İklim Krizi, Sürdürülebilirlik, Paris Anlaşması gibi hayatımızda son derece önem kazanmaya başlayan oluşumları yakından takip eden EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği, döngüsel ekonomi konusunda farkındalık yaratmak ve bu yeni döneme geçişi hızlandırmak için kolları sıvadı. İş dünyasının geleneksel, etkisi düşük yöntemlerden uzaklaşması ve yeni iş yapış biçimlerini deneyimlemesi için çeşitli organizasyonlara imza atan STK, son olarak özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yavaş yavaş devreye giren Döngüsel Ekonomi’nin EGİAD üyesi işletmelerde de uygulanabilmesi için harekete geçti.
Konuyla ilgili bir toplantı düzenleyerek çalışma başlatan EGİAD’ın konuğu, döngüsel ekonomi modelinde farkındalık yaratmayı, kapasite artırımını, çözüm tasarımını ve politika geliştirilmesini amaçlayan bir Bilimsel Ar-Ge ve Sosyal Kalkınma Kooperatifi olan D Cube’un kurucu ortağı
Sanayileşme ile birlikte artan kitlesel üretim kaynakları tüketimi, atıkların artmasına neden olmakta. Artan çevre kirliliğinin insan sağlığını ve gelecek nesillerin refahını olumsuz bir şekilde etkileyecek büyüklüğe ulaşması da uluslararası toplumda çeşitli çareler aranmasını sağlamakta. Sürdürülebilir kalkınma anlayışının öne çıkması ile birlikte mevcut ekonomik yaklaşım olan doğrusal ekonomide istenen sonuçlara ulaşılamayacağını göstermekte. Bu nedenle al-yap-at şeklinde işleyen doğrusal ekonomiye alternatif yaklaşımlar geliştirilmeye çalışılmakta. Döngüsel ekonomi işte bu çabaların bir sonucu olarak karşımıza çıkmakta. Döngüsel ekonomi sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için geri dönüşüm, yeniden kullanım ve azaltım prensiplerinin kabul edildiği bir sistem olarak dikkatleri çekmekte.
Konuya ilişkin düzenlenen toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer; tarım, gıda, enerji, tekstil, su başta olmak üzere “Döngüsel Ekonomi Modeli”nin uygulanması sonucunda verimli ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının, özellikle Türkiye olmak üzere tüm dünyada yaygınlaşmasını sağlamayı amaçladığını belirten DCube çalışmalarının önemine dikkat çekti.
Dünyamızın sınırlı kaynakları büyük bir hızla azalmakta
EGİAD olarak bu dönem Sürdürülebilirlik, Döngüsel Ekonomi ve İklim Değişikliği temalarının sıklıkla dile getirdiklerini hatırlatan Yelkenbiçer, aslında iç içe olan ve birbirinin hem nedeni hem de sonucu olan bu kavramların üzerinde durmaya devam edeceklerinin mesajını verdi. Paris İklim anlaşmasını her mecrada gerek yazılı gerek görsel medya aracılığı ile hep gündemde tuttuklarını hatırlatan Yelkenbiçer şu şekilde konuştu: “Kaynak kullanımına bağlı olarak artan atıklar çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir. Dünyamızın sınırlı kaynakları büyük bir hızla azalmakta ve iklim değişikliğinin kaçınılmaz sonuçları dikkat çekici bir şekilde görülmektedir. Giderek artan çevre kirliliği ve iklim krizi nedeniyle ülkeler çeşitli çözümler aramaya başlamıştır. Üretim sisteminde oluşan her atığın tekrar değerlendirildiği, bu sayede hammadde maliyetinin minimize edildiği, kaynak verimliliğinin ise en üst düzeyde tutulduğu, sürdürülebilir bir üretim modeli olan döngüsel ekonomi bu çözümlerin başında gelmektedir. Birçok ülke döngüsel ekonomi ile ilgili politikalar geliştirmektedir. Bizim de ülke olarak bu konuda çok çalışmamız gerektiği ortadadır. Paris anlaşması da bu anlamda aslında sadece bir başlangıçtır asıl işimiz şimdi başlıyor demek yerinde olacaktır.”
