 günlük tüketime denk gelen gaz stoğuna sahipken birçok orta ve Doğu Avrupa ülkesinde stoklar 1-3 ay yetecek düzeyde seyrediyor.
Almanya’nın Rus gazına bağımlılığı endişeye neden oluyor
AB ekonomisinin motor gücü Almanya’nın nükleer santrallerini 2022 yılına kadar kademeli olarak kapatma kararı bu ülkenin elektrik üretiminde Rus gazının önemini artırıyor. Nükleer enerjinin boşluğunu yenilenebilir kaynaklarla doldurmayı hedefleyen Almanya’nın Rusya’yla yoğun enerji ticareti ve Baltık Denizi’nin altından geçen Kuzey Akım boru hattında devre dışı bırakılmış olması Polonya’yı rahatsız ediyor.
Polonya Başbakanı Donald Tusk, hafta başında basına yaptığı açıklamada, “Almanya’nın Rus gazına bağımlılığı Avrupa’nın egemeneliğine etkin şekilde sınır koyabilir, bundan şüphem yok” demişti.
Tusk Almanya’dan, doğalgazda Rusya’ya bağımlılığının “Avrupa’yı felç etmemesi” için acilen ekonomi politikalarını değiştirmesini talep etmişti.
Polonya’dan kaya gazı hamlesi
Öte yandan enerjide Rusya’ya bağımlılığını bitirmek isteyen Polonya, 11 Mart’ta çıkardığı bir yasayla kaya gazına 2020 yılına kadar vergi muafiyeti tanıdı ve sonraki dönemde vergilerin yüzde 40′ı geçmeyeceği taahhüdünü verdi.
Amerikan Enerji İdaresi, Polonya’da kaya gazı rezervini 5,3 trilyon metreküp olarak açıklasa da bu rakam Polonyalı yetkililerce 800 milyar metreküpe kadar düşürülmüş ve Exxon Mobil ve Marathon Oil gibi dev şirketler bu ülkeye yatırım planlarını askıya almıştı.
AB Komisyonu kaya gazı için esnek bir yönetmelik çıkararak çevreyle ilgili konularda yetkiyi üye ülkelere bırakmış ve Birlik içinde Polonya’yla birlikte İngiltere lisans dağıtarak süreci başlatan ilk ülkeler olmuştu.
Çevre örgütleri, yüksek basınç altında hidrolik çatlatma yöntemiyle çıkarılan kaya gazının depremleri tetiklediği ve yeraltı sularını kirlettiğini savunuyor.
Kaynak: Haberciniz