Hazine Müsteşarlığı’nın Kamu İşletmeleri Raporu’na göre, TRT’nin 2012 yılında elde ettiği gelirlerin % 88‘i vatandaşlar tarafından ödenen paralardan oluştu.
Elektrik enerjisi hasılat payları ve bandrol gelirleri, TRT gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturmakta olup, 3093 sayılı Kanuna göre Siyasal erk, söz konusu gelirlerin tutarlarını belirleyen oranları düzenleme konusunda yetkili bulunmaktadır. Buna karşılık,
Diğer taraftan, ülkede artan elektrik enerjisi kullanımı ve son dönemlerde yapılan fiyat ayarlamaları ile birlikte bandrol gelirlerinde artış sağlayacak düzenlemeler TRT gelirlerinin artışına neden olmuş, bu sayede birçok özel televizyondan daha iyi imkanlara sahiptir.
Günümüzde 3093 Sayılı TRT Gelirleri Kanununa göre lisans sahibi şirketlerin EPDK ile imzalamış olduğu Lisans sözleşmesi çerçevesinde son kullanıcı olan tüketicilere yapılan elektrik satışlarından dolayı TRT’ye pay ödenmektedir.
Kanunda geçen son kullanıcı ifadesini biz farklı yorumluyoruz. Bence TRT payı tahsilatı yapılırken bu küçük detay gözlerden kaçmakta ve elektrik kullanıcılarına fazladan yük getirilmektedir. Bu konuda şirketlerin haklarını araması gerekmektedir. Sürekli değişen ve gelişen enerji konusunu iyi takip edemeyen avukatlar TRT payının haksız tahsilatı için henüz başarı sağlayamamıştır. Ancak mevzuat ve yorum konusunda iyi bir danışmanlık ile bu konuda başarılı sonuç alınmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. İlgili düzenlemelerde bu kavram açıkça tanımlanmadığından kapsamın belirlenmesinde sıkıntılı durumlar ortaya çıkmaktadır. TRT payını tahsil edenler ya da bu paydan gelir sağlan TRT’nin durumdan şikâyetçi olduklarını düşünmüyorum. Bu yüzden kendi haklarınızı kendiniz talep etmelisiniz.
1984 yılında çıkarılmış olan 3093 sayılı TRT-GK’nun 4, maddesinin c) bendi şu şekilde idi:
“Türkiye Elektrik Kurumu ve Bu Kurum dışında Kanunla elektrik üretimi ve iletimi tesisleri kurmaya ve işletmeye dağıtım ve ticaretini yapmaya yetkili kılınan diğer kurum ve kuruluşlar, tüketilen enerjinin miktarının birim bedel ile çarpımından elde edilecek meblağın % 3,5 oranındaki tutarındaki payı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler.”
İlgili maddede yasayı çıkartanlar “tüketilen” kavramını kullanmış olup bu konuda başka bir sınırlama yapmamıştır. Bu hükümden yola çıkarak tüketici veya değil, gerçek veya tüzel, sanayi, mesken ya da ticarethane tarifesi dâhil herkesin TRT payı ödemesi hususunda açık bir hüküm vardır.
TRT Payını ödeyen, tahsil eden ve bedeli alan mutlu mesut hayatlarına devam ederken 1999 yılında bir gün 4397 sayılı Kanun’la getirilen değişiklik bu saadet zincirini anlaşmazlığa düşürmüştür. Bu kanunda “tüketilen” kavramı kaldırılmış yerine “nihai tüketici” kavramı getirilmiştir. Ne yazık ki bu küçük değişikliğin sektörde nasıl bir değişiklik yapacağını düşünmemişlerdir. Bu değişikliğe göre 4/c maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“TEDAŞ ve EÜAŞ, ile bu kuruluşların dışında kanunla elektrik üretimi ve iletimi tesisleri kurmaya ve işletmeye, dağıtım ve ticaretini yapmaya yetkili kılınan diğer kurum, kuruluşlar ve işletmeler “nihai tüketiciye” satılan enerjiden elde edilen gayri safi satış hasılatının (katma değer vergisi hariç, tüm fon, vergi ve paylar dâhil) % 2 oranı tutarındaki payı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler.”
Yapılan bu değişiklikte görüldüğü üzere açıkça verginin vergisi alınmaya başlanmıştır. Fonlarda bir çeşit vergidir. Bu değişiklikle ayrıca Organize Sanayi Bölgeleri TRT’ye pay yatırmayacağı belirtilmiştir.
2008 yılından yapılan değişiklikte ise 3093 sayılı TRT-GK madde 4/c’de
“Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin %2’si tutarındaki payı (KDV, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri TRT Kurumuna intikal ettirirler. Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilikleri, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak TRT Kurumuna ayrıca pay yatırmaz“
TRT Kurumu; gelirleri konusunda çok hassas olup bu konuda sıkı bir takip yapmaktadır. Hatta bazen düzenleyici kurum olan EPDK gibi lisans sahibi şirketlere “tahsilatı benim istediğim şekilde yapacaksınız ”şeklinde hükmedici yazı bile gönderebilmektedir. Hatta daha da ileri giderek yanlışlıkla fazla yatırılan bedelleri dahi ödemekten kaçınmaktadırlar. Kanunda yapılan değişiklikler sonucunda TRT elektrik enerjisi üreten şirketlere gönderilen yazı ile elektrik satışları karşılığı TRT payının ödenmesinin istenmesi üzerine bu idari işlemin iptali için elektrik şirketleri dava açmıştır.
Özellikle otoprodüktör grupları bu durumdan çok rahatsız olmuşlardır. O dönemde 10 MW’a kadar otoprodüktör lisansı ile elektrik üretimi yapılabiliyordu. Bu şirketler ürettikleri elektriği kendileri ve grup şirketleri için kullandıkları için son kullanıcı olduğu ve TRT payının kendilerinden tahsil edilmemesi gerektiği iddiası ile itirazlarda bulunup dava açmışlardır. Şirketler gerçekten bu kadar kolay para kazanabiliyor mu?
Bu itirazlara istinaden İdare Mahkemelerine açılan dava elektrik üreticilerinin de nihai tüketici oldukları kabul edilerek davalar ret edilmiştir. Davanın temyiz incelemesini yapan Danıştay herhangi bir tartışmaya girmeden söz konusu kararları hukuka uygun bularak temyiz taleplerini ret etmiştir. Yapılan karar düzeltme talepleri de aynı şekilde ret edilmiştir.
Son dönemde elektrik dağıtım ve perakende şirketlerinin özelleştirilmesi ve kamuoyundaki bilinçlenme ile yargı mensuplarının mahkemelerde elektrik kullanıcıları olan tüketicilerden yana karar vermeye başlamıştır. Özellikle kayıp kaçak konusunda alınan yargı kararlarından mahkemelerin elektrik konusundaki haksızlıklarda eskisinden farklı bakış açısına sahip olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Buradan yola çıkarak bu davaların tekrardan açılması gerektiğini düşünmekteyim.
Kaynak: Enerji Enstitüsü