EGİAD Melekleri Yatırımı Fazla Gıda, Döngüsel Ekonomide
Döngüsel Ekonomiye katkı anlamında, büyük sanayi kuruluşlarından start up’lara kadar olan yelpazede ve günlük hayatımızda kişisel önlemlere kadar yapılacak birçok faaliyet bulunduğunu hatırlatan Yelkenbiçer, yatırımcısı olduğu EGİAD Melekleri’nin döngüsel ekonomiye katkı sağlayan bir yatırıma imza atmış olduğunu da vurguladı. EGİAD Melekleri’nin yatırımlarından olan Fazla Gıda girişiminin, gıda tedarik zincirinde oluşan atığın 2030 yılına kadar %50 azaltılması için teknoloji tabanlı çözümler oluşturduğunu ifade etti. Yelkenbiçer, Fazla Gıda’nın, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından desteklenen Accelerate 2030 Hızlandırma Programı’nda dünyadan 9 etki odaklı girişimden biri seçildiğini aktararak, “Sadece Türkiye’de değil dünyada da etkin şekilde gıda atığı ve açlık ile mücadelede sağladığı teknoloji altyapısı ile çözüm üretmektedir. Fazla Gıda, satılamayan ve bu sebeple âtıl duruma düşen fazla gıdaların finansal, çevresel ve sosyal açıdan en doğru şekilde değerlendirilmesini sağlar. Firmalar satamadıkları fazla gıdaları sisteme son tüketim tarihi, kalite blokaj hatası, lokasyon gibi çeşitli kriterler ile birlikte giriş yaparlar ve dijital altyapı sayesinde bu ürünlerin en hızlı şekilde doğru kanal aracılığıyla satılması, bağışlanması ya da geri dönüşüme kazandırılması sağlanır. Aslında oldukça basit ve temel bazı adımlarla israfın önlenmesi ve ekonomiye döngüsel bakış açısıyla katkı yapmak mümkün. Önemli olan iş dünyası olarak bizlerin bu bakış açısını; felsefeyi içselleştirmemiz ve ona göre aksiyon almamız. Daha yaşanabilir bir dünyayı bizden sonraki nesle bırakabilmeyi ümit ediyorum” dedi.
Bu yılın kaynaklarını tükettik
D Cube’un kurucu ortağı Gülcan Ergün ise, Doğrusal Ekonomi’nin işleyişi ile Döngüsel Ekonomi’nin gerekliliklerini aktardı. Sıfır Atık yönetmeliğindeki değişimleri de açıklayan Ergün, doğrusal ekonominin, Sanayi Devrimi’nden günümüze kadar uzanan süreçte ekonomik model olarak devam ettiğini ifade etti. Dünya’da yıllık yaklaşık 93 milyar ton malzeme kullanımının ancak yüzde 10’unun yeniden kullanıma sunulabildiğini ifade eden Gülcan Ergün, “Kaynak çıkartmanın maliyeti son 20 yılda 3 kattan fazla artmıştır. Dünyanın bize bu yıl sunduğu kaynakları 29 Temmuz itibariyle bitirdik. Gelecek yılın kaynaklarını kullanmaya başladık. Hiçbir ekonomik modelde ya da işletmede kabul edilemez bir durumla karşı karşıyayız. Dünya nüfusunun 2050 yılında mevcut duruma göre yüzde 28 artması ve 9.7 milyara ulaşması beklenmektedir. Dünya nüfusunun kişi başı kaynak tüketiminin yüzde 71 artması öngörülmektedir. Kaynakların etkin kullanımı için gerekli önlemler alınmazsa, metaller, biyokütle, mineraller ve benzeri kısıtlı kaynaklara olan talep 2014 yılında yıllık 50 milyar ton iken 2050 yılında yıllık 130 milyar tona erişecektir. Bu açıdan Sürdürülebilir Kalkınmanın formülü Döngüsel Ekonomi’dir” dedi.